• holokostta vichy hükümetinin sorumluluğunu anlatan, can yakan film.

    jean reno ve mélanie laurent başrollerde oynuyorlar.

    http://www.imdb.com/title/tt1382725/
  • nono'yu mathieu di concerto ve romain di concerto oynuyormuş. yani ikiz çocuklar tek çocuğu oynamış. ama nono bir harika... tam da melanie'nin çocuğu gibi duruyor...
  • türklerin film seslendirme konusunda ne kadar amatör olduğunu gösteren filmdir. türkçe dublajı felaket ötesidir.
    başroldeki 8 bilemedin 9 yaşındaki sübyanı 40 yaşındaki adam seslendirmiş. bi görseniz yuh artık dersiziniz...
  • kadın sinemacı rose bosch tarafından senaryosu yazılıp yönetilmiş 2010 yapımı oldukça etkileyici film. holokostla ilgili son derece duygusal ve yüksek kaliteli bir film. jean reno, gad elmaleh ve mélanie laurent gibi tanıdık oyuncuların dışında çocuk oyuncular da iyi bir performans gösteriyorlar. birçok ikinci dünya savaşı ve holokost filmine benzer şekilde duygu yoğunluğu yüksek bir film. bir farklı özelliği, genelde polonya ya da almanya'da geçen filmlerden farklı olarak fransa'da geçmesi ve vichy hükümetinin nazilerle işbirliği içerisinde yahudi soykırımına katkıda bulunduğunu göstermesi. film edith piaf'ın paris şarkısı ile açılıyor ve güzel şarkılara yer veriyor. arşivlerde yer alması gereken bir film.
  • rezalet dublaji olan film. kucucuk cocuklari koca adamlar seslendiriyor.
  • herkesin seyretmesi gereken, insanı canevinden vuran bir film.
  • sinemada seyirciyi filmin içine alabilmenin yolu klişe konuyu klişe olmayan bir temayla bütünleştirmekten geçer. 2. dünya savaşı'nda yahudi soykırımı konusu ne kadar klişe olursa olsun tema klişe olmayan bir noktadan ilerlerse, seyirci, benzerinden yüz tane film izlemişse bile kendini farklı bir filmin içinde bulabilir. örneğin amen. de bir yahudi soykırımı konulu filmdir ama teması diğerlerinden farklı olarak soykırıma papalığın bakış açısı üzerinden inşa edilir. la vita e bella'nın kalitesi olmasa da başarısı, soykırımı irdelemesinden değil, dünya tarihinin bu en acılı olaylarından birini bir oyuna dönüştürebilmesinden kaynaklıdır. birçok film aynı konuyu aynı tema üzerinden işlemeye kalkmıştır. bu nedenle çoğu başarısız olmuştur. schindler's list çıtayı öyle bir yere bırakmıştır ki, o tarihten itibaren sinemacıların soykırım konusunu başarıyla (kalite farklı bir konu) ele almaları çok zorlaşmıştır. durumu sayısallaştırırsak schindler's list'in konuyu getirdiği nokta 100 üzerinden 96 civarıdır. alanı bilen kişiler için bu 90 olur, 98 olur, kişiye göre değişir ama ortalaması bir şekilde 96'yı görür. artık bir sinemacının soykırımı ele alabilmesi için en az 80'i hedeflemesi gerekir. bu farkı yaratabilmek için de teknik meziyetlerin dışında temada farklılaşma en önemli unsurdur.

    der letzte zug adlı alman filmi bu temasal farklılaşmayı çözememiş ve başarısız olmuştu. toplama kampları dramasının sadece mekanını değiştirip kamplardaki acıyı kampa giden bir tren vagonuna taşımıştı. hal böyle olunca da film, benzerlerinden farklılaşamamıştı. la rafle da der letzte zug'la benzer bir kadere sahip. çok iyi oyuncular, çok iyi bir teknik ekip, son derece dramatik bir öyküye sahip olan film, tv filmi ya da mini dizi çekermiş gibi davranan bir yönetmenin elinde temasal açıdan farklılaşamıyor. "almanlar, yahudileri toplayıp kamplara götürdü ve orada onlara çeşitli acılar çektirdikten sonra öldürdü." şeklinde özetlenebilecek onlarca filmden biri olmaktan öteye gitmek gibi bir amacı yok filmin. la rafle kötü bir film değil. ama tek başına düşünüldüğünde... filmi, konusal akrabalarıyla beraber değerlendirdiğimizde ise maalesef vasat kalıyor. film, diğerlerinden farklı olarak kötü almanlardan çok kötü fransızlar -hatta kötü petainistler- gösteriyor. fransız halkını birkaç istisna dışında bu kötülüğün sorumluluğundan dışarıda tutuyor. bunu da 2 saatlik hikayesinin toplam 5-10 dakikasında işleyip geçiyor.

    neticesinde, konunun takipçileri için izlenmesi gereken, ama yahudi soykırımı konusundan bezmiş izleyiciler için bir farklılık arz etmeyen bir yapım var karşımızda.
  • türünün örneklerine bakarsak benim için iyi bir yerde olmaya hak kazanmıştır. filmden çok etkilendim. olayların bir çocuğun gözünden anlatılması filmi etkileyici kılan detaylardan.
    --- spoiler ---
    küçük nono'nun 3 yıl sonra hemşirenin karşısına çıktığı sahnede ağzım kulaklarımda "aaa ölmemiş." derken buldum kendimi. keşke diğerleri de onun kadar şanslı olsaydı..
    --- spoiler ---
  • izlenmesi gereken bir 2.dünya savaşı draması. mélanie laurent ve "nono" rolündeki ufaklık filmin en gözde oyuncuları. unutulmayacak pek çok can alıcı sahne içeren duygu yüklü bir soykırım filmi.
  • başrolde jean reno ve mélanie laurent'in olduğu, izlemeseniz de çok bir şey kaybetmeyeceğiniz,ikinci dünya savaşı draması. artık yahudi soykırımı temalı filmlerle yapılan duygu sömürüsü kabak tadı verdiğinden, klişelerin hakim olduğu bu film de izleyiciyi pek kendisine bağlayamıyor. bir eleştiri var ama şayet benzerlerinden farklı olarak bunun ve yaşananların anlatımı daha sert yapılsaydı daha iyi olurdu.
    yine de kötü bir film değil, genel hatlarıyla fransızların kendileri hakkında bir eleştiri hakim.
    paris'i führer' e teslim eden fransız hükümeti, nazilerin baskısına daha fazla dayanamaz ve fransız yahudi vatandaşlarını kamplarda toplama kararı alırlar...
hesabın var mı? giriş yap