• "bağışla, kendimi bağışlayamıyorum..."
    * atlantis dolman külliyatı, boyun devrilsin bölümü.
  • "bir sey bagislamak"/ para-yardim kurumuna birseyler... vs anlaminda anlasilabilecegi icin ve akilda yarattigi "kendinden birseyler kopmasi" yanilsamasi nedeni ile bunyeye ters gelebilme olasiligi olan bir fiildir bagislamak. "buyukluk"tur denir ya, bir de onun yarattigi "kucuk daglari ben yarattim" havasi bile insana bazen yeterli gelmemekte, baska baska incentiveler gerekmektedir. oysa sadece kendi ic baris ve mutlulugunuz icin bile, bir gun bir sekilde affetmek sarttir.
  • kişinin büyüklük göstermek istemediğinin sonucudur. akış şemasında karar anında durup 'bağışlıyor muyum' sorusuna 'evet' diyip geçememek, 'hayır' ı seçip yine başa dönmektir. bu hayırlar ve başa dönmeler evet demenin sizin için bir anlamı kalmayıncaya kadar sürer. evet sonunda affedersiniz fakat hiç bir şey eskisi gibi değildir, olmasındır zaten..
  • kisiyi tas kalpli yapar. bu kisileri asla unutmamalı, bin yıl gecse bile elimize düstükleri zaman hatalarını yüzlerine vurmalı, saclarını cekmeliyiz. (cıkıp bir de "özür dileriz abi" derlerse tokat atarım.)
  • "i may forget, i don't forgive"
    (bkz: turn) (bkz: therapy)
  • birisinin yaptigi "her ne olursa olsun" bagislayabilmek gercekten ozel bir yetenek gerektirir. bagislama yetisine sahip olmak ne kadar guzel bir ozellikse, "her ne olursa olsun" bagislama yetisine sahip olmak da o kadar gereksizdir.

    illa ornek verilmesi gerekirse; duygusal iliskilerde kisinin iradesine sahip cikamayarak aldatma yoluna gittikten sonra gelip "bagisla beni" diye beklemesi ilginctir. insan hayatinda yaptigi "bazi" hatalarin sorumlulugunu yuklenebilmeli ve getiri/goturuler ile basa cikabilmelidir. bagislanamamak da bu goturulerden birisi olabilir. bunun sucunu karsidaki kisiye "bagislama yetisinden yoksunsun sen" diye yuklemek de o kisiye haksizlik yapmaktan baska bir sey degildir.
  • bütün bunların dışında, "bağışlama yetisinden yoksun kişiler"in tahammül sınırları kendilerinden beklenmeyecek kadar geniş de olabilmektedir. başkalarının anında tepki gösterecekleri şeylere susmayı öğrenmişlerdir pekâla. ancak bu sınırın aşıldığı noktada, karşılarına çıkan kim olursa olsun, sorunun geçici ya da önemsiz olamayacağını öngörür bünyeleri. belki de o genişliğiyle öğündükleri tahammül sınırlarını azıcık daha daraltmayı deneseler, katlanılacak hadiseleri makul bir sayıya indirebilseler, huzurlarını da aynı oranda artıracaklardır. ama gelin görün ki, bardaktan taşacak son damlayı bekleme sabrını gösterecek kadar da inatçı kişiliklerdir bunlar. bağışlamanın zorluklarını -kendilerinden- bildikleri için olsa gerek, özür dilemek konusunda da bir o kadar beceriksiz kişiler çıkar bu ekipten. bu alt küme için ise (bkz: özür dileme yetisinden yoksun olmak)
  • birini cezalandırma hakkını kendinde görenlerin, hemen tamir etmesi gereken yoksunluk hali.
  • bağışlama yetisinden yoksun olmak, bağışlayamadığımız insanların, şeylerin, davranışların tasmasıyla yaşamaktır.
  • penguenlerin sık sık başına gelir. sonra ye kafaya sopayı.
hesabın var mı? giriş yap