*

  • şimdi tutup "teröriste nasıl sayın derr!!!" diye kuru hamaset yapacak değilim. abdullah öcalan'a "sayın" demek hukuki bir konudur ve bence hukuki konu olması abuktur. diyenin kendi tercihi. kimisi sevdiğinden, kimisi herkese karşı kibar olduğundan dolayı der. abdullah öcalan da terörist olmasının yanında, nihayetinde insandır ve asgari kişilik haklarına sahiptir. yaptıklarından ettiklerinden dolayı da yargılanıp hüküm giymiş, cezasını çekmektedir. ancak rte'ye geldiğimizde olayın bir başka yönü var. "kurban olam ayina yildizina" diye billboardlarda arzı endam edip işine geldiğinde hamaset edebiyatı yapan adamdır rte."sayın öcalan" ifadesi ile halka karşı yapılan kuru hamaset arasındaki uçurum ve samimiyet sorunsalı baş döndürücüdür. hani kibarlığından "sayın öcalan diyor" desek, ananı al da gitleri, burası sakatatçı dükkanı değil kardeşimleri, ağzı da leş gibi kokuyorlar öbür taraftan çınlıyor kulağımızda. hele öyle ironik bir durum ki aynı konuşmada bir taraftan "sayın öcalan" diyor, öbür taraftan "canını yitiren askerler için kelle" diyor. üslup açısından "askere les toplatmam" ifadesini getiriyor akla. bence ölmüş insanlar kim olursa olsun, ikisi de hoş değil. ama sözkonusu olan rte olunca olmazlar olur, olurlar olmaz olur.

    tanım: rte'ye ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı ile gündeme gelmiş bir konudur. *
  • eğer sözkonusu haber doğru ise ortada hukuki açıdan bir çiftestandart olduğunun göstergesidir..

    öncelikle "sayın öcalan" diyen tutuklanmalı mı? şeklinde bir sorgulamaya girilecek olursa, benim cavabım "hayır" olacaktır.. çünkü hukuk felsefesi, yasalara göre mahkum edilmiş bir insana saygı göstermeyi suç sayamaz.. suçluya mahkemece uygun görülen ceza verilmiştir ve bu cezalar arasında suçlunun haysiyetini yoketmek yoktur.. suçlu bedelini kendisine verilen ceza ile öder, haysiyeti ve insanlığı yok sayılarak değil.. yoksa öcalan'ın kardeşlerine de kendisine "abi" demeleri bile yasaklanmış olurdu..

    bu girişten sonra gelelim rte'nin öcalan'a "sayın" demiş olduğuna ilişkin habere.. demişse demiştir, bana ne.. ama ne var ki öte yanda "sayın öcalan" diyen dtp'liler sapır sapır tutuklanıyor.. bu ne perhizdir, bu ne lahana turşusu.. ha diyeceksiniz ki adamın dokunulmazlığı var.. ama çiftestandart bununla bitmiyor ki.. büyük birlik partisi genel başkanı muhsin yazıcıoğlu öcalan'a it oğlu it diyor, ses yok, dtp'liler öcalan'a "sayın" dedi diye tutuklanıyor.. oysa ki hukuk felsefesine göre her şeyden önce suçluya küfretmek suç sayılır..

    nedir bütün bu olanlar, rte'nin de aynı konuyla ilgili gündeme gelmesi falan?
    tabi ki cumhurbaşkanlığı seçimlerine az bir zaman kalmışken tahrik amaçlı ayak oyunları..
  • tamamen sahte olduğunu düşündüğüm (sandığım) bir ses kaydına danyanılarak varlığı gündeme gelmiş bir beyanattır.

    edit: sbs sunucusundan* da kaydı dinledim (25dk), sahte değil. youtube'da seyredince sanırım klasik dezenformasyon algısı, bir karşı refleks nedeniyle hiç gerçek değilmiş gibi gelmişti.
  • ilk değildir. tansu çiller de basının önünde sayın öcalan demişti. tabii daha neler neler demişti...

    zamanın ötesinden bağırayım: dememiş miydi? başka bir şey yazmıyor da burda?
  • çocukken mahalledeki büyüklerin ismi “amca” ve “teyze” ile başlıyordu.
    ortaokuldayken öğretmenler odasına girmiştim; öğretmenlerin biribirini “hocam” diye çağırdıklarını gördüm.
    asker ocağında herkes “komutanım” oluverdi.
    çalıştığım işyerindekiler ise ya “hanım”, ya da “bey”...

    benim anladığım odur ki, ortak bir zemini paylaşan insanlar biribirilerini o zemine uygun birer unvanla çağırıyorlar. bunda garipsenecek bir şey yok.
    tabii bu işin anladığım kısmı... anlamadığım kısımlar da yok değil. teröristlerle devlet büyüklerinin bir ortak zemin bulduklarını anlayabiliyorum; ama o zeminin ne olduğunu anlayamıyorum.

    gerçi, ben anlasam da, anlamasam da zemini bulan bulmuş...
    üstüne üstlük zemini bulanlar ünvanı da koymuş.
    uysa da koymuş, uymasa da koymuş...

    (bkz: sayın erdoğan)
    (bkz: sayın öcalan)
    (bkz: sayın el kadı)
  • basbakan abdullah öcalan'a sayin, sehitlere de kelle dediği radyo programinda aklima geldikce tüylerimi diken diken eden bir pot* daha kirmistir.
    rte, öcalan hakkindaki idam kararı için dünya uzerinde esi benzeri bulunmayan bir öneri getirerek kararin halk referandumuna götürülmesini istedi. bu öneri ile dünyanin hicbir kitasinda, ne türkiye'nin girmek istedigi avrupa birliği'nde ne de seriatla yönetilen ülkelerde benzeri görülmetyen bir ceza hukuku tezine imza atan erdogan muhtesem teklifini " bütün siyasi partilerin yarınlarını da rahatlatabilecek bana göre en önemli adım" olarak nitelendirdi.

    erdogan, "gelin hiç bu işin üzerinde durmaya gerek yok. siyasi partiler bu işten kendilerini çeksin, hemen bir meclis kararı alsınlar, işi referanduma götürsünler. referandumla kararını ver, ve bu referandumun neticesinde de "kardeşim millet verdi kararı...ve buna ben inanıyorum ki avrupa birliği de bir şey diyemeyecektir. diğer insan hakları örgütleri de bir şey diyemeyecektir. niye? millete gitti kardeşim, millet verdi kararı, parlamento değil diyecektir ve parlamentoyu da rahatlatacaktır." diye konustu.

    (bkz: ic savasa sürüklenen türkiye)
  • rte nin kafasında vahşice düşündüğü, önce iktidar olma sonra abilerinin yapamadığını yapma planlarının olduğu bir dönemde söylemiş demek ki. bu vahşi düşünceler içinde türkiyeyi oluşturan, bugün ülkemizi ayakta tutan yarın da tutacak bir öğenin olmadığı apaçık ortada, zaten kafasının içerisine o kadar öğenin yerleşebileceğini de pek sanmıyorum. çarkı çeviren adam olması gerekirken tam tersi işler yapmış ve sanırım bir süre daha yapacak.
  • kimsenin faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir bkz'ı vermediği hadisedir.

    iki konuda çok yetenekliyiz, birincisi bilim kurgu fantazi edebiyatı okumakta ve bunları "gerçekler" diye savunmakta; ikincisi de dilbilim. dilbilim konusu, türk dilinin üstünlüğünden dem vuranların ve sabetay avcılarının yöntemleriyle içimize sinmekle kalmamış bir de anlambilim* üstadı yapıvermiş bizi üstün türk eğitimi.

    daha birkaç hafta önceki "atatürk'e ibne diyorlar, ama eşcinsel anlamında değil hakaret olarak!" infialinden ve "camiyi kerhane yapacakmış, bunak!" saçmalığından sonra yeni anlambilimsel eşduyum taklidi oyun alanıdır bu hadise. *

    okuduğumuzu/dinlediğimizi anladık mı?

    telefonla arayan bir oğuz bey diyor ki; öcalan erdoğan düşüncesi özde aynı şeydir, ikisi de laik cumhuriyeti yıkmaya çalışıyor diyor; bunun üzerine erdoğan da benim öcalandan çok farkım var. ben şiir okudum, o insan öldürüyor. yani sayın da dese, mevzubahis kişinin kabul edilemeyecek derecede kötü bir iş yaptığı söyleniyor.

    bunu söylerken sadece kelimeleri seçerek, saygı ya da saygısızlık çıkarımı yaparak "kan donması" yaşamak, herşeyden önce insanı gerer. rahat olun biraz, rte karşıtlığı yapılacak çok daha tutarlı ve elle tutular bir çok malzeme var. memur alımlarından, tübitaktan, el kadıdan, sosyal devletin içine sıçılarak oluşturulan balon büyümeden bahsedin. ama allah aşkına şu her daim lanetleyip, işinize geldiğinizde yapmaktan çekinmediğiniz resmi söylem anlambilim diskurundan* vazgeçin.
hesabın var mı? giriş yap