• türkiye'nin yakın geçmişi, toplumsal hareketler, popüler kültür, sansürler ve tabi ki yasaklı kitaplar. burnunuzda geçmiş kokusu, dudaklarınızda tarihin tekerrürüne tanıklıktan kaynaklı garip bir gülümsemeyle ayrılacağınız sergi.
  • iyi yerlerden gelmemişiz bugün onu gördüm salt'taki sergide.
    misal 3. köprü meselesi; 88'den bu yana bir peşkeş çekilesi varmış.
    devamlı ısıtılıp ısıtılıp servis edilmiş. tepkiler, dönen pisliklerin açığa çıkması...
    herşeyin bir zamanı var. günün sonunda en kararlısı çıkmış, yapmış, kondurmuş köprüyü.
    geçmişten ders almak buna denir işte.
    ince bir strateji ürünü. meşakatli bir yol.
    o zaman ki denemelerden ne alı koymuşsa tamamı ortadan kaldırılmış. takdir-e şayan.

    sonra... insan hakları bildirgesini okudum ben yine. bi hoş oldum. bi tanesi uygulanıyor mu, sallayan var mı diye baktım. cık.

    haklar sıra sıra dizilmiş bir yerde.
    misal yolda laf attılar ne yapmak lazım, travestisin hakların neler, polis geldi arama yapmak istiyor hakların neler... kanunlar nezdinde yazılmış... okuması zevkli. allah düşürmesin. hepsi poz.

    neyse işte gittim, sinirlerimi iyice laçkalaştırdım, döndüm.

    iyi miyim? değilim. iyi olmak için bir neden yok.
  • bu sabah işe giderken otobüsün hızından hayal meyal "nerden geldik buraya" yazısını okuyabildim, siyah beyaz fotoğraf üzerinde. akp propagandası mı acaba diye merak ettim, yalan değil aklıma 'o günlerden bugünlere bizi akp getirdi, ne badireler atlattık' mesajı sandım bayağı bayağı, cinlendim. ikinci reklam panosu önünden geçerken "dur bi googlelayayım, nerden çıktı bu reklam olayı" dedim. çok yanılmışım. 1980'den sonra bugünlere nasıl geldiğimizi anlatan bir sergi çıktı karşıma. hem sevindim hem de "ben biliyorum nasıl geldiğimizi" demekten kendimi alamadım klasik bilmişlikle; ancak bu benim gidip görmeyeceğim anlamına gelmiyor. kim bilir görmediğimiz, bilmediğimiz, duyup da unuttuğumuz neleri anlatacak bizlere?

    istanbul'da sona erdikten sonra şimdi ankara'da yeniden kurgulanmış. 7 ocak'ta başlamış, 12 mart'a kadar salt ulus'ta görülebilir.
  • 5 senedir istanbul'da yaşıyorum, sergileri takip etmeye özen gösteririm. bu sergi beni bu 5 yıl içerisinde en çok etkileyen sergiydi. bienallerin (sonuncuyu hariç tutarak) siyasi tavrını seviyorsanız bu sergiyi de onun çok daha konsantre ve direkt hali olarak düşünebilirsiniz.
    özellikle salt galatadaki çok etkileyiciydi zira bir yanda en çıplak haliyle toplumsal hafıza var, yasaklı kitaplar seçkisinden tutun şehir planlarına kadar, bir yanda hale tenger'in sandık odası var, ki bence türk modern sanatının en başarılı enstelasyonlarından, sanki ilk önce size darbe dönemini tanıtıyor, daha sonra da deneyimletiyor gibi. o günleri gerçekten yaşayanlar için neler hissettirir bilinmez fakat benim gibi 90lar çocuğuysanız büyüdüğünüz apolitik ortamın nerden geldiğini kendi gözlerinizle görüyorsunuz gerçekten.
    salt beyoğlu ayağı daha çok medya üzerineydi, gezmek içinse minimum iki buçuk saat ayırılmalıydı bence. o dergilerin hepsini incelemek istiyorsunuz çünkü gördükçe.
    sergiyi belirli belirsiz bir hüzün ve çokca değişim isteğiyle/umuduyla terk ettiğimi hatırlıyorum.

    kaçıranlara not: bunu beğenen bunu da beğendi (bkz: neredeen nereye)
  • zaman zaman kendime söylediğim ve her söylediğimde tebessüm ettiğim söz öbeği.
hesabın var mı? giriş yap