*

  • başrolünde fikret kuşkan ve sima olarak tanıdığım ama isim olarak tanımadığım bir çok insan barındıran yeni nesil bir türk filmi..

    efendim küçükken bir oğlan (suat (fikret kuşkan değil daha, küçük bi velet)) mahallenin kaşarına (iğrenç bi kadındı (fecii kötü gülüyo.. korkuyosunuz bööle)) aşık olur..
    sonra gencimiz büyür, salak bir kız ile evlenme arifesindedir (aha şimdi fikret kuşkan oldu suat), kız salak muhabbetlerle beyimizi bunaltmaktadır fakat zengin babalı kız bulmuşun diyen babasının ve mahalleninin baskısına dayanamayan ezik genç durumu kabullenmiştir...
    velhasıl bir gün mahalleye tekrar taşınan hayallerinin kaşarını.. şey pardon kadınını görür ve olaylar gelişir...

    gayet bunalım, kötü oyunculuk içeren, boşa zaman harcanmış bir film efendim..
    velhasıl sevenleri olacaktır, saygı duyarım onlara da.
  • bunyesinde "rahmetli ananın bıyıkları bile vardı" gibi bi ifadeyle beni yerlere yatırmış filmimsi..
  • ay bu suat ne yakışıklıymış diye diye izlediğim film. filmin sonunda saçı sakalı birbirine girmiş bir hali vardı ki evlere şenlik. meğer fikret kuşkan imiş bu zat-ı muhteşem.
  • incesaz'ın "üç - istanbul'a dair" adlı albümündeki parçalardan biri.bir incesaz klasiği,bu kadar mı güzel olabilir...insanı alır götürür yüreğinin derinliklerine
  • fikret kuşkan'ın arıza mahalle kızı sevgilisi rolündeki de binnur kaya imiş.
  • atv'nin tv için çekilen filmlerinden biriydi sanırım bu film. fikret kuşkan oynuyordu . alev adında bir kadın vardı filmde, fettan, kızıl saçlı. femme fatale ile tanıştı çocuk bünyem, kadın görünce gulyabani görmüş gibi ellerimi iki yana açıp kaçar oldum o günden beri. aşk bir ağır ceza suçuymuş, bilemedim. bir yanlışlık oldu, öldürülmedim. öhöm, ağlak şiir paraziti için özür dileriz. radyomuz kaldığı yerden yayına devam ediyor. sonra freud'la tanıştım, üzülme dedi evladım, pipini kesecek evladım, kadınlarda yok, kıskanıyorlar, korkmakta çok haklısın. ne kıymetli şeymiş meğer, oysa pek de hayrını görmedik. irigaray cixaous filan çıktı karşıma sonra, onlar ne işe yaradığına pek karar verememiş gibiydiler. ben de pek anlamadım sanki. aa yeter, sıkıcı bu fasıl, tiz geçelim. bizim esas oğlan enteresandır bu filmde, babası otoriter, "saygın" taşra esnafıdır, oğlu da yeraltı insanı. etrafımda var böyle çocuklar, bu filmin aynısını tekrar tekrar görüyorum, bayıyor tabii bir yerden sonra. baba oğluna el kaldırınca oğlunun rüzgarıyla yere düşecek kadar korkması naif çocuk bünyemi öyle incitti ki izledikten sonra tanzimat romantikleri gibi verem olup öleceğim sandım. filmi samatya'da çekmişler efenim, büyüyüp gezince farkettim. çok severim ben oraları, bilhassa esnafını ve fukara ermenilerini. sonra sokağı filan da tanıdım, içim bir hoş oldu. filmi hatırlayıp ağlağa bağlayacaktım ki tam, üstteki balkondan kadının biri "aleeeev" diye sesleniverdi, topukları göte vura vura kaçtım, ne filmmişsin arkadaş, hayatımı ziktin cebren ve hile ile. aziz vatanın bütün kaleleri işgaaa... yok bu o değildi. bir alev bir bu zaten...skip james devil got my woman söylerken bu entryi yazmak da cabası.
  • yönetmeni cemal şan, senaristleri cemal şan ve hakan haksun, yapımcısı irfan tözüm olan filmdir.
  • kürk mantolu madonna'nın değilse bile raif efendi'nin hayatının fon müziğidir bu şaheser.
  • her dinlediğimde hem filmin* aklıma gelmesinden, hem de insanın içini acıtan melodisinden dolayı bir tuhaf olduğum incesaz parçası.

    http://fizy.com/#s/1mh7xe
hesabın var mı? giriş yap