• (bkz: yarıcılık)
  • çaydan gelecek paranın yarısının (ne bir eksik ne bir fazla) yarıcıya verilmesinden türemişdir “yarıcı” kelimesi.
    genelde mevsimlik/dönemlik bir işçi olarak değil, meslek olarak görülür, toprak sahibi bile olsa.
    bana her şeyi yeni öğrendiğim sıralarda ortaçağ “feodalite”sinin gizemini çağrıştırırdı yarıcılar. öyle ya nasılsa toprak kendilerinin değildi, arazi üzerindeki maranlarda veya eskimiş evlerde yaşarlardı. çocuklarının durumu anlatılmaz bile.
    biz okuldan fırsat bulup kendi toprağımızda çalıştığımızda şanslı sayardık ama burjuva saymazdık kendimizi. gidebilecek bir okulumuz, okula gidebilecek bir yolumuz vardı. bu insanlar “arada bir” gidilen bir yerde yaşarlardı.
    büyükler burnumuz aktığında “yarici sebisi” dediler bize utandırmak için. utandık neye utandığımızı bilmeden.
    sonra çaylıklarda işçi çalıştırma maliyetleri yükselince yarıcılar bulunmaz oldu. çayın ormana karışmasını önlemek için o burun kıvrılan insanlar yarıcı değil 4/3 alanlar oldu. adı hala yarıcıdır.
  • öteki adları ortak, maraba. yarıcı da olmayan, ağa da olmayan orta sınıf (burjuvamsı) köylüyle ilgili ekme durumuna başkalık deniyor.

    (bkz: yarı/@ibisile), yarısı
hesabın var mı? giriş yap