• onur ünlü tarafından paylaşılan. heyecanlandım, acaba onur ünlü romanı olabilir mi diye!

    --- spoiler ---

    tekmili birden beş kısım kaotik roman

    --- spoiler ---

    filmmiş, izlemek henüz nasip olmadı.
  • roman değil sinema filmiymiş. bugün çekimlerine başlanmış. onur ünlü ınstagram hesabından haber verdi.

    kırık kalpler bankası ve aşkın gören gözlere ihtiyacı yok filmlerini çekildi, tamamlandı ve henüz vizyona sokulmadı. şimdi onur ünlü hoca, bir başka filmin çekimlerine başlamış.

    adam cidden enteresan bir sinema kariyeri çiziyor. şiir yazıp kendine saklayanı gördüm, öykü yazıp bir kendi okuyanı gördüm.

    ama film çekip, kendi başına izleyeni ilk defa görüyorum.
  • burada dedigine göre oyuncu kadrosundan ilk bilenen ismin şuana kadar erkan kolçak köstendil oldugu, merakla beklenen film.

    göruntu yönetmeni de görünen adam'dan vedat özdemir.
  • bugün beyoğlu sineması'nda ulusal yarışma kapsamında gösterilen ve izleme fırsatı bulduğum onur ünlü filmi.

    film şekspiryen tarzda çekilmiş bir otobiyografi ki zaten şekspiryen unsurlara ünlü'nün filmlerinde sık rastlayabiliriz. onur ünlü kendinde bulunan farklı ve çatışan yönlerden farklı karakterler yaratmış. bu karakterleri birbirleriyle çatıştırırken bir tanrı temsili karakter sayesinde de hepsini tek tek sorgulama kapısı açmış kendisine. bu zıpırlık hayli hoşuma gitti. görüntü yönetimi, kurgu, mizah unsurları vs. övmekle bitmez lakin çok üşendim. ayrıca filmde ahmet ümit'e çakılan bir laf var ki keyiften dört köşe oldum izlerken. boşluk bulduğum bir zaman detaylı bir kritik yapacağım filmle ilgili, esen kalın.
  • elf gözlerim beni yanıltmıyorsa başrolde erkan kolçak köstendil ve öner erkan'ın olduğu onur ünlü filmi. google'da 144p görsellerden ancak onları seçebildim.

    abi bu filmler ne zaman nerede gösterime girecek? bütün filmleri 1-2 kez gösterdi, saldı.
  • isme bak hizaya gel. böyle isim mi olur. bir çocuğun adının anlamının " bir barışma demektir, en ufak söğüt dali" ya da vb. olması gibi bir şey.

    isim mi ad mi meselesi için bkz .
  • galiba bu onur ünlü'nün en kişisel filmi olmuş. sen aydınlatırsın geceyi dışındaki filmlerini pek sevemesem de sinema yapmak üzerine düşündürmeyi başarıyor bu film ki bunu başardığı için filmi izlememin üzerinden baya vakit geçmesine rağmen hâlâ aklıma gelebiliyor. diğer filmlerinde olduğu gibi sinemanın büyüsünü kullanmayı iyi beceriyor fakat hikaye anlatma meselesinde yine ve yine sıkıntıları var.

    --- spoiler ---

    mesela filmin içine kendisi gibi çok konuşan ama konuştuklarını herkese dinletemeyen bir karakter koymuş ama hikayenin çözüm kısmında ne sikime yarıyor gerçekten anlamadım. hatta benim düşüncem kendisinin de filmi yaparken bir sik anlamadığı konusunda, hatta belki anlamak falan da istemiyor. yani öyle garip bi anlayışı var saygı duyduğum. o yüzden filmi izleme deneyimi farklı oluyor, dördüncü duvar'ı paramparça ediyor zaten, izlediğimiz şeyin sürekli film deneyimi olduğunu hatırlatıyor. filmin içinde yapılan filme müdahele edilirken içerdeki film kadar bizim izlediğimiz film de değiştiriliyor bir nevi.*

    --- spoiler ---

    yine de bu kadar seveni olan, insanlara ulaşabilen bir yönetmenin böyle yenilikler denemesine cidden saygı duyuyorum. geçen sene herhalde 4 film çekti. 3 tanesi bambaşka sinema deneyimleri. hatta 5. filmini de yaptı ve bu film, manyak, diğerlerinden daha önce mart ayında vizyona girecek. finansman kısmını da yüksek ihtimal piyasa filmi olarak yaptığı cingöz recai sayesinde baya kolaylaştırdı. mis gibi sistem yani. sevdiğin tarzı böyle aktif bir şekilde devam ettirebilmek için arada bir piyasaya da iş yapabilirsin ne olacak ki yani..

    filmle alakalı çok sıkıntım var belki bir daha yazarım üstüne ama en sevdiğim yanı müzik olarak jakuzi'nin koca bir saçmalık parçasını kullanması sanırım. sözlerin girdiği yere kadar olan kısım 3 kez şarkının tamamı da 1 kez çaldı galiba. klip olarak kullanılabilir yani*
  • ben filmden çok az şey çıkarabildim. sevdiğim yerleri de oldu hiç sevmediğim de. sayfalarca yazıp orda aslında bunu anlatıyordu benzeri yorumları çok kıskanacağımı şimdiden belirteyim.
  • az evvel izlediğim rezaletin adıdır. sıcağı sıcağına film kritiği yapmayı pek sevmesem de yine de birkaç birşey söylemek istiyorum.
    filmin bi kere sinema tekniği açısından değerlendirilecek hiçbir tarafı yok o yüzden işin teknik kısmına girmek istemiyorum.
    sadece bende rahatsızlık duygusu yaratan bazı öğeler var. filmde kemal tahir'den dostoyevski'ye turgenyev'den deleuze'a victor hugo'ya kadar bir dünya yazar ve filozof adı zikrediliyor. ve benim hatırladığım kadarıyla dostoyevski faşist turganyev "zengin pici" olarak itham ediliyor bir sahnede. ve bu ithamlar bu filme kasıtlı olarak konulmuş. aynı zamanda dostoyevski gibi dünya edebiyatında yeni bir sayfa açmış bir romancının şöhretini puskin hakkında yaptığı konuşmaya bağlanıyor. akıl tutulması yaşadım resmen.

    ey onur ünlü, bu adamlar senin sikko filmlerine harç yapabilecegin, ağzına sakız edebilecegin adamlar değil. bir şeyi yalnızca sinemanin olanaklarıyla anlatabilecek durumdaysak film cekmeliyiz dersin. orta sınıfın onayladığı dramaturjinin sakat bir dramaturji olduğunu ve bundan kurtulmak gerektiğinden dem vurursun. eğer bunun içinse bütün yaygara "istemem, eksik olsun"
  • dün akşam istanbul film festivali kapsamında izlediğim filmdir. film bittiğinde oyuncularla ve onur ünlü ile kısa bir soru-cevap gerçekleştirildi. sorulan ilk şey şuydu: abi hiçbir şey anlamadık, bu neyin kafası?
    oyuncuların da anlamadıklarını itiraf etmesi ve salondan filmi anlamayı geç anlamlandırmayı bile başarabilen kimsenin çıkmaması üzerine onur ünlü'nün verdiği cevapsa şöyle oldu:

    "ben bile anlamadım, sen neyi anlayacaksın? ne çektiğime dair benim de fikrim yok. dünya'da her şeyi anladın da bi benim filmim mi kaldı anlayacak?"

    onur ünlü'nün söyleşideki ergen/loser/sefil tavırlarından azade film hakkında birkaç şey söyleyecek olursam:

    *anlamak anlamamak mesele değil, tüm filmi yüzünde aptal bir gülümsemeyle izliyorsun. ve öyle cesur sahneler var ki evet diyosun evet filmin adı bu yüzden put şeylere.
    *sinematografik açıdan çok kötü bir filmdi. kamera sürekli hareket halinde, sürekli titriyor. bu bir ilk film olsa anlarım da abi möh yani sektörün gediklisi olmuşsun, eli ayağı düzgün bi görüntü yönetmeniyle çalışmak bu kadar mı zordu?
    *film müziği çok iyiydi. korhan futacı
    imzası olduğu daha ilk soundda anlaşılıyordu. bu adama gereken özeni gösteriniz.
    *arkadaş zekai özgerin sevdadır adlı muhteşem şiirinin kullanılması filmi sevmem için başlı başına bi nedendi. sırf bunun için bin teşekkür.
    *finale cyrano de bergeracın ünlü istemem eksik olsun tiradıyla gitmesi de çok güzeldi fakat söyleşide bi seyircinin "cyrano kibirli bi adam öner erkan'ın canlandırdığı karakterle özdeşleşiyor muydu" sorusu üzerine öner erkan "evet cyrano kibirli adam, canlandırdığım karakter de kibirli fakat kimse tarafından takılmayan bi adam ama burada cyrano'yu anlayan ve bu soruyu soran da kibirli bi insan" demeseydi keşke. yani kimsin abi? yalan dünya'da kekere kikiri yapıyordun. kimsin ki karşındaki seyircinin bunu anlamayacağını düşünüyorsun wtf?
    *bu çirkin tavrını bir kenara koyalım, öner erkan'ın oyunculuğu muhteşemdi, parıl parıl parlıyordu bravo.
    *onur ünlü'nün tertemiz delirdiğine bu film sayesinde emin oldum.
    *arka planda tomris giritlioğlunun fotoğrafı, kırık kalpler bankasının ters dönmüş afişi gibi küçük sevimli detaylar vardı. insan böyle şeyleri fark edince seviniyor ihi.
    *hiçbir şey anlamasam/anlamasak da genel olarak keyifli bir filmdi. thanks for all the fish

    dipnot:
    öner erkan ve öykü karayel'in canlandırdıkları birbirlerine kabloyla bağlı karakterlerin arasındaki kablo bence creepy evlilik bağıydı.
    büşra karakteri tanrıyı anımsatıyordu.
    hacer'in secde sahnesi filmin adının neden put şeylere olduğunu sezdiren ve tüyler ürperten bi sahneydi.
hesabın var mı? giriş yap