• guzel sesli, guzel gozlu, norvecli, muzisyen ablamızdır. stokholm'de ikamet eder. cok akustik belki biraz fazla dingindir yaptigi muzik. kitap okurken fonda calmasi hic rahatsiz etmez ama oturup dinlemek icin dinlemek istemiyor insan. takip etmekte fayda var.
  • alphaville'in meşhur big in japan şarkısına yapmış olduğu cover ile hüzünlere salar sizi. dinleyiniz efenim...
  • sabah uyanmak her zaman tuhaftır, herkese tuhaf değildir.
    yatak toplamak da tuhaftır, saç kestirmek tuhaftır, makyaj yapmayı bilmeyen kadınlar da tuhaftır. çayı şekersiz içmek de tuhaftır. çöpleri dökmeye çıkmak da tuhaftır, tanrıyla barışık olmak kötü bi tuhaflıktır.
    güzelliği tuhaflık olarak tanımlayanlarsa, ayrı bi tuhaftır.
    utancından ölecekmiş gibi bakan çocuklar tuhaftır. utanacakları biraz ötede duruyor gibi, kanıksamış gibi. utanmak çok kolaymış gibi, edep hep varlığını sürdürür halde olması gereken bi admış gibi. utanmak tuhaftır. unutmak gibi.

    bi adı özlemek. bu tuhaf değil.

    yemekler pişirmek tuhaftır arta kalanları çöplere dökmekse tuhaf değildir. sigaranın sonunda dünyayı görmezden gelmek en güzel bi tuhaflıktır.. tuhaf olmayansa bir göğüsde sabahı edeceğine inanmaktır. parmağının kesildiğini görmek tuhaf değildir. kan tadının paslı bi şeyleri ifade etmesi olağan üstü bi tuhaflıktır. çocukluğunu özlemek tuhaf gibi gözükür yüksekten korkmak kalp için zorlu bi tuhaflaşma şeklidir. ıspanak yemeğini sevmekte tuhaftır.

    bi mevsimi özlemek..bu tuhaf değil.

    kısacası; tuhaf biri bu..
  • şarkı söylemiyor da masal anlatıyor sanki.
  • big in japan güftesine öyle br hayat vermiştir ki...

    ...beni kendisiyle tanıştırmıştır. çogüzel bi' ses.
  • bu sene salon iksv de dinleyebileceğiz kendisini. sevincimiz büyük.
  • karin dreijer, stina nordenstam, björk şimdi de bu.

    bu iskandinavyalı hatunlar fazla oluyor.
  • ankara nordik müzik festivali kapsamında 6 kasım 2014'te odtü'de ağırlanacak olan hanım kızımızdır.
  • kendi sesinden the dancer'ı dinledikten sonra yaşama sevincim kanatlandı ve bedenimi terk etti.

    http://www.youtube.com/watch?v=jh3u81fgnoq
  • 2013 konser serisinde, ane brun'un da dediği gibi o sahne tıka basa yetenekle doluydu. tonbruket ismini konsere bilet alana kadar duymamıştım. fakat benim için referans ane brun'un kendisidir. yaptığı müziğe her geçen gün yeni şeyler ekleyen bir sanatçının sadece ön grubu değil aynı zamanda orkestrası iseniz benim için bu etiket yeterlidir. buna nina kinert'i de dahil ediyorum.

    konser performansı için modern övgü sıfatlarının hepsini kullanabilirim. muhteşem, olağanüstü, müthiş, efsanevi vs... fakat benim için övgü sözcükleri sadece şunlar: "zamanın akışına dahil olmak"... mekanı, ışığı, teknik donanımı, insanları incelemeyi bırakamayan, kafasında sürekli hangi şarkı, kaçıncı şarkı, ne kadar oldu soruları çevirip duran bir adama nerede, hangi zamanda olduğunu unutturacak kadar iyi bir performanstı. üstelik kendi aldığım zevke, işini severek yapan insanları izlemenin zevki eklendi.

    benden önce protospher nickli yazar çok güzel ifade etmiş, "tonbruket yalnızca eşlik etmemiş, adeta şarkıların düzenlemelerini baştan aşağı değiştirmiş" diyerek. bunu da her şarkıya değer katarak yapmışlar. öyle boş boş, vakit doldurma amacıyla değil. düzenlemelerin içinde çok iyi buluşlar vardı. özellikle bateri (ritim), çello (bas) ve elektronik dokunuşlar kusursuzdu.

    sahnede kullanılan ışıklar, ışık kompozisyonu, selam koreografisi, bis'teki şarkı seçimleri, ane brun'un sondan ikinci şarkıda tanrılaşan 5 saniyelik vokal performansı ve bunun gibi onlarca detay var aklımda, hepsini yazmayacağım.

    konser çıkışı ane brun ile çektirdiğim fotoğraf bir ünlü ile "sadece çektirmek için çekilmiş" tek fotoğrafım olacak. fotoğrafa inanmam, bir ünlü ile fotoğrafa çektirmeye inanmam, fakat ane brun'a inanırım.

    ben ane brun'a kilitlenmişken, tonbruket'in değerli elemanlarından birkaçına selamı eksik ettim. adamlar bana selam verdi. sahi, tevazu diye bir kelime vardı, di mi?

    konserin 3 gecesi de kapalı gişeydi. bu bir bakıma "arayı fazla açmayın, seneye de gelin" mesajıydı. fakat ben mesajı doğrudan verdim, otel yolunda yürürken "e, seneye de gelirsiniz artık" dedim, "we hope so" dediler. bekleriz!
hesabın var mı? giriş yap