• prof. dr. emine gönen'in toplumsal dönüşüm yayinlari'ndan çıkan kitabı.

    arka kapaktan:

    " türkiye'de genellikle kadınların konumu irdelenirken üzerinde ağırlıklı olarak durulan bakış açılarından biri; kadının çalışma yaşamına katılımıdır. kadınlar için çalışma yaşamının kadının ekonomik bağımsızlığını ve toplumsal statüsünü destekleyerek, yaşam tatminini artırdığı bilinmektedir. ancak, çalışma yaşamında var olabilmek kadınlar için çok yönlü bir mücadele alanına da gelmektedir. bu mücadelenin önemli bir parçasını, toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin geleneksel değerler ve tutumlardan kaynaklanan, iş ve aile yaşamının dengelenmesi sorunu ile başa çıkmak oluşturmaktadır. ülkemizde iş yaşamı/kariyer yapma ile geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri arasındaki çatışmalar, özellikle eğitimli akademisyen kadınlar arasında gözardı edilemeycek bir yoğunlukta yaşanmaktadır"

    kitabın künyesi:

    isbn : 9756448393
    barkod : 9789756448397
    dil : türkçe
    yayın yılı : 2004
    sayfa sayısı : 85
    kapak türü : karton
    ebat : 13,5x19,5 cm
    kağıt türü : 2.hamur

    ukteyi veren: twodimensionprism (04.08.2005 02:42)
  • eğer emine gönen kendi yaşamını ve okulda uyguladığı süper akademisyenliği yazdıysa, okunmaması gereken kitaptır. zira kendisi öğrencilerine dahi saygı duymayan, bir imza için 2 saaat 15 dakika bekleten nadide bir öğretim görevlisidir.
  • n büyük özellikleri ve her problemlerinin başı: güzel olmamak. şöyle bir kadın hocalarınıza bakın... çoğunun hilkat garibesi tipler olduklarını göreceksiniz. kadın olarak rağbet görmeyen bu tiplerin bulabildikleri tek tatmin yolu, hoca olarak ilgi merkezi olmaktır. kadınlığımla değil ama beynimle (s.kmişim beynini, kaç tane bomba makaleler yazan kadın akademisyen var?) cazibeliyim demek isterler. kocaları da yüzde bin tipsizdir. akademisyen kadının üniversitedeki hırçınlığından, hayattaki tüm bu hırsına, kıskançlığına ve çalışmasına rağmen onun ne sevilen bir insan, ne iyi bir akademisyen ne de yatakta mutlu edilebilmiş bir kadın olduğunu anlamak zor olmaz. bunlar bildiğin patalojik varlıklardır.
  • ön edit: üstteki yazar kaçmış suserler. neyse sayesinde tertemiz bir sözlük için birçok kişinin hem kendisinden hem başlıklarından kurtuldum. mesaj kutusunu küfürle dolduranlara selam olsun.

    üstteki yazarın tespit sıçtığı hede.

    gerek hocalarımdan gerek tanıdıklarımdan kadın olan akademisyenlerin erkeklere oranla çok daha başarılı olduğunu gördüm.

    kadınlara da akademisyenliğin çok yakıştığını düşünüyorum ayrıca.

    edit: ss eklendi.
  • bak evlat,
    hayat onlarca farklı rengin milyonlarca farklı kombinasyonla birbiri içinde erimesiyle oluşan çok güzel bir kaos resmidir.
    akademi insanoğlunun nesnel bakış açısı ve merakı üstüne kurulmuş, bütün renkleri bütün kaosu sorgulamayı temel felsefe edinmiş bir camiadır.

    kuş kadar kafayla minicik bir örneklem üzerinden tutup akademiyi cinslere göre bölmeye kalkarsan adlarını anmayı bitiremeden canını teslim edeceğin sayıda akademiye katkıda bulunmuş kadının hakkını yersin.

    kimi gördün ne gördün sen kimsin ki hayatlarını ömürlerini bit kadar beyinli insanların bile yaşamlarında karanlıkta kalmış renkleri ortaya çıkarmaya adamış insanların başarılarını birbiri ile ölçüştürüyorsun?

    bir de elalemin tezi için filan konuşup tüy dikmeyin.

    bak ibiş,
    bilim neden güzeldir biliyor musun? merak herkes içindir. sorgu herkes içindir hesap kitap herkese eşit mesafededir.

    kendine bu fikri kavrayamamış olma kötülüğünü yapma.
  • nice başarılı akademisyen böyle sığ düşünceli insanlarla uğraşmak zorunda. kendilerine sabır diliyorum.
  • daha yeni “okşan başoğlu” hocanın kitaplarını keşfettim. kapadokya bölgesi omurgalı fosil yatakları. daha bir çok kitabı var. son zamanlarda karşılaştığım en başarılı akademisyenlerden. daha nice örnek var. siz nasıl bir gerzeksiniz. harbi ben çözemiyorum sizin düşünce yapınızı.
  • dort farkli okulda, iki farkli ulkede, akademide 12 sene gecirdim. phd aldim ama akademiye devam etmedim, yani daha uzun tecrubesi olanlar kesin vardir. bu suredeki tecrubelerime deginerek soyluyorum, alcakgonullu, tevazu sahibi akademisyen kadin gormedim. alcakgonullu olmalarini isterdim ama bana boylesi denk gelmedi. hayat herkesin kendi hayati, bana yargilamak dusmez ama artist olmayan kisileri daha cok tercih ederim

    edit1: muhendislikte okudugum icin sample size kucuktur, genelleyemem ustte yazdigimi. her zaman demisimdir muhendislikte kadinlar daha aktif olmali diye, bu baska konu

    edit2: asagida yazar bir arkadas pozitif ayrimciliga deginmis, o da deginilmesi gereken bir konu. phd yaptigim dalin her seneki konferansinda women in x engineering konusmasi vardi. merak ederim ne konusuyorlar diye ama katilma firsati olmadi, ayni anda tabi ki bircok alanda konusma var
  • bir zamanlar az daha dahil olacağım gruptu.
    düşündüm de - cık, hiç de pişman değilim.

    hocalarımın isteğiyle yüksek lisansta bi kaç proje dersine girip, kritik vermişliğim vardı öğrencilere.
    onların o zamanlar bende gördüğü ışığı ne yazık ki ben kendimde görememiştim.
hesabın var mı? giriş yap