*

  • bilim adamlarının biz bunu bulduk diye çıkıp geldikleri saçma sapan bir laf. neymiş efendim beyinde bilmem ne salgısı varmış o 3 yıl sonra olmazmış falan gibi saçma sapan bir şey.
    (bkz: ben ne aşklar gördüm)
  • sivrisineklerin ömrü bir gündür, güllerinki üç gün. kedilerin ömrü on üç yıldır, aşkınki üç. böyle işte. ilk yıl tutku, sonra bir yıl şefkat ve nihayet bir yıl can sıkıntısı.
    ilk yıl, "beni terk edersen kendimi öldürürüm" denir.
    ikinci yıl, "beni terk edersen, acı çekerim, ama kendimi toparlarım" denir.
    üçüncü yıl, "beni terk edersen şampanya patlatacağım" denir.
    sizi aşkın hayat boyu sürdüğüne inandırırlar, oysa aşk kimyasal olarak üçüncü yılın sonunda yok olur.
    ilk yıl eşyalar satın alınır. ikinci yıl eşyaların yerleri değiştirilir. üçüncü yıl eşyalar paylaşılır. hakikat, aşkın mis kokuları arasıda başlayıp bok kokuları içinde bitmesidir.
  • eğreti duran genelleme. ha düştü, ha düşecek... aha! işte düştü!

    söz konusu genelleme bir kitabın adı olsa da, ve bu kitabı henüz okumamış olsam da; kitabın içeriği, söz konusu önermeyi kanıtlamaya çalışıyorsa, benim için ilginçliğini kaybeder. benzeri bir sürü genelleme yapıldığından ve genelleme, istisnaları bulunduğu sürece çürütülmeye yatkın bir adet tez olduğundan; özellikle de her insanın farklı bir şekilde yaşayarak, yeni anlamlar katabileceği bir kavram olan aşk'a üç yıllık ömür biçtiğinden, yazarın tarafıma kanıtlaması mümkün olmayan bir tezdir ayrıca. kim benim yaşadığım aşka ömür biçebilir? hele ki "aşkın ömrü" denilen şey, onu yaşayan bireyin ona verdiği önemle, o'na gözü gibi bakıp, besleyip büyütebilme yeteneğiyle doğru orantılı olarak artan sayıda ise; zaman denilen kavram, yüce bir aşkın kahramanı ile birlikte geçirilen üç yılı, bir an kadar kısa kılabilecek derecede göreceli ise, bir zat karşımıza çıkıp benim adına sadece "şehvet" diyebileceğim bir şeyi, diyelim ki "aşk" olarak adlandırıyor ise, genelleme ne derece inandırıcı olabilir? bu genellemeyi yapan zat, benim sevdiceğimin gözlerine bakabilmiş midir? birlikte oturup denizi sessiz sakin seyrederken, yanımızda bulunmuş mudur? en zor günümde varlığıyla beni tüm sıkıntılı detaylardan saatler boyu uzaklaştırabilen bireyin ellerinin sıcaklığını biliyor mudur? çağın uç ve radikal çözümlerini seven, duyguların yaşanabilirlik sürelerine dahi peşin peşin ömür biçiveren, klişeleri seven ve o klişeleri takip eylemekten yorulmayan bireyleri için tasarlanmış ve kitleleri de aynı tüketici zihniyetle peşinden sürükleyen bu tür genellemeler, aşkın ömrünü kısaltmaya yetmez üstelik. inadım inat, aksini kanıtlamaya dair aday gösteririm kendimi.
  • salgılanan hormonlarla ilgili bir durum. ne zaman oksitosin salgılamaya başlarsanız aşk bitmiş yerine huzur gelmiş demektir.
  • şöyledir;

    galdino panzarone araştırmasında ideal sevgili imajının bireylerde 10 yaşında netleştiğini gözlemledi. helen fischer ise ideal eş bulunduğunda doğal amfetaminler (uyarıcılar) de dahil olmak üzere pek çok maddenin salgılandığını ve üçüncü yıldan sonra da salgılanmanın giderek azaldığını söylüyor. zaten ayrılmalar ve boşanmalar da en yoğun dördüncü yılda oluyor. çocuğun doğumu süreyi dört yıl daha uzatıyor.

    dört yılı aşıp evliliklerini sürdürebilenler endofin (doğal morfin) üretimini artırıyorlar. endofinler sükunet ve güven hissi veriyor. doğal amfetaminler çekimi ve coşkuyu sağlıyor. ancak sentetik amfetaminler gibi alışkanlık yapıyor. yani giderek daha fazla doz aranıyor. üçüncü yılda artık beden çekiciliği sürdürecek miktarda amfetamin üretemiyor. bu noktada da terapiler başlıyor.

    david buss ve arkadaşları dünyanın dört bir tarafında 10 bin üzerinde kişiyle yaptıkları araştırmada, her iki cinsin de ideal eşte ilk sıraya zeka ve nezaketi koyduklarını, ikinci sıraya da erkeklerin güzellik ve gençliği, kadınlarınsa maddi kazanç potansiyelini ve başarı hırsını koyduklarını söylüyorlar.

    william tooke da erkeklerin kadınları tavlayana kadar bu özelliklerini abarttıklarını, kadınlarınsa daha güzel ve genç görünmeye çalıştıklarını, iş tamam olduktan sonra da her iki tarafın ‘mevsim normalleri’ne döndüklerini belirtiyor. e-kolay.
  • belli bir bilimsel temele dayanan önerme. aşkın olmazsa olmazına heyecan dersek; beyin aynı neseye karşı en fazla 3 yıl adrenalin salgılayabiliyormuş. bu durumda 3 yıl sonunda heyecana elvada.. geriye kalan bağlılık, bağımlılık, sevgi artık ne derseniz o olsun
hesabın var mı? giriş yap