• kahraman amerika mesajı vermek gibi bir ritueli olan sinema.
  • teknolojiyi yemiş bitirmiş sektör.
  • esasında ulusal bir sinemadır fransız sineması, iran sineması, italyan sineması gibi ancak amerika'nın kültürel empreyalizm zaferi sonrası amerikan sineması küresel ve evrensel bir sinema standartı olmuştur. amerikan sineması özellikle 1940'lı yıllarda gerçek ortamdan stüdyo ortamına geçince mass porduction dönemine girmiş ve tam bir sektör olmuştur.
  • amerikan sinemasi hakkinda anlayamadigim bir sey var, bu sinema kotu eserler cikarmakta cok basarili.

    basarilidan kastimi aciklayayim, inanilmaz gise yapiyor bu kotu filmler. cok cok cok kotu filmleri var, ve ufak bir wiki turu gosteriyor ki oyunculuk, kurgu, dramaturji faciasi bu filmler atiyorum 40-50 milyona yapiliyorlar ve cebe 10-20 koyuyorlar. amerikalilar bu kotu filmleri seviyor, ve bunlari yapmayi da yapimcilar seviyor.

    tespit neden sasirtici onu anlatayim; burasi amerika! tum kliseleri (amerikalar aptal hohoho...) bir kenara birakalim, burasi filmin dogdugu yer. endustrisinin buyudugu yer. daha fazlasi, bu ulke insani sinemadan vazgecemiyor. netflix gibi bir mucize olmasina ragmen insanlar hala filmlere gidiyorlar.

    e kardesim ben de delleniyorum, gidim gelismedi mi estetik anlayisiniz? hadi onu gectim, ayni tema, ayni uckagitcilik, ayni ses, ayni efekt hic mi aymadin? "of yine mi kahramanlik, yine mi didimdimdidim gerginlik efekti" demiyorsun hic? hic mi yenilik aramiyorsun? iyi/kotu algilamak icin bir cok ornek gormek faydali degilse ne faydali? bu sanat eserleri senin ulkenden cikti biraz rispek!

    tabi benim yaklasim da cok fazla "milli egitim" tandansli oldu ama, bu baska ulkelerde bu kadar degil. iyi muzik ingilterede hep is yapar, kotusu de yapmaz. kotu muhendislik eserine almanya'da kimse yuzune bakmaz. italya'da yemek, fransa'da sinema vs..

    film memleketinin dustugu hallere bakin sayin seyirciler.
  • dönemlere ayrılır. 70'ler amerikan sineması, bu dönemler içinde en parlak olanıdır.
  • ''hollywood fena değil, kötü olan filmlerdir''

    orson welles

    aslında entrye birşeyler yazmamam, burda kestirip atıp kısa kesmem gerekirdi. ama aydın havası yapmamayı tercih ediyorum ve bende bu yazıyı yazarken nasıl bir hava çalacağımı şimdiden bilemiyorum.

    yaklaşık olarak 1999 senesinden itibaren dünya kültürü ürün kalitesi anlamında durakladı hatta ürün kalitesi yerlerde süründü ve hala alçak sürünmeye devam ediyor, bu gidişatla da devam edecek.

    bence iyi bir filmin olabilmesi için iyi bir senaryo, iyi bir senaryonun olabilmesi içinse iyi bir fikrin olması gerekir. fakat yeni fikir üretme hazneleri dibine kadar sömürülürmüş nihayetinde el elde başta kalınmış fikir tıkanmaları yaşanmıştır. bu suretle klişelere abanıldıkça abanılmış nihayetinde dışı çafçaflı ama içi kof ürünler ortaya çıkmıştır.

    bir de bunun üzerine özellikle bütçeyi aşmamak için ve filmden kar etmek birincil görevi olan yapımcıların katkılarını red edemeyiz ki onlar iyi bir fikirdense garanti kazancı daha çok önemserler. -iyi yönetmenlerin iyi filmler yapmak için kendi stüdyolarını neden kurmuştur sorusu buna cevaptır -

    bu gayet normal bir durum olduğunu takdir edersiniz. dünyamız ne kadar da olanaklar açısından gelişmiş olsa da fikir anlamından çok gerilemiştir. çünkü kahredici bir şekilde bireylerde orjinalite yok olmuş vasatın en altında ortak paydada buluşulmuştur.

    bu şartlarda ortaya çıkan mamuller ise hazindir. çanınız sinemaya gitmek istediği vakit vizyonda neler var dediğinizde şöyle bir bir bakınca karşınıza çıkan tablo bırak canı gönülden gidilecek bir filmi sonuna kadar izlenmeye değecek bir film olmayan tabloyu karşınıza çıkartıyor ne yazık ki.

    elbette çıkma beş para etmeyen ama gişe rekoru kıran malların olmasına birşey diyecek değilim. ama bu bir orandır. 9 adet bu kalem filme karşılık 1 adet gerçek manada kaliteli filmin olması gerekir. ama on adet filmin alayının dandik olması son derece hazin bir durumdur ki bu da kişi ve kişileri varolan daha önce yapılmış olan yapımlara yöneltmektedir. fakat bunların arz-ı çok kısıtlı olduğundan dolayıdır ki - çoğu zaman tekrar çekimler marifetiyle yenisini alana eskisini sokuşturayım diye arz edilir- kaliteli sinema anlayışının ortalara salınmasını engeller.

    dijital çağın hokus pokusculuğu analog çağın kısıtlamasıyla ortaya çıkan dehayı da azalttığı hatta yok ettiği rededilemez.

    şahsi fikrime göre bu ahvel şeriatta amerikan sinemasından artık bir cacık olması fevkalade zordur. hele ki hiçbir vakit huzur bulamış ve bulamamış olan ve bu huzuru bulmuş kişilerin huzurunu ve ritmlerini piç ederek huzuru yakalamaya çalışan bireylerin arz yuvarlağı üzerinde sayılarının çoşması neticesinde çok çok zordur.

    peki niçin amerikan sinemasına bu kadar önem verdim de bu kadar yazdım. bu çağın başat kültürü amerikadır, başat sanat dalı ise sinemadır ve bu ikisinin birleşimi fevkalade mühimdir. çünkü insanlık mecrasında bir basamak taşı olan bu çağın ne yazık ki alemeti farikası budur.
  • sinema sanatının serdar ortaçı
hesabın var mı? giriş yap