• her zamankinden daha fazla düşünmeme sebep olan şarkı.

    kendimi nasıl kandırdığımı, söyleyecek sözlerimin kalmadığını, cesaretimin yok oluşunu seyrettiğimi bir bir hatırlatıyor dinlerken. eskisi gibi yazmadığımı, yazdıkça içimdekileri boşalttığımı nasıl da güzel unuttuğumu, en söylenmemesi gereken sözlerimi en başta söylemeye başladığımı, herkesin benden herşeyi beklediği anda benim kendimden zerre bişey beklemediğimi farkettiriyor. bir de üstüne kendimi ağır ağır tüketişimi, müthiş cesur olduğum her alanda aslında en çok çekinceleri barındırdığımı, korktuğumu sakladığımı bir bir aklıma getiriyor.

    sevmenin de öyle kolay olmadığını, her gördüğümüz sevginin gerçek olup olmadığına dair bi şüphe uyandırıyor. öyle ki herkes hep bir ağızdan şu şarkıyı söylerse diye düşünüyorum konserde, nasıl güzel olur yahu. dua gibi. o zaman duyar da sesimizi gerçekten çıkıp gelir belki...
  • tam anlamıyla iç ısıtan, bir sıla şarkısı...

    yok cesaret vermedim ki,
    söz düğüm, arada derede zor durur...
    dök, maharet kendini
    yazı çözüm, kaleme akar iki gözüm...
    bir alçalır, bir yükselir,
    kalp açık deniz, koyu dengesiz,
    bir doğrulur, iki büklüm...
    böyle tutkun ah, havada karada ölüm...

    gel aşk çık gel, bi gün
    bil ki emrine amedeyiz...
    kaç kuşak deli divaneyiz
    de ki bir nevi avereyiz...
  • bugün sanırım 50 kez dinlediğim, duyduğum ilk anda aşık olduğum şarkı.

    "gel aşk çık gel bigün, bil ki emrine amadeyiz."
  • sıla'nın vaveyla adlı albümünde aklıma kazınan ilk şarkı oldu kendisi. başarılı.
  • akor gidişatı olsun, arada çikolatalı pasta tadında olan şarkıya daha da tat veren çilek taneleri misali senkoplar olsun, yumuşacık davul atakları olsun tamamıyla olmuş bir şarkıdır. keşke piyasa diye tabir edilen müzik anlayışında böyle parçalar istense veya çalınsa. roman havası, çiftetelli nereye kadar.
  • "yahya kemal ile konuştum":* *

    * - bir manzûme üzerinde en çok ne kadar işlediniz. meselâ açık deniz manzûmesini ne kadar zamanda bitirdiniz?
    * - açık deniz'i 1910'da bretanya sâhilinde roscoff şehrinde, oradaki cezir ve med akşamlarında hissetmiştim.
    "gittim o diyâra ki serhaddidir yerin
    hâlâ dilimdedir tuzu, engin denizlerin"
    yâhut: "gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi" gibi birçok mısraları o zamandandır.
    bu manzumeyi ancak 15 sene sonra 1925'de bitirebildim. bu manzûme en uzun zamanda yazdığım şiirdir ve benim hayâtımı ihtivâ eden bir hikâyedir.
  • bir yahya kemal beyatlı siiri;
    " balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
    her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
    kalbimde vardı "byron"u bedbaht eden melâl
    gezdim o yaşta dağları, hulyâm içinde lâl,
    aldım rakofça kırlarının hür havâsını,
    duydum akıncı cedlerimin ihtirâsını,
    her yaz, şimâle doğru asırlarca bir koşu,
    bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu...
    mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan,
    rü'yâma girdi her gece bir fâtihâne zan.
    hicretlerin bakıyyesi, hicrânlı duygular,
    mahzun hudutların ötesinde akan sular,
    gönlümde hep o zanla berâber çağıldadı
    bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı!
    bir gün dedim ki istemem artık ne yer ne yâr!
    çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar;
    gittim o son diyâra ki serhaddidir yerin,
    hâlâ dilimdedir tuzu engin denizlerin!

    garbin ucunda, son kıyıdan en gürültülü
    bir med zamânı gökyüzü kurşunla örtülü,
    gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi;
    gördüm güzel vücûdunu zümrütliyen deri
    keskin bir ürperişle kımıldandı anbean;
    baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan.
    sonsuz ufuktan âh o ne çoşkun gelişti o!
    birden nasıl toparlanarak kükremişti o!
    yelken, vapur, ne varsa kaçışmış limanlara,
    yalnız onundu koskoca meydan ve manzara!
    yalnız o kalmış ortada, âsî ve bağrı hûn,
    bin mağra ağzı açmış, ulurken uzun uzun,
    sendin bir âşinâ gibi, heybetli hüznünü!
    rûhunla karşı karşıya kaldım o med günü,
    şekvânı dinledim, ezelî muztârip deniz!
    duydum ki rûhumuzla bu gurbette sendeniz.
    dindirmez anladım bunu hiç bir güzel kıyı;
    bir bitmeyen susuzluğa benzer bu ağrıyı. "
  • birisinin instagramından rastgele duyup çok beğendiğim sıla şarkısı. ben bu sılayı cidden sevmeye başladım. dinledikçe dinliyorum; klasik ben.
  • beysun gökçin ve alican turali'nin hazirlayip sunduklari ve açik radyo'da cumartesi öglen kusaginda yayinlanan program. yelken ve deniz tutkunlari ilgi ile izlemekte ve cangilindaki "heeeey!!! açik deniiiiiz" nidasini pek sevmekteler. gerçi hava tahminlerini pek tutturamiyorlar ama o kadar kusur kadi kizinda da olur.
  • ülke tv'de yayınlanan bir program. bu geceki yayını muhabbet bağında türküsüne tarihimizin önemli insanlarının fotoğraflarının eşlik ettiği güzel bir klip ile kapattılar. yıldıray oğur ve ferhat kentel ile güzel bir programdı.
hesabın var mı? giriş yap