• aslı olmadığı söylendiği halde spekülatif bir şekilde nete konan nasıl günlük anlamadığım yazılar bütünü. doğan medya grubunun başbakana tekrar eski günlere dönmek istediğini yeter ki para cezası kesme işini bitirmesi için verilmiş bir barış karanfilidir. yani yazının daha başında biz bunun gerçek mi sahte mi olduğundan emin değiliz ama böyle bişey var koyduk gitti haberciliği yapılmıştır. mesela hürriyetin sitesinde de aynen şöyle bir haber var.
    "mustafa balbay'a ait olduğu iddia edilen günlükler, bazı internet sitelerinde yayınlandı."
    sanki bunu yayınlayan site ne idüğü belirsiz bir kurummuş havası verilmiş. işte aynı medya grubunun yayınlarısınız neyi kimden saklıyorsunuz. nasıl bir yayın politikası ki bu?
  • bir hukuk devleti komedisi.

    başlıkla uyumla değil demeyin. bu belgeleri şu an okuyorsak, sızdırılmış demektir.
  • mustafa balbay'in bilgisayarindan elde edildigi soylenen, nerden alindigina dair ya da kimin kaleme aldigina dair hicbir kanitin olmadigi, maksatli olarak piyasaya suruldugu asikar olan birkac satir yazidir.

    ulkede her seyin yanli ve yanlis yonde gittiginin soylendigi bu satirlarda; kibris'in, ege'nin, dogu anadolu'nun elimizden cikmak uzere oldugunun alti ciziliyor. bu hazin durumun ortaya cikmasina sebep olmus politikalara ve politikacilara karsi bir seyler yapilmasi gerektiginden bahsediliyor. bir askeri darbe istenmedigi, zaten bunun yapilmasinin imkansizligi ortaya konulup, sebep olarak da; ulkemizdeki darbelerin yapimcilari ve yonetmenleri olan amerika birlesik devletleri'nin ve avrupa birligini'nin, amaclarina ters dustugu icin bu sefer darbe istemedikleri gosteriliyor. bu bilgiler isiginda yapilabilecek tek sey olarak; demokratik yollar kullanilarak sivil toplum orgutlerinin de destegini alip, kitlesel halk hareketleri organize etmek ve bu yanlis gidise tepki gostermek oldugu fikri kabul goruyor. tamamen yasal yollar ile, yanlis oldugu dusunulen bir politikaya karsi fikir uretmek, bu fikri yaymaya calismak, o politikaya karsi durup ve bunu yaparken yanina insanlar cagirip "gel beraber duralim bunlara karsi" demek, hangi gun suc teskil eder oldu da tellallar bize haber vermedi?

    ulkenin ulusal cikarlari gozetilmeden, komur, bulgur, abd, ab, barzani ya da talabani destegi ile olsa bile "yeterki basta kalip, yolumu bulayim" mantigi ile yonetilen, her seyi satilmis bir ulkede, topraklarinin bir kisminin da elden cikma tehlikesi fildir fildir ortalikta dolasmaya baslamissa, genel seferberlik ilan edilmesi icin gec kalinip kalinmadigi bile sorgulanabilir deniyor, kadim zamanlarin yaldizli kitaplarinda.
  • tamamı taraf gazetesi tarafından yayınlanmış günlüklerdir.

    http://www.taraf.com.tr/darbegunluk.html
  • eğer bu yayınlanan dokümanlar gerçekse ve dava dosyasından alınarak sızdırıldıysa, bunun basına sızdırılması ve yayınlanması konusunda savcılarımız ne yapacak göreceğiz.

    metinlerdeki eksiklikler harddiskten kurtarılamayan bölgeler mi? yoksa işe öyle geldiği için mi sızdırılmamış/yayınlanmamış belli değil. değerlendirmeler, savcılara mı, yoksa yayınlayana mı ait o da tam anlaşılmıyor, bazı yerlerde isimlerin deşifre edilmemesi ilginç. (ben en çok da işin magazinsel yönü nedeniyle homoseksüelliğine gönderme yapılan beethoven'in kim olduğunu merak ettim sayın seyirciler, sayın zekeriya öz bu konuda bir açıklama yaparsa çok sevinirim.)

    bu yazılarda konuşulduğu söylenen konular halkın %53'ü tarafından neredeyse her gün konuşulup tartışılan ve dile getirilen şeylerdir. bu %53'lük kesim içinde karşı devrimin ulaştığı noktayı, ne kadar organize bir şekilde geldiklerini, cumhuriyetin 80 yıllık birikiminin nasıl heba edildiğini görüp de buna tepki göstermeyen çıkmaz. ilginç olan darbe hazırlığı içinde olduğu söylenen ve belli oranda silahlı gücü idare imkanı olan kişilerin neredeyse bir kahvehane sohbeti havasında, vatandaşlarla aynı seviyede konuyu tartışmalarıdır. yani bir darbe organizasyonu böyle yapılıyorsa, başarıya ulaşmamış olmasına şaşırmamak gerekir.

    bir de eğer notların yazarı kendisi ise, mustafa balbay'ın komutanlarla bazı değerlendirme toplantılarına katıldığını, bir şeyler yapılması gerektiğini belirttiğini, hatta bazı yazılarıyla (bkz: genç subaylar rahatsız) komutanları rahatsız ettiğini, medyada laiklik karşıtlığını eleştiren ve hükümeti yeren bir çizgi izlediğini ve bunun takdir edildiğini görüyoruz. yani ben bu notları görünce "yaa bak gördün mü? terör örgütü üyesiymiş, hükümeti zorla devirmek için kurulan silahlı bir örgüte katılmış" diyemedim. diğer delillleri bilmediğim için başka bir yorum yapamam, ama bu notlar üzerinden onun suçlu olduğunun anlaşıldığını belirten yorumları anlamak mümkün değil.

    - notlarda ilk başlarda konunun demokrasi içinde çözülme isteği ön plana çıkıyor ama yapılan her seçim sonrasında bundan umutlarını kaybetmiş görünüyorlar.
    - yine pek çok kez dile getirilen görüşlerden abd'nin ve medyanın desteği olmadan darbe yapılamadığını anlıyoruz. tabi şunu da anlıyoruz, abd ve medya desteklemediğinde iktidar da olunmuyormuş.
    - konuşmalarda yapıldığı iddia edilen geleceğe dönük tahminlerin neredeyse hepsi doğru çıkmış: (bkz: kadrolaşma), (bkz: yeterince güçlenene kadar hareket etmeme), (bkz: doğan grubunun başına gelecekler), (bkz: albayraklar grubunun doğan grubunun yerini alması), (bkz: f tipi yapılanma) vs. vs.

    notlarda bir kaç tane de ilginç iddia var:
    - haşim kılıç'ın gizlice içişleri bakanlığı'na giderek akp'nin anayasa değişikliği çalışmalarına destek vermesi
    - uğur mumcu'nun öldürülmeden önce ulaştığı iddia edilen abdullah öcalan'ın eşinin babasının mit için çalıştığı bilgisi (belki biliniyordu da ben ilk kez duydum)
    - çukurova grubuna kredinin bizzat hükümet aracılığıyla temin edilmiş ve sonrasında onların susmuş olması

    vs. vs.

    bu ilginç iddialar ve doğru çıktığı iddia edilen öngörüler, bu notların neden doğan grubuna ait bir web sitesinde yayınlandığının açıklaması olabilir belki.

    edit: öcalan ile ilgili iddiayı yanlış aksettirmişim, kayınvalidesi değil, kayın pediriymiş söz konusu edilen, düzelttim, mercelorios'a teşekkürler.
  • ne çeşit günlük çeşidi belli olamayan günlük. günlük dediğin 17.mart.2009 "naber günlük, of canım çok sıkılıyor" gibi bişidir:p ne bu anam? big brother dökümü gibi. hayır "biz bunları dinledik, arkadaşlar temize çekti" filan de canımı ye. böle yok bilgisayardaymış da silinmiş ama kurtarılmış da...hadi adamı darbeci yabtın da neden üstüne bi de onu da bizi de aptal göstermeye çalışıyorsun?
  • eğer gerçekseler organize bir ergenekon yapısı hakkında şüphe uyandıran günlükler. şöyle düşünelim eğer ergenekon diye organize bir yapı olduğunu kabul ediyorsak ve tüm örgütler ergenekon'a bağlı ise, örgüt ileri gelenleri örgütlerin dağınıklığından, ortak insiyatif alamamaktan şikayet etmezler. karar verilir plan içinde uygulanır. günlüklerden çıkansa sanki bölük pörçük muhalifler var da bunlar ağlaşıyor "birlik olsak" diye. eğer kurgu ise kurgulayanlar gerizekalı.

    mesela şe kod adlı kişi şöyle diyor:

    "benim düşüncem şu. birçok dernek var, gazeteciler var, memlekette olup bitene duyarlı insan var. bunları bir araya getirmek gerekiyor. mesela siz öncülük etseniz, burada üç kişi bir araya geldi, bu 10 olur, sonra 20 olur. derneklere yön verilir. toplumu biraz duyarlılığa sürüklemek lazım."

    sanki kahvede varsayımlar ve temenniler üzerine konuşan bir adam gibi. ergenekon gibi bir örgütün üst düzey yetkilisi böyle konuşmaz. tak emreder, emri şak yerine getirilir. yok biraraya getirmek gerekiyor, yok öncülük etseniz gak guk.
  • ilginç bir şekilde , lisede "müdür tenefüste çantalari aricakmiş" dedikodusu çiktiğinda bile öğrenciler sigaralarini falan saklamayi akil edebiliyorken, mustafa balbay o kadar saf ve düşüncesizdir ki bunca vakit boyunca üstelik daha once de götürülüp sorgulanmasina rağmen bu günlükleri saklamamiş ya da yoketmemiştir , "gelin de evimi arayip beni içeri atin" diye beklemiştir.

    edit: çamur at izi kalsin mantiğinda mustafa balbaya yapilanlara karşi yazilan bu entryi anlamayanlar için geliyor
    (bkz: ironi)
  • "delete" duşuna basınca her şeyin silindiğini zanneden saflarca "nasıl olur da silinmemiş olabilir, kesin komple bu, komplör" diye bulunuşu eleştirildiğinde, kafamı duvarlara vurup kendimi delete edesim geliyor. aptal mısınız cahil misiniz çözemedim gitti. bilmiyorsun, bir bok anlamıyorsun, bari vik vik etme, her konuda uzman kesilme arkadaşım.

    edit: hayır bir de mesaj atıyor "duş değil tuş o" diye. aklına yandığım...
hesabın var mı? giriş yap