• keyif alınma ihtimali yüksek bir tiyatro oyunu.
  • can yucel'in cevirmeyip adeta tekrar yazdigi shakespeare eserini, 12 eylul doneminde basar sabuncu yonetmistir. daha once adam yayinlari'ndan cikan kitap, simdi okuyan us tarafindan celal uster'in editorlugunde, basar sabuncu'nun onsozu ve cevat capan'in incelemesiyle tekrar yayimlaniyor.
    bahar noktasi versiyonunda oyuncular kasap havasi oynarlar, duvar türkü cigirir.... a midsummer night's dream ile arasinda bircok sasirtici ve can yucel'e hayran kalinmasini saglayici farklilik var.
  • bu sezon izmit şehir tiyatroları tarafından sahnelenen oyun. iki buçuk saat boyunca durmadan katıla katıl gülmek için ideal. oyuncuların performansı, sahne düzeni, teknik detaylar her şey kusursuza yakın.. sonuç: kaçırılmaması gereken bir oyun...
  • oyun ingiltereden cikip ege adalarina ta$inivermi$tir .perilerin bismillah deme sahnesi cok iyidir .
  • bugünlerde itu mezunlar tiyatrosunun sahnelemekte olduğu oyun
  • itu mezunlar tiyatrosunun ellerine yuzlerine bulastirmadan sahneledikleri oyun. ekibin keyfi tüm seyircilere yayiliyor 2,5 saat süren oyun pek çok dt oyunundan daha bir keyifle, ilgiyle izleniyor, akıp gidiyor.
  • 1999 ve 2000 yıllarında yuo tarafından oynanan oyun. kapanışını akm konser salonu'nda yapmıştır. ilk göz ağrım, ilk oyunumdur aynı zamanda.
  • "ne deh sey su insan denen cus!" repliginin gectigi can yucel shakespeare yorumu.
  • babaron: bizim serkeş müzeyyen bu! hem de ayışığında! hayırdır inşallah!

    müzeyyen: nerden çıktı şimdi bu ırz düşmanı herif? şeytan görsün yüzünü! hadi çocuklar, toz olun burdan, yallah! peri meri dinlemez bu domuz, topunuzu yatağa atar alimallah!

    babaron: bi de kaçıyor şıllık utanmadan! ben senin kocan diğ miyim ulan?

    müzeyyen: kocaya bak süngüye davran! ayol, sen değil miydin binbir düzen binbir tertip, papaz kılıklarınla girip sıvıştığın gibi konstantiniyye’ye kaçıklanan, mal bulmuş mağribi gibi de orda, deniz kızı eftalya’yayla halvet olup aylarca, elin hanende parçasına dümtek tutup zurnalık yapan? hadi inkar et, sıkıysan! onu da geçtik, ne zoruna buralara yel yeperek yelken kürek geldin taa hindistan’dan? o eski oynaşın ipolita mı ne, o at gibi karı, o çizmeli amazon, tezeus’a yamanıyor diye, diğ mi, bütün cakan? dük düdükleyecek tavlada düşes’i, sen de geleye yatıp karşılarında atacan! aaaah, ahh!

    babaron: oooooo’o, ar damarın çatlamış kızım senin! ne alıp veremediğim var benim ipolit’len? ama senin ne haltlar yediğini biliyoruz tezeus düdüğünnen! hatırlarsın ya, peloponez güzeli begonya’nın kızlığını iyi ettiği gece hani, pek bir hayran kalıp da muamelesine, bu işin esas kanlısını bulduk diye, benli belkıs sultan’la birlikte, zifaf döşeğinden posta edip teresi, corç senk oteli’nde oturak alemine götürmedin mi sen?

    müzeyyen: bu sendeki kıskançlıktan da öte bir kompileks, bir nevroz! furoyt diye bir yahudi doktor var, ona görün istersen! baksana, erişti erişeli beri nevruz, ne orman, ne çayır, ne kumsal, ne pınar, ne fıskiyeli havuz, senin bu deli saçmaların yüzünden cem olup buluşamıyoruz. ahenk başladı sanıp ayinime nay üflerken poyraz, sultanımız, efendimiz aklından şattaraban, hasetinden hicaz! rüzgar da tabiy bu işe, e haliyle, alınıyor biraz. başlıyor mu sana ilkyazdan ayaz! tutabilirsen tut artık sisin sisini, selin selini! keban, volga, ve asuvan barajı taştı, tufana gitti ortalık. ipolita’nın amazon nehri de elbet, yakında başgöz olacağından ötürü anlarsın nasıl ıslak!..

    türkçe söyleyen: can yücel
hesabın var mı? giriş yap