the juniper tree

• bjork'ün siyah beyaz filmi.. emule sayesinde keşfettiğim bir film oldu.. 5 adet oyuncusu var ve bu oyunculardan biri hayalet rolünde.. çok ilgi çekici bir film değil..
• (bkz: ardic)
• nietzchka keene’nin yönetmenliğini yaptığı 90 yapımı filmde grimm kardeşler’in peri masalları anlatılıyor.
  
  filmde margit ve ablası katla, annesinin cadılık yapmak için öldürüldükten sonra izlanda’da oturdukları yerden kaçarlar. kalacak bir yere ihtiyaç duyan katla, jóhann adında genç bir çiftçinin büyüsüne atıyor, bu da ona aşık oluyor ve kendini ve margit’in refahını sağlıyor. jóhann’ın oğlu jóhas, katla’nın planını inceler ve babasının gitmesini sağlamak için yalvarır. jóhas’a mücadelesinde yardım etmek için margit’in annesi margit’e vizyonda görünür ve çocuk için sihirli bir koruma sağlar. jó, katla ailesini kurtarma ve cadılık arasında kontrolü sağlamaya çalışması anlatılıyor.
• 35mm’lik çekimlerle nefis izlanda coğrafyasını siyah beyaz bile olsa izleme imkanı sunan ve ortaçağ izlanda’sında cadılıkla suçlanan, anneleri diri diri yakılan kız kardeşlerin hayatta kalma mücadelesini anlatan 1990 yapımı film.
• grimm kardeşlerin aynı isimli öyküsünün uyarlaması olan bu baş yapıt george lucas 'ın katkıları ile orijinal 35mm bantlarından 4k restore edilmiş.
  grimm kardeşler, t.s eliot , bjork , cadılar, izlanda
  mubi sayesinde izlenebilen film eşsiz bir sinema deneyimi. aynı zamanda the vvitch ve the lighthouse filmlerinin de esin kaynağı.
  mubi
  imdb
• orta çağ vs. mevzusunu geçtim de keşke siyah beyaz olmasaydı. izlanda zaten doğası gereği insanı büyüleyen bir yapıya sahip. belki de renkli bir çekim belgesel havası sezdirirdi bilemiyorum altan
  doğayla gündeme gelmek istemediler mi dersiniz?
• masaldan uyarlanmanın hakkını vermiş masal tadında bir film. ama sevimli masallardan değil, ortaçağ cadılık filan o yüzden güzel. film 1990 yapımı , björk'ü de görünce ilk albümü ne zamanmış diye merak edip baktım 1993. acaba müzikten önce oyunculukla mı başlamış diye düşündüm, bi de ilk sırada onun ismi filan var ama filmden önceki yıllarda bir sugarcubes zamanları var. oradan bilinen biri olmuş ve filmde de başrole gelmiş herhalde. ayrıca filmde björk'ün 25 yaşında olduğuna inanmak zor.
• nıetzchka keene ile björk vasıtası ve izlanda ihtişamı aracılığıyla tanışmak adına güzel bir başlangıç.
  oldukça uyuşuk bir film. fakat teolojik altyapısına odaklanmaya çalışarak izlendiğinde orta çağ kasvetinden çok merak uyandırıcı bir yapıma dönüşüyor. margit'ın (björk) vizyonlarına her birimizin ihtiyaç duyduğu şu dönemde..
• çoğu kişiye sıkıcı gelebilecek, ancak pagan alametlerini sevenlerin bayıla bayıla izleyeceği bir filmdir.
• filmdeki müziklerin yan flüt ve yaylılar üzerinden gitmesi filmin atmosferine çok iyi gitmiş. haricinde björk'ün oyunculuğu inanılmaz tatlıydı. filme siyah beyaz ekran da çok yakışmış. paganizm, cadıcılık, büyücülük, kadının erkeğine yani kurtuluşuna kendisini kabul ettirme çabası çok iyi işlenmiş. tüm kadın figürleri, dönemi dolayısıyla büyücü olarak resmedilmiş. ancak iki kadından birinin bunu kötü; diğerinin saf alışkanlıklarla yaşatması söz konusu. filmde gerek müzikler, gerek ağır çekimler, sessiz diyaloglar ve öteki dünyayla sürekli bir iletişim hali oldukça mistik bir hava yaratmış. film bitince bir an fabl okumuşum etkisi yaratmıştı. büyülü, masalsı bir hikaye okumuşum gibi hissetmiştim. hoş, filmde de fabl benzerliği var. ölü insanların karga suretinde dönmesi örneğinde olduğu gibi. izlerken asla sıkılmıyorsunuz, dipdiri bir merak yaratmıyor belki çok sürükleyici de değil ama film bir yerde sizi yakalayıp sonuna kadar sıkılmadan götürüyor. kesinlikle şans verilmesi gereken bir film.
  
  bir ardıç ağacının altında şakıdı kemikler,
  dağılmış ve parıltılı
  iyi ki dağıldık, pek hayrımız dokunmadı birbirimize
  gün serinliğinde bir ağaç altında
  hayır duasıyla kumların
  unutup kendilerini ve birbirlerini
  birleştiler sessizliğinde çölün.
  
  film t.s.eliot'ın bu şiiriyle başlıyor ve şu hikaye ile bitiyor. https://www.youtube.com/watch?v=iozhulro9ba