• uzun suredir dogru duzgun bir film izleyemeyenlerin ihtiyaclarini bir nebze kar$ilayabilecek ortalama 150 dakikalik gayet guzel film.
  • denzel washington'ın russel crow ile birlikte harikalar yarattıkları enfes bir film,
    yaşanmış bir hikayeye dayanıyor olması da ayrı bir güzellik katmakta.
    izlenesi bir film...
  • -bir başyapıt değil ama güzel bir film ama tam da dengeli değil. denzel abiyle russel crowe aynı ağırlıkta değil bi kere. hem rol olarak hemde oyunculuk performansı olarak. bariz bi şekilde denzel washington daha ön planda ve oyunculuk olarak da bence çok daha iyi. film gayet politik aslında kingdom of heaven gibi(politiklik itibariyle).. diyor ki "lan kurtlar vadisi mantelitesindeki ahmaklar doğru işler yanlış yoldan yapılmaz. aileme bakacam insanlara yardım edecem(göstermelik olma ihtimali de var) diye başkalarına zarar veren işler yapamazsın. senin ne üstünlüğün varki toplumdan üstün görüyorsun kendini?"
    -bazı diyaloglar babayı hatırlatıyordu ayrıca..bir başyapıt yapılmak istenmiş sanırım ama francis ford copolla yok burada..olmamış, olamamış

    ----asla telefonda konuşma
    ----odada en çok gürültü yapan en çok dikkat çekendir
    ----bu bir palyaço kiyafeti

    ben beğendim filmi. uyuşturucuyu kullananlarında nasıl bittiğini gösteren sahnelerde aralara bol bol serpilmiş. bu gerçekten iyi olmuş. bu rezilliği birazda olsa ifşa etmesi hoşuma gitti.

    bu arada ordunun uyuşturucu taşımacılığında rol oynamasına bilmem şaşıranlar olmuşmudur bilmiyorum ama güney amerikadan birleşik devletlere günümüzde uyuşturucu girişinde amerikan ordusunun payı olabileceği ile ilgili çeşitli imalar duymadık da değil..eh ülkemizde de benzer şeyler olmasından ben çok korkuyorum.. o kadar çok para var ki neden olmasın dedirtiyor insana.. insanlara kolay güvenmiyorsanız ki güvenmez herkes, kurumlara daha fazla güvenmeyin
  • jay z abimiz de filmden çok etkilenip aynı isimde bir albüm çıkarmış. film için, resmi olmasa da alternatif bir soundtrack olarak görülebilir. söylenenlere göre bu albümle, şarkıcının 2001'de the blueprint albümüyle elde ettiği başarıyı tekrar yakalaması büyük bir ihtimal. özellikle beyonce'nin de boy gösterdiği pray şarkısına dikkat...
  • ridley scott’ı tolere etmekten yorulduğumuzu fark ettirdi artık (bkz: kingdom of heaven/#7461073). birbiri ardına vasat filmlerle karşımıza çıkması artık kendisinden bi başyapıt bekleyen sinemaseverlerin umutlarını yok etti sonunda. american gangster da en iyimser ihtimalle vasat üstü olarak nitelendirilebilir, daha fazlası değil kanımca.

    gerçi scott bu filmde de iyi bi yönetmenlik sergiliyor, kısa planlardan medet ummuyor fakat filmin nadir hareketli anlarında yine karambole düşmekten kurtulamıyor. bu kadar senedir usta bi yönetmen olmasına rağmen auteur bi yönetmenin stiline sahip olamadı bi türlü. kubrick, spielberg, scorcese filmlerini başlarındaki jenerikleri seyretmeden izlediğinizde bile tahmin edersiniz yönetmenini ama scott bu seviyeye gelemedi ne yazık ki. iyi yönetmen, hepsi bu kadar.

    e film iyi yönetilmişse iyi olmalı o zaman, ama değil. çünkü filmin senaryosu son derece zayıf. bi kere bütün diyaloglar son derece basit yazılmış. mizansenler gerçekçi değil. scott’ın iyi rejisi filmde gerçekçilik havası varmış intibaı veriyor ama basit replikler, kimi zaman teatrale kaçan oyunculuklar sürekli insanı filme mesafeli bırakıyor. kendi adıma filmin beni hiç içine almadığını söyleyebilirim. hele o mafya liderini oynayan adamın oyunculuğuna ne demeli.. sanki adama “bi mafya komedisi çekiyoruz, bi mafya liderini karikatürize et” demişler. frank’in annesi rolündeki kadının oyunculuğu da keza.

    senaryonun zayıflığı için tek bi örnek vermem yeterli aslında. filmin açılış sahnesini hatırlayın. spoiler vermemek için şifreli yazacağım ama frank’in bi eylemi ile açılıyor film. sonra da filmin ismi görülüyor. filmin kuvvetli bi açılışı olması için bu sahne seçilmiş eyvallah, peki ya bu sahnenin filmle alakası?.. yok. bu sahnede gördüğümüz hiç bi şeyin filmle alakası yok. filmin zirve teşkil edecek anlarının fakirliği yüzünden filmin başında birazdan seyredeceğimiz hikayeyle hiç bi alakası olmayan (film içinde mafya aileleri arasında bi hesaplaşma bölümü var mıydı.. yoktu) bu sahneyi koymaktan başka bi çare düşünememişler.

    filmin anlattığı şey ise serpico’yu seyretmiş insanların yeni bulacağı bi konu değil. rüşvet alan polisler falan filan.. tamam böylesi bi hikaye misal bizim ülkede filme çekilemez doğrudur fakat istediğin her şeyi anlatabildiğin (görece) bi özgürlüğün içinde yaşıyorsan bu filmin ahlaki bi film olduğunu söylemekte zorlanırım. neden diyecek olursanız, filmde rüşvet alan iblis polisler ve melek dürüstlüğünde iyi polisler olarak tekrar bi karikatürizasyonla karşılaşıyoruz. oysa bulunan parayı iade etmekte yaşadıkları ikilemi diğer polislerin de yaşamış olabilecekleri, onların da aslında sistemin çarkları arasında sıkışmış, ellerinden daha fazlası gelmediği için başkaldıramamış olduğunu anlatabilirsen (rüşvetçi polisleri aklamaya kaymadan tabii ki) işte o zaman başyapıt deriz biz ona.. bu haliyle sadece ehh işte diyebiliyoruz.

    son olarak denzel abinin oyunculuğuna bi laf etmek istiyorum. eğer ilk seyrettiğim filmi bu olsaydı oyunculuğuna şapka çıkarırdım ama ben bu adamın seyretmediysem on tane filmini seyretmişimdir. buradaki karakterini alın, diğer filmlerinden herhangi birine koyun, arada ne fark göreceksiniz.. hiç bi şey. adam hollywood’un necati şaşmaz’ı sanki. tamam üç ifadeden daha fazlası var doğru ama her filminde aynı adam yahu, iyi polis de olsa, mafya babası da olsa aynı mimikler, aynı ifade, aynı tonlama, aynı konuşma..

    oscar toplar mı bu film bilmem, yine de gereksiz gaz yapmayın derim ben sadece. bi sinema bileti olmuş ateş pahası.. sopranos seyrediyorum ben son bi haftadır. bi bölümünü bile bu filme değişmem onu diyeyim en son.
  • siyah cetelerle ilgili iyi film. siyah godfather tadi yakalanmaya calisilmis. ama zaten gercek bir hikayeden esinlendigi icin godfather'in epik havasini yakalama ihtiyaci icine girmemis. denzel washington'in oyunculugu zirve yapmis. russell crowe the insider'daki performansine yakin bir performans gostermis. gayet gercekci bir polis portresi cizdigi kanisindayim. film atifta bulundugu zamanin havasini cok iyi veriyor. hic mi bir seyle olmasa bile kostumler icin birkac odul toplamali. amerikan arabasi hayranlarini da gayet mutlu edecek bir film. ozellikle shelby sevenler fazladan duygusal dalgalanmalar yasayabilirler. filmin en begendigim tarafi, hikayeyi acele etmeden, zaman kisiti olmadan rahatca kurgulamasi. o yuzden yetmislerde cekilen filmlerin tadini verdigini iddia etmek fazla olmaz. frank lucas'in bulundugu yere nasil geldigini ta ilk sahneden iibaren nakis gibi orerek seyirciye anlatiyor film. filmin son on dakikasinda gerceklesen ve nasil gerceklestigini gormedigimiz olaylar daha detayli anlatilabilse cok daha ilginc bir film olurdu. yine de hem ordudaki, hem polis teskilatindaki yolsuzluklari ajite etmeden gostermesiyle hollywood'dan cikan cesur filmler kategorisine ekleyebilecegimiz bir film olmus american gangster.
  • ailesine bağlı , annesine ve eşine büyük önem veren , paranın dibine vurmuş olmasına rağmen kaliteli ama çok gösterişli yaşamayan , yerini bilen lucas ve lucasın peşine düşen richie.

    olay örgüsünün etkili bir ahenkle ilerlediği , boş mafya filmlerinden farklı ve sırf çatışmalarla geçen filmlere karşın dialogları ve yaratılan new york ,harlem ve 70'lerin hayatları ile daha çok dikkat çeken , denzel washington'ın bir oscar daha hakettiği son zamanların en etkileyici hollywood yapımı.

    filmin sonlarındaki açıklamalara göre polis teşkilatından lucas'ın yardımıyla 3/4ünün tutuklanması ise en dumur olaylardan sadece biridir.
  • filmi ne denzel washington kurtarabilmiş ne de russel crowe.

    insan ister istemez beklenti içine giriyor bu üç ismi duyunca. hikayenin aslı güzel.
    gelmiş geçmiş en büyük uyuşturucu kaçakçısının hikayesi.. herif bir de gelmiş danışmanlık yapmış size film boyunca.

    denzel abi süfer..kelimeleri yine üçer beşer söylüyor. öğretmen havası yakalanmış.
    russel abi biraz silik başlıyor. onun üstüne fazla gidilmemiş. ama filmin sonlarına doğru açılıyor.

    e yanlarına da toplamışsın oscarlı, emmyli hatta belki de grammyli oyuncuları. filmi izlerken en az beş defa "hasktr kimdi lan bu herif" diyorum.

    e ama film basit kaçmış biraz. tamam zenciler basit kelimelerle edebiyat yapıyorlar. tamam amerikan polisi pis. anladık. ne verdin peki sen bize iki saatte? evet blue magic zamanının efsane eroiniymiş ve cıbıl hatunlar tarafından paketleniyormuş.

    mafya-devlet-polis üçlüsünü daha iyi anlatan filmler var godfather ve the untouchables gibi. hatta son dönemde the departed da yapıyor bunu. bu film pek becerememiş gibi.

    sonuçta kötü bir film değil tabi ama çok daha iyi işlenmeliymiş.
  • cok buyuk bir keyifle izledim,ne senaryo ne de film hic bir yerde tıkanmadı sacmalamadı,vietnamdaki amerikan askerlerinin bir an icinde olsa sakinlesmek adına kafayı buldukları eroin vs...uyusturucuların askerler arasında git gide yaygınlastıgı haberini dinleyen adamımız lucas,isim olmaz %40 saflık oranındaki eroinle,italyan mafyasıyla zart zurtla deyip basar gider taylanda ordan da kanalı bulur,orduda baglantısı olan kuzen dedigi elemanda bunu alır daglara gotrur bi de ne gorsun %100 saf eroin, dayar dolarları uzak dogulu mal sahibine, askeri ucakla da sokar malını amerikaya surer sefasını ta ki polis richie gelip olayları cozene kadar.film oyle akıcıydı ki bir an icin kopmadık,sıkılmadık,kaybolmadık..hem castı hem de yonetmeni tebrik etmek lazımdır kanımca...izlenmesi gereken filmler arasında yer alıcaktır muhtemelen..
  • denzel washington'un "my man" seslenisinin kullanimi konusunda ders verdigi filmdir.
hesabın var mı? giriş yap