• dilini ve anlatım tarzını beğendiğim kitap. çevirmeni zeynep yeşiltuna'nın da bunda katkısı vardır eminim. bu tarz kitapları seviyorum. içerik olarak klişe gibi görünse bile bazılarında gerçekten kendine özgü ufuk genişletici bir tarz oluyor. bence bu da onlardan biri. toplumun geniş kesimi tarafından kabul ve ilgi gören bir figür kullanılarak bir şeyler üretmek her zaman ticari kaygıyı göstermez. bence ilgi duyanlar açısından faydalı bir yol haritası olmuş.
  • içinde sherlock geçince gaza gelip aldığım ama okudukça kişisel gelişim kitaplarından uzak durmam gerektiğine iyice emin olduğum kitap. hele ki çok satanlar listesinde ise bir daha tövbe.
    böyle dediğime bakıp sıkıcı veya kötü bir kitap gibi algılanmasın, okuduğum en mantıklı kişisel gelişim kitaplarından biriydi. ama bestseller kafasıyla aynı anlama gelen cümlelerin art arda sıralanması, bir türlü neticeye gelemeyip lafı eveleyip gevelemece beni kitaptan çok soğutuyor. bir de kişisel gelişim kitaplarının sadece kısa süreli etkisi oluyor. fallouttaki dergiler gibi.
  • zihin sarayı oluşturmak ve bunu faydalı bir biçimde kullanmak üzerine, maria konnikova tarafından yazılan "mastermind: how to think like sherlock holmes"
    adlı kitabın türkçeye çevrilmiş halidir. faydalı bulanlar da olabilir lakin dönüp dolaşıp aynı cümlelere denk gelineceğinden sıkması da olasıdır.

    eser olarak değil kavram olarak ele alırsak, günümüz dünyasında bu şekilde düşünmek zordur. en azından insanlar üzerinde. misal ayaküstü tanıştığınız birinin taşıdığı valizden, telefonunun ekran koruyucusundan, ayakkabısının topuk boyundan bir çıkarım yapayım dersiniz, aranızda geçen 3 cümleye ilişkin bir google araması yaptığınızda, önceki akşam ebesinin nikahını #mutluyuz#kıskananlarcatlasın#oğlanbizimkızbizim hashtagiyle paylaştığını görürsünüz. devamında çin burcunu, iş hayatında son 8 senedir yaptığı bütün projeleri, yurtiçi kargoya attığı giderli twiti...
    merak biter, üzerine düşünmek biter, ilginçlik biter ve siz çeker gidersiniz.(sherlock izlemeye...)
  • sherlock holmes’ün olayları çözme konusunda geliştirdiği hafıza sarayı için yardımı olabilecek bir kitap. onun dışında kitap bittiğinde insanların dış görünüşlerinden jest ve mimiklerinden neyin ne olduğunu bir anda çözmek gibi şeyler vaadetmiyor.

    bazı vakalarda da sherlock’un neyi niçin yaptığını pek anlayamadığım yerleri güzelce anlatmış yazar. kendince yorumlayıp, örneklemiş. tabi biraz üstüne düşsek biz de varırız bunca sonuca. sağlam bir yayınevinden bütün seriyi alıp okumak yeterli. az çok herkes bir bakış açısı kazanıp nasıl düşünmesi gerektiğini anlayabilir.
  • "vasat veya vasat üstü bir polisiyede, dedektif nasıl çalışır? bu hususta iki temel yoldan söz edebiliriz: birincisi, araştırdığı gizemin dışında kalan ve nesnel bir bakışla o gizemin tarihini yazmaya çalışanlar; ikincisi ise, bir gizem dizisinin içine dalıp kendisi de bir fail olarak olayların akışına katılanlar. birinci grup da aslında kendi içinde ikiye ayrılıyor: delil toplayanlar ve akıl yürütenler. delil toplayan dedektif türünün en iyi örneği, sherlock holmes’tür. onun cinayetlere bakışında nesneler egemendir.

    holmesçü düşünceye göre nesneler yalan söylemez, oysa insanlar söyler. bu sebeple kişilerin öyküleri onu pek ilgilendirmez. kişiler bile onun değerlendirmesine nesneleşerek girer; bir giysi parçası, ağızdan kaçırılan bir söz, vücut dili, şive... ona göre, nesnelere bu şekilde yaklaşmak gerçekliği yeniden kurmanın tek yoludur. bu sebeple üstadın çoğu resminde, elinde bir büyüteçle nesnelere yaklaştığını görürüz. hem çözümleme hem de tahrip etme aracı olan büyüteç, holmes’ün bakışını derinleştirir. bir kibrit çöpünü bile on kere büyütür ve onu detaylı bir şekilde inceler.

    onun nesneye bakışı, analitiktir. o, her ayrıntıya derinlemesine, derisinin altına girercesine bakar ve uzun vadede olayları bir araya getirip bir gerçekliği kurgular. bu noktada holmes’ün ideal aracı büyüteç, ideal delili ise “öznel” eller tarafından karıştırılmamış, kurcalanmamış nesne olur."
  • her detayı her inceliği düşünüp ona göre hareket etmek. düşünsene bir odaya giriyorsun ve odadaki tüm eşyalara, boyaya, masaya, insanlara dikkat edip ona göre yorum yapmak kolay mı öyle....
  • kısaca şöyledir;

    -hırıltılı nefes alıyorsunuz; ilerlemiş astımınız var. hava bu kadar soğukken terlemiş ve çok yorulmuşsunuz; uzak bir yoldan geliyorsunuz ve sizin için çok önemli bir sorun için buradasınız.
    ah evet! dişleriniz sapsarı ve nefesiniz iğrenç kokuyor; bok gibi sigara içiyorsunuz.
    bildim mi?
    -bay holmes, aman tanrım! sizi boşuna önermemişler.
  • okurları tarafından mutlaka istenecek ancak ulaşılamaz gibi görünen olay. öyle birisi varsa beni bulsun öğretsin. abi yok hayran olmamak elde değil ancak maalesef hepsi kurgu ve bu kadar çıkarım yapabilen birisi olmayacak.
hesabın var mı? giriş yap