• tekerleme gibi, söylemesi keyifli olan bir nick. hoşa gidesi bir tınısı var.
  • 7 yaşımızla 9 yaşımız arasında "öretmenim bunu benim yanımdan alın çok konuşuyo bu!", "benle mi yarışıyosun akıllıııım! ben daha çalışkanım bi defa" cümlelerini kurdurtan, olup olabilecek bütün ilkokullu triplerini üzerinde yaşadığım;
    9 yaşımızla 18 yaşımızın arasının silik olduğu;
    18 yaşında -salakça bir tabirle- sürpriz yumurtadan çıkmış gibi hayatıma tekrar giren, girdiği gibi de hayatımın baş köşelerine kurulabilmiş, muhabbetine bayıldığım, yanında istediğim kadar hayvanlaşabildiğim, dünyanın en kasmaz insanı olduğum, kadıköy deyince aklıma ilk gelen, moda'da alkol sonrası tuvalet ihtiyaçlarıma sponsor olan, insanları birbirine benzetme duygumu üstünde tatmin ettiğim,(bkz: serj tankian) (bkz: colin farrell) (bkz: levent ülgen) (bkz: kfc logosundaki amca)
    büyüyüp koca koca insanlar olunca kazandığımız paraları birlikte lanet tatil beldelerinde içip sıçarak tüketmek istediğim, canımın içi güzel insan.
    bir sonraki görüşmemizi 30 yaşımıza bastığımızda yapacak olmamız beni korkutuyor, o ayrı.
  • domino etkisi yaratan garip nicki dışında bir kusru olmayan ve yazılarıyla bana çerkez tavuğunu sevdiren fantastik yazar.
  • eğer bir gün kafa nereye biz oraya tribine girer de, tüm varım yoğumu bir kırmızı üstü açık arabaya verip güneylerde bir yerlerde serserilik yapmaya karar verirsem, yanımda zorla götüreceğim badimdir. kendisi bunu henüz bilmez, ama olsundur.
    üstelik kırmızıyı da hiç sevmem ben, ama nedense kafa nereye biz oraya arabası kırmızı olmalı gibi, ne bileyim.
  • hayatta en sevdiğim arkadaş, teklifsizce gidilebilen, evinde pijamanın, hızlı aramalarda numaranın olduğu arkadaş. gece yarısı pat diye, ben geliyorum diye çatkapı gidebileceğin arkadaş. darlamayan, boğmayan, hep "orda bi yerlerde varolduğu bilinen" arkadaş.

    bu adamın evine hiç teklifsiz gitmedim. çatkapı gitmedim. şarabımla gitmedim. pijamasız gitmedim. aslına bakarsanız; hiç gitmedim.
    ama bana "2 sokak ötemde oturaydın da kalkıp kalkıp sana geleydim" cümlesini içimden hep kurdurttu. çok kereler sayesinde bilimden "e bu ışınlanma bulunsaydı bari en azından, iyiydi" türünden beklentilerim oldu. çok kereler, ağlak girdiğimiz muhabbetten absürdlüğün dibini görerek çıkmanın verdiği hissi sevdirdi. çok kereler alakasız öğrenci evlerinden alakasız saatlerde alakasız geyikler için tarafımdan aranmasından mutsuz olmadığını hissettirdi.

    velhasıl, gaipte belki de 1000 defa evine gittiğim, üstelik pijamasız gittiğim, üstelik çatkapı gittiğim, üstelik şarabımla gittiğim arkadaş, badi, can. hep oralarda bi' yerlerde varolduğunu bilmek de cabası.
  • entryleri hakkında yorum ve eleştiri yapılmasından pek hoşlanmayan yazar.
    bunu yaparsanız hemen gelip isminizin altına sizin okuduklarınızı anlamadığınızı belirten bir entry girebilir.

    dikkatli olmakta fayda var.*
  • dün gece rüyamda 1.90 m boyu olduğunu ilk kez farkettiğim ve bana sabah uyanana kadar "nasıl lan? abi nasıl?! hayır nasıl? lan bu adam hep 1.90'dı da nasıl farketmedik? hayır 2 metre eksi ondan bahsediyoruz olsa bilmez miydik lan. bak ya... yumurtaya can veren all... lan bi daha kalk bakayım bi geçin yan yana... olm nasıl olabilir lan yicem yeminle aklımı " sayıklamaları yaşatan yazardır, müzmin öğrencidir, doğrudur, çalışkandır.

    gerçek boy uzunluğuyla ilgili açıklama bekliyoruz.
  • ben neden, niye, nicin, oldugunu anlayamadan, o kurnadan bu kurnaya sicramis zibidi.
  • adam hem trol, hem ezik, biri suyun içine ekmek falan doğrasın da versin şuna.
hesabın var mı? giriş yap