• sevgili nese hanimin baris hakkinda dedikleri onun ona bagliliginin en büyük göstergesi..:

    barış’la sevgili dışında her şeydik’
    geçen hafta ölümüyle bütün türkiye’yi yasa boğan barış akarsu’yu menajeri, şarkılarının söz yazarı, en yakın arkadaşı neşe açıker star pazar’a anlattı. açıker; ‘son üç yılın her günü onunla geçti. unutulmaz anılarımız var, şimdi yarattığı boşluğu yaşamak nasıl olacak düşünemiyorum’ diyor

    ayşe düzkan

    bütün türkiye’yi ardından ağlatan barış akarsu’nun en yakınıydı neşe açıker. akademi türkiye’ye başvurduğu anda onunla tanışmış, ondaki star ışıltısını ilk o fark etmiş, şöhrete giden yolculuğunda ona destek olmuş, eşlik etmişti. basın ondan barış akarsu’nun menajeri olarak söz ediyor ama bu dostluğu bir menajer-sanatçı ilişkisi olarak tanımlamak çok yetersiz. neşe açıker, onun menajerliğini, yol arkadaşlığını yapmakla kalmamış, genç sanatçının, başta düşmeden bulutlara koşmam gerek olmak üzere birçok şarkısının sözlerini de yazmıştı. herkesi gözyaşlarına boğan cenazenin hemen ardından neşe’ye barış’ı sorduk, bize onu bütün samimiyetiyle anlattı.

    değişik bir ailesi vardı

    barış’ın ailesi değişik bir aile. annesi en az barış kadar artist ışığı taşıyan, sevimli, sevecen, akıllı bir kadın. ayrıca kesinlikle barış’ın o inanılmaz yüzünü nereden aldığını hatice anneyi görünce anlamak mümkün. metanetli, dimdik bir kadın. selahattin abi ise bambaşka bir dünyada yaşayan, yaşamak isteyen bir insan. onun dünyasında eşitlik, doğruluk ve insani değerlerin tümü var. işte böyle bir anne babadan barış gibi bir çocuğun ortaya çıkması gerçekten çok normal. kız kardeşi nesrin’in naifliği başka bir şey. aynen barış’ta olduğu gibi mıknatısla çekilmiş gibi sevmek istiyorsunuz.

    kızlar onu şımartmadı

    sadece kızlar değil, her kesimden insan ona hayrandı ve seviyordu. ‘kızlar beni çok beğeniyor’ diye ortada kasılıp gezen bir tip değildi. o özel ilişkileri önemserdi. özel yaşardı ve değer vererek yaşardı. herhangi birinin ilgisiyle şımaracak biri asla olmadı.

    görür görmez anladım birinci olacağını

    2004 yılının ocak ayıydı. sony müzik’in o zamanki genel müdürü melih ayraçman toplantı odasında bize ‘arkadaşlar çok önemli bir projede birlikte çalışacağız atv’de yeni bir yarışma programı başlıyor ve biz de onun müzik sponsoruyuz’ dedi. yarışmanın adı akademi türkiye’ydi ve direktörü olarak ben görevlendirildim. on gün boyunca türkiye’nin dört bir tarafından gelen yaklaşık 16 bin çocuk dinledik. ama bir tanesi içeri girdiğinde gerçekten çok özel hislere kapıldım. daha şarkı bile söylememişken ‘işte yarışmanın birincisi geldi’ dedim. birkaç arkadaş da bana katıldı, ‘e daha şarkı söylemedi’ diyenlere, ‘söyleyecek merak etmeyin’ dedim. barış da söyledi, çok güzel söyledi ve beni utandırmadı. herkeste tuhaf bir etki yaratmıştı... fotoğraflarının çekilmesini istedim... ona belli etmeden çekilen fotoğraflardan birini bir laptopa yükleyip jürideki diğer arkadaşlara gösterdim, ‘bakın’ dedim ‘türkiye’nin yeni starı işte.’ sonrasında yarışma süreci başladı... ekranda jüri üyeliği yapmayı istemedim ve yerime sony müziği temsilen başka bir arkadaşımız oturdu. benim günlerim arkada çocuklarla geçti ve çok da güzel günler yaşandı. her biri ile ayrı ayrı ilgilenmeme rağmen ta o zamandan barış benim için başka oldu. canı sıkıldıkça akademi evi’nden izin alır, yukarıda stüdyo bölümünde kızımla oynardı. işte barış’la tanışma faslı böyle oldu... ilerleyen zamanlarda sony yarışma sponsorluğundan çekildi, benim sony müzik’le çalışma sürecim sonladı ve hayat kendi kurallarını koymaya başladı. yarışma bitip barış birinci olunca benim evimde, birlikte yaşadığımız bir süreç başladı. ta ki seyhan müzik’le anlaşıp sonrasında barış kendi evine sahip olana kadar. aslında ben menajer falan değildim, o güne kadar daha çok yapımda çalışmıştım. fakat barış’la birinin ilgilenmesi gerekiyordu, gönülden yapılan bir şey doğal sürecinde bir işe dönüştü ve kendimi barış’ın menajeri olarak buldum. çok zorlu süreçler yaşadık. üç yılda iki albüm, bir dizi ve yüzlerce konser. ve yüzlerce gün süren beraberlik. son üç yılın her günü onunla geçti. şimdi yarattığı boşluğu yaşamak nasıl olacak düşünemiyorum. birbirimize hep inandık, güvendik ve sevdik. birlikte en çok güldüğüm, eğlendiğim insan barış oldu. hatta benim fazla gülmememle bile dalga geçerek beni güldürmeyi başarırdı.

    paylaştıklarımız anlatılamaz

    bu acılı süreçte basından bir arkadaş bülent seyhan’a sormuş ‘neşe hanım kimdir?’ diye. ‘barış’ın sevgilisi dışında her şeyi’ diye cevap vermiş. barış’la menajer ve sanatçı ilişkisinden öte bambaşka bir şey paylaşıyorduk. ya da gerçek bir menajer-sanatçı ilişkisi yaşıyorduk. barış sadece müziğiyle ve oyunculuğuyla ilgileniyor, diğer her şeyi yapmaksa bana kalıyordu ve yıllarca büyük bir zevkle yaptım.

    herkesi mutlu görmek isterdi

    tam 3.5 yıl geçti ve şu anda sadece yaşadığımız güzel şeyleri konuşuyoruz. barış çok komik bir çocuktu, etrafındakileri mutlu etmek, eğlendirmek adına her şeyi yapardı. binlerce anı bıraktı bize ve hepsi son güzel anılar. anlatmaya kalksam onlarca cilt kitap çıkabilir. barış çok özel bir insan, bıraktığı anılar da öyle.

    mor ve ötesi dinliyordu

    onun çok sevdiği şarkılar vardı. islak islak en sevdiklerinden biriydi. ama aslında barış, jim morrison, led zeppelin, skidrow vb. dinlemeyi severdi. jim morrison için ‘babam’ derdi. son zamanlarsa ise mor ve ötesi’ne ait küçük sevgilim şarkısını diline dolamıştı, bir de demir demirkan’ın zaferlerim. ‘ben de böyle güzel aşk şarkıları yazmak istiyorum’ derdi.

    futbolu değil beşiktaş’ı sevdi

    beşiktaşlılar onu, o beşiktaşlıları severdi. özellikle çarşı grubunu; çok eğlenirdi onlardan bahsederken. barış gezip eğlenmeyi, yeni yerler görüp yeni insanlar tanımayı çok severdi. hep çocuk gibi heyecanlı olurdu. onun en büyük hobisi, insanları sevgiyle birbirine bağlamaktı. bunun dışında nerede bir tahta parçası bulsa hemen bir şeyler oyup oyuncaklar yapardı. denizi, denizle ilgili her şeyi çok severdi tam bir yelken tutkunuydu.

    yarın çok korkutucu

    günlerdir hastane süreci, barış’a veda etme süreci derken hislerimin ne olduğunu anlayamadım. son görevler, koşuşturmalar bitti sanırım asıl boşluklar, asıl acılar şimdi çıkacak ortaya. sadece çok korkutucu olduğunu, yarından korktuğumu söyleyebilirim.

    ***

    tosinkanın notu: bu nasıl bir talihsizliktir ki yapıla gelmiş tüm mücadelelerimiz dik duruşlarımız sağlam basışlarımız zemini olmayan mekanı olmayan samimiyeti teğet geçmişliklerin inançlarımızın değerlerimizin içine turp sıkar hale gelivermiş.

    barışı dinlerken burkulan yüreğimin derin ürpertisinin sallantısı yıkarken beni, devam etmeli barış için devam etmeli diyor küstah bir ses barışa ihanetin sesine dönüşüveriyor aniden.
    10.07.2007
  • çok uzun zamandır arayıp soramadığım kişi: anılarımız güzeldi de işte konuşunca hatırlayıp üzülürüm diye aramadım sormadım kaç zamandır.. evet sanırım öküzüm biraz. bi de, az deli değildir, severim kendisini çok.
  • bi reklam kampanyası kalmıştı onu da yaptı, yazdı çizdi çekti. şimdi sinema filmine giden yolda ilk adımı atmış ve yeni ofisine taşınma hazırlıklarına girişmiştir.
  • cumhuriyet spor yazarlarından bir hanım.
  • cumhuriyet gazetesinde fenerbahçe ağırlıklı futbol yazıları yazan köşe yazarı. objektif yazmaya çalışır, bazen yazar da... tam adı, dilek neşe açıker'dir.
  • gerçek bir fenerbahçeli......
  • aşırı derecede şımarık ve itici bir kişi. lube ayar'ın lezzet ikizi. habertürk'te çok fena zırlamakta ve komik durumlara düşmekte.
  • sozluk yazaridir.
hesabın var mı? giriş yap