• yıl 2018 ülkenin ve ekonominin hali ortada;

    dolar kuru 10 liraya doğru gidiyor,

    faiz oranları hali hazırda çok yüksek seviyede,

    dışa bağımlılık zirve yapmış durumda,

    insanların parti parti, meslek meslek, sektör sektör birbirine olan tahammülsüzlüğü hiç olmadığı kadar arttı,

    siyasi partiler ve yöneticileri açık çözüm bulamamakta,

    yetişmiş kalifiye elman açığımız var,

    insanlar giderek umutsuzlaşıyor,

    reel sektör adeta sis bulutunda önünü göremiyor.

    peki bu durumda biz halk ve devlet olarak ne yapmalıyız?

    açık konuşayım hiçbir siyasi yatkınlık göstermeden tamamen içimden geçenleri ve bu zor durumu nasıl güçlü şekilde atlatırız amacıyla yazıyorum.

    hep söylerler kriz aynı zamanda fırsattır.
    bence bu yaşadığımız durum zaten bizim geçmişten beri içinde olduğumuz fakat tam anlamıyla idrak edemediğimiz durumdur. yani biz zaten tam anlamıyla çalışmadığımız, kendimizi geliştirmediğimiz, dünyadaki insanların mevcut halini görmeyip kendimizi kaf dağında gördüğümüz şçin bu haldeyiz. evet hepimiz. ülkenin neredeyse her vatandaşı. seçme sınavında 1. olan kardeşim sende, beş dil bilen kardeşim sende, şu partiye oy veren kardeşim sende, bu partiye oy veren bende, kahvede çay içende, profesör hocam sende, yıllarca devlet idare eden yöneticimiz sende.

    neden?

    hep günü kurtardık. hep ülke adına düşüncelerimiz söyledik ama kendimiz için hareket ettik. bir yerden sonra daha ben ne yapayım dedik. anlamayana anlatamadık. bizi ocu bucu diye ayırdılar bizde bekliyormuşcasına birbirimizi hiç çekemedik. birilerimizi zengin yaptılar memnun olduk, iktidara geldik diğerlerini unuttuk, bugün son model telefon alacaksınız dediler yarını unuttuk. refah verdiler evet son model arabamız vardı, bizim üzerimize kayıtlıydı ama aslında bizim değildi. bilgisayar aldık devletin bütün sistemleri, özel sektörün bütün işlemleri hallediliyordu ama bizim hiç sistemimiz olmadı. word, excel çok güzel öğrendik ama bizim olmadı hiçbir zaman. bilgisayarımız yok. uçak aldık istediğimiz her yazılımı yükleyip kullanamıyoruz. işte bunlar hep biliniyor ama hep gözardı ediliyordu. bugün işte bu gerçekleri bize yediriyorlar bugün.

    biz aslında bunların hepsini yapabilecek insana sahibiz ama bu insanlarımızı kullanamıyoruz. bu insanlar bizleriz. a partisinin lideri biziz, b partisininkide biziz. doktor, öğretmen, daire başkanı, polis, çiftçi, esnaf, mühendis bizzat biziz. aslında hiç ayrılmıyoruz ama hiçte birleşemiyoruz. hepimiz aynı gemideyiz, son seçimde iktidarı seçende, muhalefete destek verende, oy veremeyende.

    biz bu gerçekleri biliyoruz. hemde çok iyi. ama işimize gelmiyor. artık taşın altına elimizi koymamız gerekiyor. üretmemiz gerekiyor. üretmiyorsak günü kurtarmak için refah için birşeylerden vazgeçince bugün başımıza gelmeyen yarın geliyor.

    artık bizim, yukarda saydığım bu ülkede yaşayan her birey, üzerimize nasıl ve ne araçlarla hamle yapıldığını görmemiz gerek. şu yada bu parti yöneticileri görmüyor mu o zaman bizim için onların orda işi yok. herhangi bir bakan işini yapmıyor mu orda işi yok. a memuru işini sevmiyor fal mı bakıyor işin yok orda. sanayide lastik tamir eden kardeşim aslında bilgisayar meraklısı mı bilgisayar eğitimi alacaksın. öğretmen derste eve gitmek için dakika mı sayıyor kardeşim öğretmenlik yapma, vergi mi kaçırmaya uğraşıyosun sayın patronum bırak bu işi

    biz artık her vatandaşa ben gibi kendimiz gibi bakmalıyız ama işini yapana bu ülke için gerçekten çabalayana ç, aynı düzeyde de işini yapmayan yöneticiye, işçiye, memura, patrona ihtiyacımız yok.

    biz eziliyoruz bu dünyada şu anda. bizim atamız,tarihimiz ve kapasitemiz ortada.

    genç nüfus mu?

    kaç milyon lazım?

    arazi mi?

    kaç ova lazım?

    teknoloji mi?

    daha lisede oyunların dili bizim olmayan bilgisayarların annesinden babasından gizli bütün detaylarını bilen ergen eğitim alsa teknolojinin anasını ağlatmaz mı?

    asker mi?

    daha ne gözü kara adam lazım bu dünyaya?

    para mı?

    bizim paraya ihtiyacımız yok.

    bizim artık birbirimizle çatışmamıza ihtiyacımız yok.

    bizim artık kaybedecek zamanımız yok.

    bu dönem de herşey kaskabak ortadadır. bunları görüyoruz. buna göre hareket etmeliyiz. bütün dünya üzerimize de gelse bunu yaparız. yöneticilerimiz de yanlışa yanlış demeli artık. biz devletimizi ve milletimizi seviyoruz. gerkeni yapmalıyız. artık bu zor dönemden almamız gerken dersi almalıyız.

    biz türk genciyiz.
  • (bkz: fire hose)
  • konsoryum hükümeti kurulmalıdır.
  • iyi güzel yazmışsın hatta keşke bu dediklerin gerçek olsa ama şöyle birşey var ki kafası olanda imkan yok kafası olmayanda imkan çok. bizim kıçımızı yırtarak bas bas bağırdığımız liyakat sistemi bu ülkede uygulanmış olsaydı zaten bu dediklerin kendiliğinden gerçekleşir ekstra bir çabaya gerek kalmazdı. çünkü o zaman insanlar işini severek yapar memur fal bakmaz halkın işini görür, öğretmen saat doldurmaya çalışmaz öğrencisini belki de kafasına vura vura eğitir daha kalifiye yetişmesini sağlardı. kalifiye yetişen insan belki çok iyi bir mühendis, kimyager, biyolog, nükleer tıp uzmanı vs olurdu. hatta kendisinden sonra gelecek kuşağın daha eğitimli olması daha üst noktalara gelmesi için çabalardı. polis, hakim, savcı olması gerektiği gibi halkı korurdu. namuslular da namussuzlar kadar cesur olurdu. mülk adaletin değil, adalet mülkün temeli olurdu. din adamları sadece din ile ilgilenir siyasete karışmazdı. sözün özü dediğim gibi yazdıkların güzel ama bunların gerçekleşmesi için bozulan ülke dinamiklerinin düzeltilmesi gerekir. bunu yapmak için ne gerekir orasını bilmem. ama çok zor orası kesin. mesela..
    sen şimdi hangi bakana işini iyi yapamıyorsun istifa et diyebilirsin? devlet başkanına en basiti bir instagramdan bile bırak eleştiriyi imalı bir cümle bile kurabilir misin?
    burası yeni türkiye. maalesef ki öyle.
  • iş işten geçtikten sonra anca tavır alırız. icraat sıfır.
  • mahfi hocayı tam yetkiyle ekonominin başına getirmek. kendi ekibini kurmasına müsaade etmek. isimler önemsiz gerçi mahfi hoca olmaz başkası olur ama işin "usta"sı olsun kafi.

    halk olarak at gibi kemer sıktıracaklar tabii. kemer sıkarım ama önce devletten beklerim. marmaris ve ankara'dan tasarrufa başlayalım pls.
  • hiçbir şeydir. niçin ortak tavır takınılması gerekmektedir? ekonomiyi ben ve babam yönetmiyoruz. ülkeyi bu hale getiren de değiliz. utanması gerekenlerin yerine utanmayacağım. istifa etmesi gerekenlerin yerine istifa etmeyeceğim. ama maalesef ben üzüleceğim onlarsa yüzsüz yüzsüz suçu başkalarına atmaya devam edecek.
  • su akar yatağını bulur demişler. aynen öyle olacak. tüketim azalacak. tasarruf tedbirleri artacak. ekonomi daralacak, işsizlik artacak. pek çok firma batacak. hükümet suriyelilerden kurtulmak için radikal hamlelere başvuracak (muhtemelen esadla barışma).

    ders alan bir yapımız olsaydı zaten bu durumlara düşmezdik ama bu kafa ile daha çok bu durumlara düşecez. çünkü ahlaksız ve çıkarcı bir halk kitlesine sahibiz. bu halk kitlesi de kendisi gibi hükümetlere yıllardır destek veriyor. bu hükümetler de uzun vadeli program ve yatırımlar yapıp arkasında durmak yerine sonraki seçimi düşünüp maksimum popülist hareketlere girişiyor.
hesabın var mı? giriş yap