• osmanlıda güneş ve ay takvimlerinin aynı anda kullanılmasından ötürü çıkan karışıklıkları önlemek amacıyla, her 33 yılda bir yıl atlanması ile gerçekleşen hadise..
  • özellikle bütçe açısından sıkıntı yaratan yıldır.

    bir yanda güneş yılına göre alınan toprak vergisi, öte yanda ay yılına göre ödenen mevacib, yani yeniçeri maaşı.

    daha net anlatmak gerekirse, her 33 yılda, 32 adet vergi geliri ama 33 adet maaş ödemesi gerçekleşiyordu.

    bu durum bütçede, %30 civarında bir finansman ihtiyacına sebep oluyordu.

    (bkz: halil sahillioğlu)
  • kameri takvime göre, her otuz üç yılda bir azalan yıl. ayın yörüngesi üzerindeki dönüş süresi göz önünde tutularak hesaplanan kameri yıl, güneş yılına göre her otuz üç yılda, bir yıl kadar geri kalır. osmanlı devletinde mali işler kameri yıla göre düzenlenince, hazinenin zarar girdiği anlaşıldı. bunun üzerine bir süre güneş yılı kullanıldı. cumhuriyetin ilanından sonra miladı takvim kabul edilince kameri ve şemsi takvimler yürürlükten kaldırıldı.
  • osmanlı imparatorluğu'na dair çok az bilinen bir bilgi daha;

    imparatorluğun her 33 yılda bir, o yılı hiç yaşanmamış sayması: sıvış yılı!

    osmanlı imparatorluğu, malî planlamada iki farklı takvim kullanıyordu. gelirleri güneş takvimini esas alarak toplayan devlet, giderleri ise ay takvimine göre belirliyordu fakat burada şöyle bir sorun oluşmaktaydı:

    33 güneş yılının karşılığı 34 kamerî yıl etmekteydi. yani devlet, o sene hiçbir vergi almaksızın bütçesinden para harcamak zorunda kalacaktı ki burada en zor olan durum da hicrî takvim esaslı ödenen ulufelerin bütçeye verdiği zarar olacaktı.
    peki devlet buna nasıl çözüm bulmuştu?
    her 33 yılda bir o yıl hiç yaşanmamış kabul ediliyor ve bir sene atlanıyordu hicri takvimden!

    işte tam bu noktada rahmetli hocamız halil sahillioğlu'nun mükemmel bir tespiti vardır:

    osmanlı imparatorluğu'nda meydana gelen neredeyse bütün büyük askerî ayaklanmalar bu sıvış yılı denilen zamanlara denk düşmektedir.
    çünkü geliri olmayan devlet, o yıl maaşları da ödeyememektedir doğal olarak.

    bu inanılmaz bir durumdur! koskoca imparatorluğun ekonomisinden sorumlu kimseler asırlarca bu takvim karışıklığı sonucu ortaya çıkan bütçe sorununa çözüm olarak koskoca bir yılı hiç yaşanmamış saymayı uygun görmüşlerdir. zaten arada sıvışan yıl da adını buradan alır.

    " peki sıvış yılı sebebiyle ortaya çıkan ilk isyan hangisidir? " diye soracak olursanız cevabımız buçuktepe isyanı'dır.

    ikinci murad'ın, oğlu mehmet'i* tahta çıkarmasının ardından vuku bulan ve mehmet'in tahtı tekrar babasına bırakmak zorunda kaldığı bu yeniçeri isyanı, yeniçerilerin maaşlarına buçuk oranda zam yapılmasıyla son bulmuştur.
    yani yeniçerinin derdi tahta bir çocuğun çıkmış olması değildir esasında. dertleri ulufedir ve maaşlarının verilmeme sebebi de bu dönemin sıvış yılına denk gelmesidir.

    fatih sultan mehmet'in ölümünden sonraki karışıklıklardan yavuz sultan selim'in tahta çıkışına; ikinci osman'ın katlinden vaka-yi hayriye'ye değin daha birçok olay da sıvış yılına denk gelir ve bu dönemlerde padişahlar önce yeniçerilerin ulufelerini ödemekle meşgul olmuşlardır.

    devlet buna çare olarak sürekli zam ve değerdüşümü (devalüasyon) gibi çözümlere başvurmuştur ki bu da osmanlı'nın çöküşünde son derece etkili olmuştur.
  • bakın, biri size muhafazakarlıkla devrimcilik arasındaki farkı sorarsa bu örneği gösterebilirsiniz. memleketin zeka seviyesinin ne olacağı daha o dönemden belliymiş.
  • sankim biraz yanlış anlaşılmış ve eksik aktarılmış tarihi olay. özetle olay şöyle:

    memur maaşları hicri takvime göre verilirken, devlet geliri güneş yılına göre geliyor. bir güneş yılına ait ilk gelir nevruz'da. söz konusu 365 günlük mali yıl da 354 günlük hicri yıla göre adlandırılıyor 983, 984, 985... gibi. ancak, iki nevruz arasına tam bir hicri yıl denk gelince o yıl mali olarak atlanıyor, sıvış yılı deniyor. yani 986 sıvış yılıysa, maliye işlerinde o yılın ismiyle anılan bir mali yıl söz konusu olmuyor ve 985'den 987'ye atlıyor. kısaca, sıvış yılı böyle denk gelen yılları adlandırmada kullanılan bir tabir. yani padişah, sadrazam çıkıp da "bu yıl yoğ olm hadi siktirin gidin şimdi, seneye geçtik, geleceğe döndük" falan demiyor.

    fakat meselenin elbette mali bir yönü de var. bir mali yıla komple bir hicri yıl, yani sıvış yılı denk geldiğinde, o hicri yılın tüm giderlerini karşılamak icab ederken, ilave olarak önceki hicri yıldan kalan ya da gelecek hicri yılın ödemelerinin bir kısmını da yapmak gerek. bu da bütçe açığı olarak karşımıza çıkıyor haliyle. eğer açığı kapayacak birikim de yoksa sıvış yılı bildiğin sıçış yılına dönüşüyor. buna çare olarak da daha hafif sikke basarak paranın değerini düşürmüşler. düşen değer isyanlara sebep olmuş. isyanlar ekonomiyi daha da çökertmiş, sıvış yıllarının etkisi daha da katlanmış, daha fazla isyan çıkmış vs vs böyle bir kısır döngü olmuş işte.
  • bugün başa bir çocuk koy, çocuk der ki;

    " lan biz avel miyiz de 32 yıl gelir toplayıp 33 sene gider ödüyoruz? madem mutlaki monarşi var, benim agzimdan çıkan söz kanun, o zaman memleketcek hepimiz güneş yılına geçiyoruz"

    çocuk dediğin çocuk bunu düşünür yani.. işte bunu bile düşünemeyecek bir kadro yönetmiş yüzyıllar boyu..
  • bu söyledikleriniz bana biraz abartı geldi. 33 yıllık gelirle 34 yıllık maaş ödemek bu kadar zor olmuş olamaz. mali tablolarla gösteren olursa inanırım.

    edit: abartı değilmiş. paranın girdiği ve çıktığı dönem tutmadığı için ödeme gecikmeleri yaşanıyor, bunu çözmek için de ekonomiye zarar verecek uygulamalar yapılıyormuş.
  • #115479017 nolu entrye istinaden kaynak:

    sahillioğlu, h . (2011). sıvış yılı buhranları . istanbul üniversitesi iktisat fakültesi mecmuası , 27 (1-2) , 75-111

    dergipark'tan pdf formatında temin edilebilir. makalenin içeriğinde hem sıvış yılları tablosu hem de sıvış yıllarında yaşanan sıkıntılar anlatılmış.

    not: halil sahillioğlu türkiye iktisat tarihi kürsüsünün kurucusu ord.prof.dr. ömer lütfi barkan'ın asistanlığını yapmış, alanında yetkin bir araştırmacıdır.
hesabın var mı? giriş yap