• uzun soluklu bir saptama projesi. hep birlikte altindan kalkabiliriz belki. iki ornekle baslamak istiyorum:
    s.9: "...kendisini kars'a götürecek otobüslerin nereden kaltığını öğrenmeye çalışırken..." - nasıl yani, kaç otobüsle birden gidecekmiş kars'a?

    s.10: "kırk iki yaşındaydı, bekardı ve hiç evlenmemişti." - hiç evlenmemiş olan biri zaten bekardır, değil mi? on defa söylemenin alemi var mı?
  • s.11: "kıvrılarak yükselen yokuşların birinde..." - türkçede yokuşlar yükselmez; "kıvrılarak tırmanan yolda" ya da "kıvrılan yokuşu tırmanırken" daha doğru olurdu.
  • s. 12: "üç gün sonra, kars'ta karlar altındaki halitpaşa caddesi'nde gözlerinden yaşlar akarken tekrar karşılaşacağı bu ince, yakışıklı köylüyle..." - kimin gözü yaşlı, anlatıcının mı, köylünün mü?
  • s. 20: "çünkü pek çok kızın intihar kararını intihar haberleri kadar, intihara karşı devletin, babalarının, erkeklerin, vaizlerin sürekli verdikleri derslere tepkiyle aldığını düşünüyordu." - türkçede bireyler "karar verir", gruplar "karar alır". ama onun dışında da tatsız bir cümle; belki şöyle birşey önerilebilir: "çünkü pek çok kızı intihar kararı vermeye yönelten şey, erkeklerin, babalarının, vaizlerin, devletin durmaksızın yinelediği intihar karşıtı derslere duydukları tepkiydi, öyle düşünüyordu vali muavini."
  • s.21: "kızın öğleden sonra atatürk mahallesi'nde, karla kaplı iğde ağaçlarının altında bir bahçede (onları evlerine almamışlardı) sigara içerek ka'nın konuştuğu dayısı, yeğeninin iki yıl önce gelin gittiği batman'da sabahtan akşama kadar ev işi yaptığını... açıklamıştı." - efendim? sigarayı kız mı içiyor? dayı kimin dayısı? onlar kim? iğde ağaçları mı? bahçe ağaçların altındaysa ağaçlar nerede? bu cümleyi adam etmek beni bile aşacak gibi görünüyor ya, bir deneyelim yine de: "ka öğleden sonra atatürk mahallesi'ndeki bir bahçede, karla kaplı iğde ağaçlarının altında kızın dayısıyla sigara içip konuştu (dayı ka'yı ve serdar bey'i eve almamıştı). adamın dediğine göre yeğeni iki yıl önce gelin gittiği batman'da sabahtan akşama kadar ev işi yapmış..."
  • s.21: "ka'nın gözü yaşlı anne babaya olayı bütün ayrıntılarıyla yazmaya söz verdiği bu intiharın nedeni kızın bir öğretmeninin sınıfta onun bakire olmadığını söylemesiydi." - bu cümledeki hata, "intihar" sözcüğünü nitelemede kullanılan sözcük grubunun yapısından kaynaklanıyor; "olay" sözüğü zaten "intihar" yerine kullanıldığı için, kendisiyle nitelenen bir sözcük haline geliyor "intihar". "meyveyi kabuğuyla ağzına attığı bu elmanın" gibi birşey. iki çözümü var: ya iki cümle haline getirmek ("ka, gözü yaşlı anne babaya, olayı gazetede bütün ayrıntılarıyla yazmaya söz vermişti. bu intiharın nedeni...") ya da gereksiz yinelemeyi ortadan kaldırmak ("ka'nın gazetede bütün ayrıntılarıyla yazmak konusunda gözü yaşlı anne babaya söz verdiği bu intiharın nedeni...").
  • s.22: "...ankara'dan gelen bir emirle okul binalarına sokulmayan eğitim enstitülü kızlardan biriydi bu." - romanın geçtiği zamanda eğitim enstitüsü ne yazık ki kalmamıştı ülkemizde, hatta kaldırılalı bir 10-15 yıl olmuştu en az.
  • henüz kitabı okuma fırsatı bulamadığım için romandaki yanlışlar ya da doğrular konusunda bir yorumda bulunmayacağım ancak kitabın ayın 17'sinde piyasaya sürüldüğünü ve bu talihsiz başlığın ayın 21'inde açıldığını gözönüne alırsak kitabı muhtemelen çıktığı gün almış ve en fazla 2 gün içinde yer gibi okumuş olduğu anlaşılan bir şahsın bir de son sürat sözlüğe gelip kendince tespit ettiği hataları alt alta büyük bir keyif ve bilmişlikle sıralamış olması daha önce de örneklerine rastladığımız sıradan bir bok atmaya bayilan turk insani modelinin de ötesinde psikolojik bir vaka olarak incelemeye değerdir.bu telaşından hayatının son 3 yılını "allaaam orhan pamuk roman çıkarsa da bir solukta okuyup hatalarını bulsam" diye sayıklayarak geçirmiş olduğu anlaşılan bir insanın eğer yazarla aralarında kökü derinlerde kişisel bir husumet yoksa bu saplantısını sağlıklı bir psikolojiyle açıklamak çok da mümkün değildir sanıyorum.düşünsenize hangi sağlıklı insan (sayın doktorumuzun ithamlarındaki üsluptan anlaşıldığı kadarıyla)nerdeyse türkçeyi yeni öğrenmiş dünkü çocuk olarak gördüğü bir yazarın kitabını sırf içinde bok atabileceği hatalar bulmak için böylesine tutkuyla bekler?nasıl bir insan bir kitabı hem de sırf hata bulabilmek için böylesine telaşla okuyabilir?adama(ya da kadına) sormazlar mı madem yazara karşı böylesine önyargıların var ne diye kendine eziyet edip kitabını çıkar çıkmaz alıp okuyorsun hadi diyelimki sen mazoistsin zevk alıyorsun bu işten bizim ne günahımız var da böyle başlıklar açıp komplekslerine bizi de ortak etmeye çalışıyorsun diye.sorarlar tabi.nitekim yukarda sormuşlar da zaten.başta ben de cin olmadan adam çarpma heveslisi (bkz: doktor bihter in turkce ve mantik hatalari) bu arkadaşa kızmış aynı soruları sormaya heves etmiş idim ama biraz düşününce onun yerine "çok mu incittiler seni küçüğüm" deyip sarılasım, başını omzuma yaslayıp "bana çocukluğundan bahsetmek istermisin" diye şevkatle sorasım geldi*...
  • s.17: “...serdar bey ka’ya işlemeli yüksek tavanları gösterip binanın 1877-1918 rus dönemi sırasında zengin bir ermeni’nin kırk odalı konağı, daha sonra da bir rus hastanesi olduğunu söyledi.” – kötü türkçe; daha iyisi şöyle olabilirdi: “...binanın 18877-1918 rus dönemi sırasında zengin bir ermeni’nin kırk odalı konağı iken, daha sonra rus hastanesine dönüştürüldüğünü söyledi.”
hesabın var mı? giriş yap