• kendini onemli hissetmeye gore biraz daha zararsiz hastalik.
  • insanın kendisinin gerçekten de önemsiz olduğunu anladığı andaki hislerdir...misal; eğer her gün sokağa çıktığımızda birileri yolumuzu kesip "afedersiniz bayım/bayan" diyerek söze girse ve gözlerimizin içine bakarak bize çok güzel mısralar okuduktan sonra kalabalıkta kaybolsa ve bir daha asla görmesek o kadın/adamı... ve bu her gün tekrarlansa farklı insanlarla... sigara aldığımız büfeci, vapur iskelesinde jeton satan amca, otobüste kafasını cama dayamış güzel kız, istiklal caddesinde bir saniye için kesiştiğimiz kız/erkek ya da yolda yürüyen herhangi birisi yapsa bunu bize... neler hissederdik o zaman? özel mi hissederdik kendimizi?... önemli birisi mi olurduk? topluma bir şey mi ifade ederdik o zaman? peki topluma neler ifade ediyoruz? toplum bizimle ya da bizsiz bir değişim mi gösteriyor? peki biz olmasak. o da olmasa... bir diğeri de olmasa... plajdaki kum taneleri tek tek denize karışsa.... küçülür mü o plaj? eksilir mi avrupa? bir kum tanesi bile olsak, bütün bir kıtanın yapı taşlarından değil miyiz ki önemsiz olalım?... elbet önemliyiz ama nerde önemliyiz? soru burda işte... hepimizin başrolü oynadığı bir film var evet... kendi hayatımızın başrolünü oynuyoruz. peki ya kendi hayatımızın filmini izleyebilen kim var sanıyorsunuz? kendi hayatımızın filmini sadece gözlerimizden izleyebiliyoruz ya işte. sadece kendi gözlerimizden... diğerlerinin hayatlarında nadiren yardımcı oyuncu, bazen de figüran... ya geri kalan 6 milyar hayat filminde... hiç bir sekansta bile yokuz... kumuz... yokuz evet.... kendimizi önemsiz hissetmemiz sadece kendi hayatımızın filminin seneryosundaki bir nüans... gerçek hayatların oluşturduğu hayat filminde ise zaten yokuz, zaten önemsiziz. kendimizi önemsiz hissetmemize gerek yok; zaten önemsiziz...

    siz kendinizi hala önemli mi zannediyorsunuz? bilmiyorum ama ben kendimi hala okyanustaki bir su damlası kadar önemsiz hissediyorum… belki yanılıyorum ama hala kimse benimle konuşurken gözlerimin içine bakmıyor kendi hayatımın filmini görmek için**
  • zaman ve getirileridir bu hissiyatın tek sebebi...
    zaman ilerler... ilerler ilerlemesine anasını satayım da, siz neredesinizdir?
    kum tanesi olmak en kolayıdır belkide... kabullenmekle alakalı olabilir belki tüm bunlar... öyle ya, tek bir başına bir kum tanesi ne ifade edebilir?
    milyonlarca yıl öncesinde büyük bir kıtaya aitken o kum parçası dediğimiz nane, zamanın ilerlemesi ile asli görevini (kıtayı sım sıkı tutup bir bütün oluşturma görevini) bırakıp savrulmaya başlamamışmıdır denizin ortasında? ve akabinde 5-15 yaş arasındaki çocukların kumdan kalelerini oluşturma görevini üstlenmemişmidir?
    hala önemsiz midir o kum tanesi? (paradox mu? belki... ama kimin umrumda.?)
    asıl konudan uzaklaşmadan söylenebilecek olanlara gelelim...
    önemsizlik elbetteki göreceli bir kavramdır, ben de o göreceli durumdan yararlanıp şunu diyebilirim belki ;
    lanet olası bir okyanus olsanızda bazen, bu hissiyatla yaşiayabiliyorsunuz...
    nedir ki? ben kendimi bir okyanus gibi hissediyorum...ve sadece bir okyanusum...
    - hastasın sen...
    - bana bilmedigim bir sey soyle.!
  • tedavisi ilgi, şevkat ve dozajında gaz verme olan, megolaman olmayan her bunyeyi donem donem sarıp sarmalayan hastalıksal ruh hali.
  • geçenlerde yine böyle lan sen ne işe yararsın diye düşünüp dururken, ateş olsam cürmüm kadar yer yakar mıyım diye bir soru geldi aklıma. sonra dedim dur bedende depolanan saf enerji ne kadar bir hesaplayalım. formül belli e=mc2. kütle belli 83 kilo, ışık hızı belli 300k kilometre/saniye.

    şimdi önce enerjiyi jul cinsinden bulmak için ışık hızını metreye çevirmek lazım. bunun da karesini alıp kiloyla çarpınca şu çıktı:
    83 x 300.000.000 x 300.000.000 = 7.470.000.000.000.000.000 kgm2/s2, yani jul işte (hay anasını satayım rakama bak).

    peki bu kadar enerji ne iş yapar? rakamı bu kadar yüksek karşımda görünce aklıma kendimi atom bombasıyla kıyaslamak geldi. malum bombaların gücü kiloton veya megatonla ölçülüyor. 4.190.000.000.000.000 jul de bir megatona denk gelirmiş. bölünce 1.782 megaton çıktı karşıma.

    evet ağalar beyler, kütlesel birikimimi enerjiye çevirirsem 1782 milyon ton tnt'nin patlamasına eşit bir enerji açığa çıkarıyorum.
    "lan ne olacak, dağ taş patlasa aynı şey" demeyin, benim taktik avantajım var. ister burda patlarım ister koltukta ister bahçede...

    yalnız bu patlamanın oluşması için benim eş kütlemde anti maddeye ihtiyaç var. kötü haber, bu kadar antimaddeyi stabil olarak üretip tutmanın bir yolu yok. iyi haber, biri bunu becerirse antimadde enerjisini de kütleme ekleyeceğinden patlama gücüm 3.560 megatona çıkıyor.

    iyi de bu rakam ne şimdi? patlasak acaba dünyayı içine çökertir miyiz, abartıp jüpiteri falan alır mıyız plütondan görünür müyüz?

    açıkçası bu konuda biraz hayal kırıklığına uğradım. kıyaslama için arama yaparken tüm bu hesapları benim için yapabilen http://www.edwardmuller.com/right17.htm adresine rastladım. sitedeki bilgilere göre teorik gücü 100 megaton olan bir bomba (bkz: tsar bomba) 1961'de 50 megatonla patlatılmış. alev topunun çapı 4 kilometreden fazlayken, sesi de 250 kilometreden duyulmuş. 1880'deki krakatoa yanardağ patlaması ise 150 megatonmuş, benim onda birim yani. vay be...

    yalnız 100.000.000 megatonluk bir patlamanın dünyada sadece dinozor neslini de yok eden büyük bir yıkıma neden olduğunu öğrendiğimde hayli şaşırdım. 100.000.000 megatonu dünyayı yıkacak bir güç sanırdım, pek öyle değilmiş demek ki. güzel patlıyoruz ama gezegenlerarası ölçekte yine de sönük kalıyoruz.

    sonuç olarak kendimi artık o kadar da önemsiz hissetmiyorum. hatta kendimi bir enerji küpü olarak görmeye başladım desem yeridir.
    kafamı da bozmayın ayrıca.
  • sanirim sununla baglantili bir durum (bkz: #8833169).
  • kişinin kendiyle ilgili hayati önemi olan bir konuda en yakınındaki,en değer verdiği kişiden yardım istemesinin ardından, cevap alamamasının yanında çeşitli mazeretlerle yok sayılması bu duruma bir örnektir. bu gibi durumlarda, kişi "yaw bu bile sallamadı ya beni" gibi bir ruh haline girer çıkamaz. çıkarsa zaten artık kendisi de sallamıyordur değersiz oluşunu, hayat gül gibi devam eder kaldığı yerden. *
hesabın var mı? giriş yap