• türk destanlarında geçen bir yağız yiğit.

    "iç oğuz yiğidi, kara dağ'ın kurdu, kara kaya kaplanı.
    kara şahin yavrusu, kara donlu atın oynadan.
    salur kazan'ım, kaytaban'ın buğrası."
  • dede korkut hikayelerinde en çok sözü edilen oğuz beyi.
  • oguz beylerinin arasinda en cok saygi goreni, en kurmay olani. basından bir cok macera gecmistir. hikayelerde oglu (bkz: uruz) ve kardesi de yer alir.
  • bir zamanlar online oyunlardaki takma adım. ulu oğuz beyi.
  • kimse yazmamis ama burak aksak'in yeni projesi gibi duruyor. bir kac gundur twitter'den set fotograflari atiyor.
  • yiğidim uruz
    aslanım uruz
    ak sakallı babana kıyma oğul
  • kara göne kardeşidir.
  • burak aksak'ın yazıp yönettiği 9 haziran 2017'de seyirci ile buluşacak olan yeni projesi. fragmanına bakarsak yine eğlenceli bir yapım olacak gibi. merhum erdal tosun da oyuncu kadrosundadır. merakla bekliyoruz efendim.
  • az önce reklamlarda gördüğüm, burak aksak'ın mükemmel bir tarih öncesi recep ivedik havası verdiği dede korkut destanlarındaki oğuz beyinin adıdır.
  • dede korkut hikayelerinde; amıt suyu'nun* kaplanı, karacuk'un arslanı, savaş günü önden at tepen, babasının adı ulaş ve oğlunun adı uruz, boyu uzun burla isminde savaşçı bir eşi olan efsanevi oğuz beyi. genelde düşmanla dalga geçmeyi, olur olmaz maceralara atılmayı seven, fevri bir karakter olup; muhtemelen hikayelerde en çok saygı duyulan kişidir.

    fevriliği ve meşhur alp uykusu yüzünden başına çok bela açar. ben en çok düşmanla savaşırken zorda ve yalnız kaldığında kendisini kurtarmaya gelen eşini tanımadığı bölümü severim.

    (burla hatun) gele gele kazan'a yakın geldi. kazan helallisini tanımadı. han kızının üzerine geldi, der;

    kara aygırının gemini bana çek yiğit,
    dikkat edip yüzüme bak yiğit,
    altındaki kara aygırı bana ver yiğit,
    elindeki sivri mızrağını bana ver yiğit,
    yanındaki mavi çeliğini bana ver yiğit,
    bu günümde ümit ol bana,
    kale, ülke vereyim sana.

    dedi. hatun der;

    karşıma geçip yiğit, benim, ne bağırıyorsun?
    geçmiş benim günümü ne hatırlatıyorsun?
    kalkarak yerinden doğrulan kazan,
    kara gözlü atın beline binen kazan,
    hücum edip kara dağımı yıkan kazan,
    gölgeli koca ağacımı kesen kazan,
    bıçak alıp kanatlarımı kıran kazan,
    yalnızca oğlum uruz'a kıyan kazan,
    at üstünde beklemeyip koşturan kazan,
    senin belin ölmüş, üzengiyi toplayamayan dizin ölmüş,
    han kızı helallini tanımayan gözün ölmüş,
    bunalmışsın, sana n'olmuş?
    çal kılıcını yetiştim kazan.

    trip atmanın, yer, zaman, koşul fark etmeksizin türk insanının ata sporu olduğu bu satırlardan anlaşılmakla birlikte; o zamanlar en azından trip atıldıktan sonra halin gerektirdiği neyse o yapılıyormuş belli ki.

    adamın atı oklanmış, göz kapağına kılıç değmiş, tek başına düşmanla savaşıyor ama "vay sen beni nasıl tanımazsın?" sonrasında hanımefendi, düşmanın sancağını kılıçlayıp düşürüyor gerçi, böyle tribe can kurban. çadırda sormuştur hesabını.
hesabın var mı? giriş yap