yapmacık

• iki yuzlu insanlarin arkasinda bidibidi konu$tugu insanin yuzune canim cicim yaparkenki tum tavirlari...
• rahatsız edecek düzeyde kendisini olduğundan farklı gösteren insan.
• (bkz: sentetik)
• (bkz: bbg azizcan)
• başlı başına bir felaket olan yapmacıklığın yanına bir de dişi olma ve çıkar amaçlı insanları kullanma merhalesi eklenince dadından yenmez..
  
  bi de şu guguklu saatlerin olayı olarak da açıklayabiliriz yapmacik'i..
• sürekli diken üstünde olup gülücükler saçan, etrafı süzen, konuşurken aradan dereden ukalalık yapmak için yanıp tutuşan, çok çok farklı düşünüp çok çok farklı davrananların içinde bulunduğu durum. bu durumdaki kişiyle samimiyetle konuşmak zordur, duvarla yada oyuncak bebekle konuşuyormuş gibi hissettirir. şımarıklığa olan tahammülü zorlar. şımarıklığının doğasından geldiğine vurgu yapıp prim yaptığını zanneder. bu dünyada yaşamaz, içinde yaşadığı yalanların üzerinden bakar herkese, yorumlarıyla komik duruma düşer. etrafındakilerin durumunu farketmesi ve nezaketleriyle doğru orantılı olarak marslı gibi yaşamına devam eder. geçen hafta ne kadar çok eğlendiğinden filan bahsederken dinliyormuş gibi yapıp başka şeyler düşünmek yada kendinden uzaklaşmak en güzel çözümdür.
• kendisi ile alakası olmayan
• (bkz: rol)
• insanın uzunca bir dönem ağzına sıçılıp sonra bir gün 'ce' yapıldığında zoraki gülümsemesinin gerçekliğini anlatmak için kullanılabilecek tek kelimedir.
• tavır, eylem, davranışı niteleyen bir sıfattır. insanlar için kullanılmaz.