• âşûra günü; hazreti muhammed'in torunu olan imam hüseyn'in, kerbelâ'da muaviye'nin oğlu yezid tarafından, 72 arkadasiyla birlikte sehit edildigi gündür.her yıldönümü, muharrem ayının onuna rastladigi üzere, arapçada onuncu anlamına gelen âşûra gününde, imam hz.hüseyn ve kerbala şehitleri için yas törenleri düzenlenir ki 2002 yili, şehadetin 1362'nci yildönümüdür. törenler, istanbul'da her sene, halkalıda aşura meydanında, genellikle caferiler tarafindan tertip edilir.

    öl de gel gayret keş-i âl-i abâ medyâdınıdır
    cân ü bâşı terk kıl ehl-i vefâ meydâdınıdır
    ağla ceyhun şah hasen hukl-i rızâ meydânıdır
    sen niçün gafil durursun kerbelâ meydânıdır
    bu muharrem mâhının matem günüdür ağla gel
    şah hüseyn'in aşkına can ü ciğerler dağla gel

    (bektaşi nefesleri ve şairleri)
  • hicri yılın ilk ayı olan muharrem ayının 10. günü manasına gelir. arapça "aşara" kelimesinden türetilmiştir.

    şiiler için aslında bütün islam alemi için bilinen en büyük kıyımın gerçekleştiği gündür. peygamberimiz hz. muhammed'in torunu hz. hüseyin şehit edilmiştir. nedeni bilinmez ama islam tarihinde bilinen bir çok güzel olayın o günde olduğu söylenir daha doğrusu insanların öyle bilmesi istenir. amaç o günün bir matem günü olduğunu ve kerbela olayını unutturmak olsa gerek.

    "hz. âdem’in tövbesinin kabulünü kutlayan peygamber ümmeti

    peygamber torununa yas tutmayı neden gerekli görmezler.

    hz. nuh’un gemisinin tufandan kurtuluşunu kutlayan peygamber ümmeti

    peygamber’in göz nuru imam hüseyin’e (a.s) neden gözyaşı dökmezler

    hz. yunus’un balığın karnından çıkarılışını kutlayan peygamber ümmeti

    konuşan kuran’ın şehit edilişini neden bilmezler.

    hz. ibrahim’in ateşte yanmamasını kutlayan peygamber ümmeti

    kerbela çölünde ciğerlerin susuzluktan yandığını neden söylemezler

    hz.eyyub’un hastalıklarından kurtuluşunu kutlayan peygamber ümmeti

    ölmenin zilletle yaşamaktan daha iyi olduğunu neden bilmezler.

    hz. musa’nın kızıl denizi ikiye böldüğünü kutlayan peygamber ümmeti

    imam hüseyin’in hak ile batılı birbirinden ayırdığını neden düşünmezler.

    vallahi bütün bunlar emevilerin ürettikleri bahanelerdir, kerbela kıyamını ve aşura faciasını unutturmak için. ne yazık ki ümmetin büyük bir bölümünü asırlardır bu uyduruk hadislerle oyalayıp durmaktadır emevi zihniyeti. ve onların söyledikleri de kulak dolduracak türden de değildir. asırlardır tek amaçları bu matemi insanların beyinlerinden çıkarmaktı. çünkü kerbela kahramanlarının hatırlanması bile tağuutların saraylarını sarsmakta, iktidarlarını tehdit etmektedir. heyhat! hüseynin, zeynebin, abbasın... aşkını insanların yüreğinden çıkarmaya kimin gücü yeter?

    onların yıllardan beri geleneğe dönüştürdükleri bir şey var ki, istedikleri zaman hadis nakletme ve üretme özellikleri. tarihin ortalarında bu topraklarda mersiyeye karşı mevlidi ürettiler, ama zamanla eriyip gitti tarihin koridorlarında. istediler ki aşura’yı aşure’ye çevirsinler, ama maddi tatlılar aşura’nın manevi derinliği karşısında tutunabilir mi hiç?

    ama hüseyni mektebin düşmanları aşura’nın tarihe mesajının muhataba ulaşmasını engellemek için asla boş durmayacaktır ve nitekim boş da durmuyorlar.

    hz. ruhullah’ın devrimiyle birlikte aşura, çağımızda cihanşümul, evrensel boyutlar kazanmaktayken aşura’nın mesajını asıl mecrasından nasıl saptırmanın hesapları yapılmakta, içinin nasıl boşaltılacağı planları düzülmektedir.

    peygamberlerin sünnetlerini yerine getirme bahanesiyle kendi peygamberinin torununa ağlamayı yanlış bilen peygamber ümmetinin durumu içler acısı. acaba komşunun düğünü mü önemli yoksa ailenin yası mı? enbiya ile ilgili olarak gündemde tutulan bu uyduruk rivayeti doğru kabul etsek bile enbiyalar sultanı hz. peygamberin ciğerparesi hüseyn ve yarenlerinin mazlumca katledilmeleri ve peygamber ailesinin esir düşmesi ile mukayese edilebilir mi hiç?!

    acaba tüm peygamberlerin güzel günlerini kutlayan bu ümmet, neden hz. isa’nın doğum gününü kutlamayı haram bilirler.

    yoksa hz. isa aşura günü doğmadığı için mi?

    imam hüseyin‘e ezadar olmak, onun matemini tutmak liyakati herkese nasip olmaz elbet."

    http://www.rasthaber.com/…ureyummet-imuhammed!.html
  • aşura gününde şiilerde yapılmayanların başında, bilinenin aksine, aşure tatlısı gelir. bu matem günün, aşure tatlısı ile hiçbir alakası yoktur. o gün aşure pişirip bir şiiye ikram ederseniz bu büyük bir saygısızlık olur, küfretmek gibi bir şeydir, sakın ha yapmayın. islam tarihinde bilinen en büyük kıyım o gün olmuştur ve o gün için bilinen tek olay da budur. bunun dışında hiç bir güzel ve eğlenceli hadise o günde yaşanmamıştır ki o günün bir matem günü olduğunu unutup, imam hüseyin için ağlamak ve onun yasını tutmak yerine bir şey yapılsın.
    aşura günü şiiler oruç tutmazlar çünkü yezid'in annesi hz. hüseyin şehid edildiği için şükür orucu tutmuştur. yani allah'ın peygamberinin torunu, vahşice öldürüldüğü için mutlu olup şükretmiştir allah'a. bu sebeptendir ki şiiler o gün oruç tutmaz. yezide lanet eder.
  • hazreti ali ile hazreti fatima'nın oglu, cennet çocuklarının efendisi, imam hüseyn'in katledildiği, şia'nın matem günü, yani hicri yilin ilk ayı olan muharrem'in 10 u, 2005 yili itibariyle 19 şubat'a denk gelmektedir.
  • bugünü bayram gününe çevirmek için uydurulan hadisler ve rivayetlerin tamamı gerçek dışıdır.

    yezid eliyle hain arapların islamı yok etmeye çalıştığı fakat hz. hüseyinin ; canı , malı , karısı , çocukları kısacası en sevdiği şeyleri feda etmesiyle buna engel olduğu olayların yaşandığı gündür aşura.

    kısacası islamın bugünkü rezil halinin miladıdır.

    gerçek islam bu değil diyoruz ya hani çoğu yerde. işte gerçek islamın sahiplerinin sözde islam temsilcileri tarafından katledildiği gündür.

    anlamak isteyen beyinler için her şey çok açıktır aslında..
  • "ey dostlar, zillet ile yaşanarak bu hayatın tadı olmaz
    can verip kâm almak gerek dünyadan."

    https://www.youtube.com/watch?v=aj5_iduuhwe

    imam hüseyin yolculuğa çıkarken 'bela' diyarına gittiğini ve akıbetinin ne olacağını çok iyi bilmektedir. ama tecelli böyledir. tanrı katında yazılanlar olacaktır, nasıl ki olanlar aynı katta yazılı ise. tüm ailesini yanına alır. üç yaşındaki torunları dahi vardır. binlerce kişi yola çıkar. ilk durağı sa'lebbiye konağıdır. orada bir nutuk irad eder. hüseyin'in çok iyi bir şair ve hatip olduğunu, olayı bugüne taşıyanın tavrının yanı sıra, onu anlamlandıran konuşmaları olduğu da unutulmamalıdır. konuşmasında şöyle der:

    ben batıp yok olmak üzere, belâ diyarına girdim
    canını seven kişi, girdaba benzeyen çevremde dolaşmasın
    sonsuzluk alemini yurt edindim ben,
    mülkünü, köşkünü, eyvanını seven yanımda durmasın

    ayrışma olur ve büyük çoğunluk onu terk eder.

    karşı taraf, hareket haber alınmıştır. yezid'in casusları olayları izler. şam monarşisi titrer. olay çok ciddidir. karar verilir. ya hüseyin'den biat alınacak ya da öldürülecektir. sözü bile ürkütür ölümün. kim cesaret edebilir zaman peygamberi resulullah'ın göğsünde büyüttüğü hüseyin'i öldürmeye. üstelik hadisler vardır: 'ona dokunan cehennem azabında ebediyen yanacaktır.'

    neyse, sonuçta imam ali'nin iyi adamlarından olan ubeydillah bin zinyad, küfe valiliği karşılığında sefer razı olur.

    ömer bin sa'd komutasında bir ordu toplanır. ömer'e bu sefer karşılığında rey şehri valiliği verilir. hür bin yezid isimli, aslında ehl-i beyt'i seven biri ve şimr bin zilcevsen isimli komutanlar da operasyonda yer alır. toplanan ordu 16000 kişiliktir.

    hüseyin önce hür'ün öncü kuvvetince karşılanır. hür ona geri dönmesini, aksi takdirde öldürülmesinin mutlak, kendisine yöneltilen gücün çok fazla olduğunu söyler.
    hüseyin'in cevabı yine açıktır.

    ilahi yardım kılıcı ile, dünyayla olan her türlü ilişkimi kestim ben,
    tahta, taca ilgi duyup da kimseye boyun eğip yalvarmam
    dileğim manevi âlemi fethetmektir,

    (düşmanın gücüne gelince)

    yeryüzünü ele geçirirken, güneş güce ihtiyaç duyar mı hiç.

    (ölüm kaçınılmazdır ama;)

    mihnet ile ele geçirilip, zillet ile bırakılan
    bu geçici âlemin saltanatı için uğraşmaya
    didinmeye değmez.

    aşura günü: zilliyet ile haysiyet arasında tercih anı.

    iki ordu karşılaşır. ordu dediysek hüseyin'in yanında toplam 72 kişi vardır. birer birer kıyama kalkışırlar. hepsi ölür. on iki gün sürer çatışma. su verilmez onlara. hüseyin'in oğlu zeyn el abidin ağır hastadır. torunları su içerken kulaklarından oklanır, zarları delinir. bedenleri ok dolu olarak ehl-i beyt çadırına alınırlar. yaralılar, ölüler, ölümü bekleyenler aynı çadırda eğleşir. islam tarihçilerine göre, bu anın hesabı verilmedikçe 'islam toplumunun yüzü yerden kaldırılmayacaktır.' auschwitzh'i gören adorno'ya 'artık şiir yazılamaz' dedirten sahneden daha dramatiktir olay. evet söz ve yazı bitti; şiir de haysiyeti kurtaramaz.

    birine biat etmek; aşağılanmak, horlanmak, zillet içinde yaşamaya razı olmak demektir. başkasının iyaneti ile yaşanmaz. bir defa boyun eğmek demek, artık hep zalimlerin ağa olmaya mutad ağızlarının kabaran iştahını tatmin ettiğiniz sürece ve kadar yaşamanız demektir. bu ise insanlık haysiyet ve onurunun ayaklar altına alınması ile eşanlamlı değil midir?

    onun esas çağrısı ise ehl-i beyt'edir.

    ey dostlar, zillet ile yaşanarak bu hayatın tadı olmaz.
    can verip kâm almak gerek bu dünyadan

    nasıl olsa değil mi ki,

    ölüm; devesini birisinin kapısından kaldırdığında
    mutlaka başka birinin kapısına yatıracaktır.

    son dizeler büyük sahabe şair mesik-ü muradi'den alınmadır.

    sonunda olanlar olur, tanrılar beklenmeyene yol verir. hüseyin öldürülür. başı kesilip şam'a gönderilir. ehl-i beyt ölüleri çölde çürümeye terk edilir. kadınlar başları açık, ayakları çıplak, aç susuz küfe'ye gönderilir. hüseyin'in kesik başı dah şam kliğini böler. yezid hüseyin'in dudağına bir çubuk ile dokunur. maiyeti karşı çıkar. çünkü hz. muhammed o dudağı defalarca öpmüştür.

    imam hüseyin'in kardeşi zeynep, kendilerine verdikleri sözden mal ve mülk vaadiyle dönen küfe halkını haysiyetsizlik ile itham eden uzun bir konuşma yapar. konuşma çok acıklı ve tarihi olduğundan aşağıda verilmiştir:

    ey küfe halkı! ey hilecei ve hiyanetkâr halk! sizi gidi günahkârlar... şimdi ağlıyorsunuz ha? allah gözyaşlarınızı asla dindirmesin! gözlerinizden yaş hiç eksik olmasın! hiçbir zaman sinelerinizin feryatları dinmesin! kalpleriniz acı ve keder içinde yansın.
    ne sizin anlaşmanıza bir değer verilir ve ne de sözünüze itibar edilir. laftan, öğünmekten, gösterişten, cariyeler gibi dalkavukluk yapmaktan ve düşmanla gizli işbirliği yapmaktan başka neyiniz var sizin. bilin ki siz şirretsiniz... karaktersiz ve alçaksınız.
    şimdi kardeşlerim ve bizler için mi ağlıyorsunuz? onun için mi hazin ve acıklı çığlıklarınız göğe yükseliyor... evet vallahi ağlayın da ağlayın! çünkü siz ancak ağlamaya layıksınız! (sizinki) öyle utanç ve alçaklık ki, hiçbir suyla yıkanmaz. siz imam-ı zaman'ın katline ortak ve en azından seyirci kalma alçaklığını içinize sindirdiniz. onun mübarek kanının pıhtıları hâlâ ellerinizde ve siz onları asla temizleyemeyeceksiniz.

    islam âlemini derinden yaralayan ve bölen olay burada bitmedi. onun psikolojik tesirleri hep sürdü. muharrem ayında ruzehanlar yası hep canlı tuttular, taziye geleneği yaşatıldı. sinezanlar asırlarca göğüslerini dövdüler, şemşirzenler kılıçla vücutlarını pârelediler. zira, bedenin koşulsuz sunumu, kurban edilmesi (isa'nın hıristiyan âleminin tek kurbanı olması gibi, hüseyin de islam'ın tek kurbanı kabul edilir) tarihin başka şekilde tecessüs etmesini sağlayan toplumsal bilinçdışını oluşturabilir. evet tek bir kimseye uygulanan sınırsız zulüm tarihin seyrini değiştirebilir. (anadolu tarihinin diğer islam ülkelerinden başka yönde evriminde kerbela ve hallac-ı mansur'un acımasız katlinin rolü açıktır.)

    madem imam hüseyin tek başına yezid'in ordusuna karşı koyd, madem musa tek bir asası ile firavuna kafa tuttu, siz neden 'birer birer' veye ikişer ikişer 'size hükmetmek isteyen emperyal güçlerin karşısında kıyam etmeyesiniz?'

    evet 'mihnet ile ele geçirilip zillet ile korunan' bu dünyanın saltanatına değmez. öyleyse 'kâm almak (dünyadan haz ve ondan istediğini almak) için dünyadan, ona 'can' vermek gerekir.

    eğer sizi bugün yenersek bilin ki,
    siz önceden yeniksiniz,
    eğer yenilir isek bilin ki, biz yenilmiş değiliz.
    eğer ölürsek zafer bizimdir
    öldürülürsek de yine bizimdir.

    haysiyet korunmalı.

    defter dergisi, sayı:40, 2000 bir olay:kerbela trajedi ve haysiyet, osman aykaç
  • "kerbela hadisesi nedir?
    bismillah
    kerbela hadisesi, islam tarihindeki en önemli kırılmalardan birisidir. bu hadise, öz muhammedi islam’ın yerine, gerçekte din ile açıkça çelişen, ancak islam maskesi takan “sahte islam” anlayışını ortaya çıkaran bir özelliğe sahiptir. ve bu özelliği ile de, geçmişte olduğu gibi şimdi ve gelecekte de ortaya çıkacak bu tür hadiselere karşı “ne yapmalı” sorusunun açık cevabını da ortaya koymaktadır.
    kerbela hadisesi neden ve nasıl meydana gelmiştir?
    imam ali’den sonra, yerine halife olan imam hasan’a da isyan eden muaviye’nin hileleri karşısında , imam hasan onunla bir anlaşma yaparak hilafeti muaviye’ye bırakmak zorunda kalmıştı.
    bu anlaşmanın bir maddesi de şöyleydi:
    “muaviye öldüğü zaman yerine kimseyi atamayacak, halife müslümanlar tarafından seçilecektir.”
    ancak muaviye, ölümüne yakın, anlaşmanın diğer maddelerini çiğnediği gibi, bu maddesini de çiğnemiş ve oğlu yezid’i, yerine halife olarak atamak için halktan biat almaya başlamıştı. halbuki, yezid, ayyaş ve eğlenceye düşkün, islam ile alakası olmayan biriydi. muaviye ölünce yerine geçen yezid’in ilk icraatı, kendisi için biat almak oldu. özellikle imam hüseyin’den biat almak isteyen yezid’in bu isteği imam hüseyin tarafından şiddetle reddedildi. imam hüseyin, hz. peygamber’in torunuydu. hz. peygamber onun için; “hüseyin bendendir ve ben de hüseyin’denim” diye buyurmuştu. bu sözün anlamını, islam bilginleri ittifakla şöyle açıklıyorlar: “hüseyin bendendir, yani benim soyumdandır, torunumdur. ben de hüseyin’denim, yani o’nun hayatı, amelleri ve tercihleri benim rızama uygundur. ben o’nun yaptıklarını ve yapacaklarını tasdik ediyorum.”
    imam hüseyin’in tercih ve amellerinin doğruluğunu, kur’an ve peygamber’in rızasına uygunluğunu tasdik eden bir başka hadis de şöyledir:
    “hüseyin cennet gençlerinin efendisidir.” yani, hüseyin cennetliktir, hayatı ve amelleri ile o cennet gençlerinin en seçkinidir.
    işte bu hz. hüseyin, yezid’in hilafetine karşı çıkarken buyuruyordu ki;
    “benim gibi birisi, yezid gibi birisine biat edemez.” yani, benim görevim ve konumumda olan birisi, yezid gibi dinle alakası olmayan birisini tasdik edemez. ve yine buyuruyordu ki: “eğer yezid halife olursa, artık islam’ın fatihasını okumak gerekir.” bu sözle de, yezid’in halife oluşunun, islam dininin sonu olacağını vurgulamaktadır.
    yezid’in baskısı karşısında medine’den ayrılan imam hüseyin, mekke’ye gelmiş ve oraya umre haccı için gelen ülkenin diğer yörelerindeki müslümanlara, yezid’e neden biat etmeyeceğini açıklamaya başlamıştı. mekke’de hac mevsimine kadar kalan imam hüseyin’in bu faaliyeti karşısında paniğe kapılan yezid, mekke’de, o allah’ın emin kıldığı beldede imam hüseyin’e karşı bir suikast emri verdi. bunu haber alan imam hüseyin, mekke’nin o emin oluşuna bir zarar gelmesin, o hürmeti çiğnenmesin diye haccını yarım bırakarak mekke’den ayrıldı. o sıralarda kufe’den imam hüseyin’e; “gel başımıza geç, biz yezid’in halifeliğini istemiyoruz, ona karşı kıyam edelim” şeklinde binlerce mektup geliyordu. aslında imam hüseyin kufelilerin vefasızlığını biliyordu. babasını ve abisi imam hasan’ı nasıl yalnız bıraktıklarını görmüştü. ama eğer bu mektuplara cevap vermese, tarihin, “neden yezid’e karşı kıyam etmek isteyenlere ilgisiz kaldın?” sorusu ile karşı karşıya kalacaktı. zaten ne olursa olsun yezid’e biat etmeyecekti. bu kararlılığını şu sözleri ile de açıkça vurguluyordu:
    “ibn-i ziyad (imam hüseyin’i katleden ordunun bağlı olduğu yezid’in kufe valisi) bizi zillet ( yezid’e biat etme) ile ölüm arasında bıraktı. allah’a yemin olsun ki, ben zilleti asla kabul etmeyeceğim.”
    ve kufe’ye doğru yola çıkarken, amcası oğlu müslim’i öncü olarak gönderdi. müslim kufe’de, önce önemli bir kuvvet topladıysa da, ibn-i ziyad’ın halka yaptığı baskı sonucu kufeliler müslim’i yalnız bıraktı ve ibn-i ziyad tarafından şehid edildi. yolda ise imam hüseyin’in kafilesi, yezid’in ordusu tarafından muhasara edilerek kerbela’ya yönlendirildi. kerbela’da ise, kafilenin su ihtiyacını karşılayacağı fırat nehri ile kafile arasına ordu karargâh kurarak, imam hüseyin ve kafilesinin su almaları engellendi.
    bütün bu zorluklara rağmen biat etmeyen imam hüseyin ve sadece 72 erkek bulunan kafilesi, muharrem’in 9. günü olan tasua’yı 10. gün olan aşura’ya bağlayan geceyi dua ve zikir ile geçirdikten sonra, aşura günü yezid’in ordusunun karşısına dikildiler. yiğitçe vuruşarak şehid oldular.
    imam hüseyin ve yaranının cenazelerine karşı yapılan canilikler, mesela şehitlerin elbiselerinin yağmalanarak naaşlarının çıplak bırakılması, başlarının kesilip mızraklara vurulması, naaşlarının üzerinde at koşturularak paramparça edilmesi ve nihayetinde gömülmeden kızgın kumlar üstünde öylece bırakılmaları, ayrıca kadın ve çocuklara saldırılması, çadırların ateşe verilmesi, küçücük kızlarının küpelerinin kulakları yırtılarak alınması, kamçılarla dövülmeleri, kufe ve oradan da şam’a çıplak develer üzerinde binbir zulümle götürülmeleri, islam adına halifelik iddia eden ve islam askeri iddisında olan vahşilerin gerçek yüzlerini ortaya koyan acı olaylardır.
    halbuki peygamber’in vefatından sadece 50 yıl geçmişti. bu 50 yılda ne olmuştu da, islam gibi adalet ve barış dini bu kadar vahşileştirilmişti? babasının kucağındaki daha 6 aylık süt emer bebeği boğazından oklayan ve bunu islam dini adına yapan bu güruhun dini, resulullah’ın miras bıraktığı dinle aynı mıydı? işte kerbela hadisesi bu sahteliklerin maskelerini indiren ve kanla yazılan muhteşem bir devrimdir.
    imam hüseyin, neden kıyam ettiğini şu sözlerle açıklamaktadır:
    “ben azgınlık, makam, fesat çıkarmak ve zulüm yapmak için medine’den ayrılmadım. ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak, ceddim resulullah ve babam ali’nin çizgisinde hareket etmek için kıyam ettim.”
    bu devrimin iki cephesi vardır: birisi direniş cephesidir ki, allah’ın dinini kendi isteklerine göre değiştiren vahşilere karşı duruşun adıdır. diğer cephe ise bu direniş destanının çağlara taşınması ve kaybolmasına müsaade edilmemesi üzerine kurulu “haber cephesi”dir. imam hüseyin ve 72 dostu direniş cephesinin yiğitleridirler. esir edilen başta hz. zeyneb olmak üzere kadın ve çocuklar ise haber cephesinin cesur erleri oldular. düzenledikleri mersiye ve ağıt merasimleri ile, ağlayarak ve ağlatarak direniş ruhunu, gerekçelerini, karşı cephenin sahte maskelerini, vahşiliklerini birer birer anlattılar.
    ve bu gün, ta o zaman başlatılan haber cephesinin erlerinin yaptığı gibi, yas törenleri, mersiye meclisleri, sine ve ezadarlık merasimleri ile, tarihin o hak ve batılı kalın çizgilerle ayıran olayı günümüze taşınmakta ve günümüzün benzer kırılmalarına karşı “ne yapmalı, kimi izlemeli, doğru yol hangisi” sorularının cevaplarının unutulmasını engellenmektedir. hak aşıkları, hak imam hüseyin’in adı ve davası ile ta adalet güneşi doğuncaya kadar hemhal olmaya devam edeceklerdir."

    cabbar şiktaş
    yeşil iğdır gazetesi
  • "ey dostlar, zillet ile yaşanarak bu hayatın tadı olmaz
    can verip kâm almak gerek dünyadan."

    https://youtu.be/lsz1n2ztvsa
  • zalimle mazlumun karşılaştığı mazlumun zalime boyun eğmeyerek tüm insanlığa büyük bir ders verdiği islam tarihinin en kanlı katliamının olduğu gün.

    çok dindar bir insan değilim, hiç olmadım. mesela içki içerim ama oruç da tutarım. sevapların ve günahların hesaplamalarının ayrı olduğunun ve benim içtiğim bi kadeh şarabın 5 vakit namaz kılan komşumun dedikodusundan daha günah olmadığına inandığım kendime göre bir din anlayışım var. namaz kılmayı falan bilmem. islam tarihiyle ilgili pek bilgim ve ilgim de yok ama kocaman bir ama;

    hüseyin benim kıymetlimdir. aşura benim her sene taptaze tuttuğum yasımdır. her sene mersiyelerine katılmaya sinezenlerine eşlik etmeye çalışırım. muharrem ayında eğlencemi minimum düzeye indirir, aşura günü her hareketime özel olarak dikkat ederim.

    iyi bir müslüman olma kurallarım içinde peygamberimin torununa yapılan bu vahşetin yasını tutmak ve onun için gözyaşı dökmek benim için en üst sıralarda yer alıyor. ne hikmetse çok dindar sunni arkadaşlarımda aynı hassasiyeti göremiyorum. çoğunun aşure ve aşura arasındaki farkı bildiğinden bile emin değilim.

    dün sabah caferi camimizdeki aşura mersiyesine katılmak için evden çıktık. babaannem, yengem, kardeşim ve ben önden gittik. annem arkadan geliyordu. karşı apartmandaki çarşaflı erzurumlu teyze annemi durdurup kiminiz öldü diye sormuş. annem de imamımız deyince müslüman teyze ''ne zaman öldü? yeni mi?'' diye sormuş. müslümanların yarattığı her rezillikten sonra gerçek islam bu değil diye işin içinden sıyrılmaya çalışanlara sinir olsam da aşura günleri bu vahşeti, bu zulmü görmezden gelen tüm müslümanlar için söylüyorum;

    gerçek islam bu değil
  • muharremin 10. günü olan ve islam tarihinin en acı, en vahşi kıyımlarından birisinin gerçekleştiği kerbela olayının hicri yıl dönümüdür. peygamberin torunu ve yakınlarının dönemin emevi halifesi yezit'in emriyle kerbala çölünde susuz bırakılıp ardından kılıçtan geçirildiği gündür.
    aşure tatlısıyla karıştırılmamalıdır. her yıl 10 muharremde şiilerce yas günü olarak anılmaktadır. istanbuda halkalı evsahipliği yapmaktadır bu merasime. bu yıl 3 kasım pazartesiye denk gelmektedir. yahya kemal beyatlı gösteri merkezinde yapılacak merasimin en dikkat çekici kısmı merasimin sonuna doğru icra edilen tiyatrodur. kerbela olayının canlandırıldığı oyunda genellikle gözyaşları sel olup akmaktadır. yüreğinde hüseyin aşkı olanlar hayatında bir defa gitmelidir bu merasime. diğer yandan dinle kerbela olayıyla alakası olmayanların dahi bir defa gidip o ortamda bulunması tavsiye edilir. 1400 yıldır dinmeyen bir acının bir topluluğu ne derece etkilediği, hayatlarına nasıl şekil verdiğini gözlemleme fırsatına sahip olursunuz. zillet içinde yaşamaktansa onurlu ölümü seçmenin insanı nasıl ölümsüzleştirdiğine burda tanık olursunuz. bu merasimde yine dikkat çekici güzel bir olay ise, hz. hüseyin'in akan kanını temsilen, katılımcıların kızılaya kan bağışı yapması ki onbinlerce insanınnç katıldığı düşünülürse bu binlerce ünite kan eder. neresinden bakarsanız bakın bu güzellik barındıran merasime istanbulda oturuyorsanız hayatınızda bir defa olsun katılın derim.
hesabın var mı? giriş yap