• bir sait faik abasiyanik oykusu.
  • insanin balik tutma sevkini kiran hüzünlü hikaye.
  • sait faik'in yazdığı belki de en güzelinden bir aşk öyküsüdür. evet evet bir aşk öyküsüdür.
  • murat belge tarafından yazılmış çok güzel bir yazı da vardır bu hikaye hakkında.
  • muazzam bir hayal kırıklığının öyküsü
  • bitişi ile insani garip bir düşünceye sokan öykü.

    ....sinağrit baba son nefesini, böyle hicbir insanlık imtihanı gecirmemişin sandalında pişman ve mağlup verdi.
  • sait faik abasıyanık'ın günümüz türkiye'sine de gönderme yaptığı muhteşem öyküsü.

    arkandan üzülmeyecek, gösterdiğin fedaya, özveriye saygı duyup kıymetini takdir etmeyecek, çoğunluğu koyun olan bir toplum için kendini feda etmeye, o toplum için özveride bulunmaya değmez demiş üstad bu öyküsünde.

    "bir kişinin aklı ile hiçbir şeyin halledilemeyeceği, ancak topyekün bir akıl etme, büsbütün bir bilinçlenme ile ortak sorunların çözülebileceği" minvalinde bir paragraf vardır öyküde. işte o paragraf:

    ..sinağrit baba düşünüyordu. gidip o yakamoz yapan ipe bir diş vurdu muydu, tamamdı. ama hiçbirini kurtaramıyor, hareketsiz duruyordu. sinağrit baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı, o da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat aleminde olsun bir kişinin aklı ile hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesiydi. ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilirdi. yoksa, gidip sinağrit baba oltayı kesmiş, biraz sonra sinağrit baba tutulduğu zaman kim kesecek? kim akıl edecek yakamozu dişlemeyi?..
  • ömrümce hiç balık tutmadım.. hayvanı aldatmak yasaktır bizde..

    ömrümce dışarıdaki kalabalıkta kaybolmuş çok cevher gördüm.. kendileri bile taşıdıkları cevherin farkında olmayan bu ışıldayan yakut parçalarını bildiğim her şeyden çok sevdim..

    ömrümce dışarıdan ışıltılı görülen ama aslında yaldızlı çakıl taşından mamul çok insan tanıdım.. kaderin sillesini yemiş gibi, ateş çemberlerinden geçmiş gibi rol kesen bu kişileri hayretle izledim..

    ömrümce pek çok sınavlardan geçtiğimi sandım ve bu dışı parlak içi kof düzenbazları tanıdıkça onların aynasında kendimi görerek anladım ki, aslında sadece şanslı hergelelerdik hepimiz.. kimimiz bu şansın farkında, kimimiz değil..

    ömrümce hiç balık tutmadım.. hayvanı aldatmak yasaktır bizde ama sinağrit babayı tutan benim.. kayığımın içinde çırpınırken gözlerimin içine dehşetle baktığı o an hissettiklerimi anlatamam.. bu bir itiraftır, bilinsin istedim..
hesabın var mı? giriş yap