• 1. doğru değil
    2. yine de düşük alırlar
    3. kapitalizme küfretmek için "paketlemede koli yapan adamdan ne kadar fazla alındığı" gibi bir ölçüte sahipsen sıkıntı var

    edit: başlık başa kalmış. zamanında bir arkadaş "ulan paketlemede koli yapan adam bile bu kadar para alıyor, kahrolsun kapitalizm" minvalinde bir entri ile açmıştı bu başlığı.
  • -gişe memurluğu için 4 yıllık mezunu adaylar arıyorlar. ayrıca başvuran çok olduğundan eleme yöntemi ile en iyi üniversiteden başlayarak alım yapanlar var.
    -özel bankalarda prim yok denecek kadar az, hedefler uçuk
    -2000 alan gişeci anca devlet bankasında olur.
    -ortalama 1100-1200 maaş veriliyor.
    -sabah 9 akşam 7 den önce çıkmak hayal
    -arada olur da çişiniz gelir de yerinizden kalkarsanız olay çıkar
    -tüm gün o pis paralara dokunur, bir de milletin ağız kokusunu çekersiniz.
    -en önemlisi de artık gişecilerde pazarlama yapıyor ve hedefleri var
    -ve tabi mobbing unutulamaz

    tüm bunlara rağmen ziraatteki gişeciyi görüp burda havadan konuşmayın gençler. sömürülüyor bu insanlar. zorla mı diyenlere de.. ulan neyse bir şey demiyorum.

    not: eski bireyselciyim.
  • herkes ne de güzel atıp tutuyor yahu!
    çalışmasınmış.
    zaten gişe görevlisine ne ihtiyaç varmış. bilgisayarlar yaparmış.
    sabah 9 akşam 5 miş.
    bi'gidin işinize ya.

    ben normal bir üniversitenin iktisat mezunuyum, benim gibi binlerce adam var dışarıda iş güç arayan. 4 yıl iyi kötü okuduk, tamam, çok çok iyi bir üniversitede okumadık, bir sürü eksiğimiz var ama gerizekalı da değiliz.
    herkes çaresiz şu ülkede, sizin gibi çalışmasınlar o zaman diyenler olduğu sürece de kimsenin bir çare bulacağı yok. çünkü kabul edelim hepimizin bir alternatifi var. kimse bize mecbur değil. herkes koyun gibi sesini çıkarmadan çalıştığı sürece bu düzen değişmez.

    eğer iibf mezunuysan ya kpss'ye çalışıp memur olup yırtmaya çalışacaksın ya da bankaların kapılarında yatıp iş arayacaksın. hala bir sürü mezun arkadaş çağrı merkezlerinde heder oluyor mesela.

    düşünün ki adam beni mülakata ankara'ya istanbul'a çağırıyor diye dünyanın masrafını yaptım ben. sonunda birincil banka grubu dediğiniz bankalardan birine girdim. üstelik gişe asistanı olarak, kadrom yoktu haftanın 3 günü çalışıyordum. bankanın adını vermek istemiyorum, ama gişenin ne yaptığından biraz bahsedeyim isterseniz.

    - birincisi çift maaş ikramiye falan yok.

    - deli gibi satış rakamları var önünüzde, bes satışları bile gişecilerden soruluyor.

    - sadece bankanın değil şehrin bütün atm'lerinden sorumlu gişe elemanı, dönüşümlü çalışılıyor devamlı. ki atm dediğin şey illet bir şey hafta sonun dahil o atm'deki ufacık bir arıza sana bağlı. her haltından sorumlusun.

    - ana kasa sorumlusu yine bu gişeci arkadaş. merkeze para mı gidecek, para mı gelecek, ay boyu dönüşümlü bir şekilde yine bu adam uğraşıyor ana kasayla. ve belirteyim bunları yaparken kasa açmak zorunda, gişeyi bırakamıyor. hem atm hem ana kasa sorumlusu insanlar bir de günde 100 fiş kesmekle uğraşıyor.

    - çalıştığım bankada sınav usulü yükselme falan yok. adam 5 yıldır gişede çalışıyor. düşünün bu adam deli gibi satış yapıyor, yeri geldiğinde operasyon yöneticisinin işlerini bile yapıyor ama yükselmek için şube personeli genel müdür bilmem neyinin bize söylenen şeyi söyleyeyim;

    "eğer satış rakamlarınız yüksek olursa, operasyon yöneticiniz uygun görürse, banka müdürü ve bölge müdüründen onay alırsanız belki sizinle mülakat yapabiliriz."

    evet aynen böyle. sınav yok, on tane yöneticinin insafına kalmışsın. ama bu adamlar ne yapıyor, başka bankaların iki yıllık gişecilerini iyi paralarla bireyselci olarak transfer ediyor. gel de sinir krizi geçirme. sen 5 yıl gişede öl ama dışarıdan senden deneyimsiz personel alsınlar.

    - prim var diyenlere sözüm, dalga mı geçiyorsunuz? günde ortalama 80-100 fiş kesmesi bekleniyor bu insanların bir de satış yapmaları ve dediğim gibi atm ile ana kasa ile ilgilenmeleri. sonra her hafta işlem süreleri neden uzun diye azar işitiyorsunuz yöneticilerden. her şeyi yapmanız bekleniyor. neyse adam iyi kötü satış yapıyor ama maaşa yansıyan ne kadar sanıyorsunuz? adam kepçeyle alıyorsa sana yarım çay kaşığı falan düşüyor.

    - gişeciye ne gerek var diyen arkadaşa soruyorum. sahiden her işi bilgisayarların yapabildiğini mi söylüyorsun? inan bunu her gün gişeci de söylüyor. ama sen eğitim seviyemizden haberdar mısın? adam kredi kartını atm'den ödememek için 2 saat sıra bekliyor. sen diyorsun ki, beyefendi arkadaşımız yardımcı olsun işleminizi atm'den yapın." adam ne yapıyor peki? en son bir tanesi tükürükler saçarak üstüme yürüyordu. arada banko olmasa dayak yiyordum, üstelik hamileyim, halimi düşünün. o adamdan sonra ben yerimden kalkamadım bile ağlayarak çalışmaya devam ettim. bizde böyle insanlar olduğu sürece gişeciye hep ihtiyaç vardır.

    - akşam 5 ya da 5 buçukta banka kapanır evet. peki sonra kaç saat çalışılır dersin? üst katın işi sende, bireyselcinin, ticarinin, hepsinin işlerini sen hallediyorsun. son işler gişeden geçiyor. kredi, otomatik ödeme, sigorta, bilmem ne hepsi akşam olunca gişede toplanıyor ve sen onları halletmeden çıkamıyorsun. akşam bankadaki telaşı görseniz herkes bir an önce önündeki işi bırakıp gitmek istiyor ama nafile!

    - bütün bunların yanında evet, özel sigortan var ama doktor için izin alamıyorsun.

    - öğle yemeği parasıyla herkes aylık market alış verişini halletmeye çalışıyor.

    bunların hepsi gerçek. bırak git diyorsan ben bıraktım. 6 ayda psikolojimin içine edildi. ama iş bulamazsam döneceğim yer yine banka, çünkü iş yok güzel kardeşim. kimse de sizi adam yerine koymuyor.

    en çok kızdığım şey de ne biliyor musunuz? yok öğretmenin maaşı yüksek yok doktorun. herkes birbirinin gözünü oymaya çalışıyor. ne ben 1000 lira alacak kadar iş yapıyorum o bankada, ne öğretmen. sen bankacıyı akşam 8 buçukta eve gönderiyorsun ve sabah 8 buçukta bu adamı yine aynı hevesle bankaya bekliyorsun. yıl sonunda açıkladığın karlar dudak uçuklatıyor ama adama yaşayabilecek kadar bile para vermiyorsun. ve senden beklenen o bankayı gişede ölümüne savunman.

    ben orada o kadar çalışıyorum üzülmüyorum da bu bazılarına batıyor ya en çok ona üzülüyorum. lan sana ne! sen de al hak ettiğini ben de alayım. senin paranı mı veriyorlar lan bana? ya da öğretmene? herkes adam gibi yaşamaya çalışıyor, bir taraflarını yırtıyor ama aldığı kuş kadar para sana batıyor. ne pis adamlarsınız siz ya!
  • dogrudur. cogu bankada cift maas ikramiye olayi yoktur.

    aldiklari risk fazla maaslari azdir. anlik dikkatsizlikle bir hata yapsa cebinden oderler acigi.

    kim 17de paydos ediyor diyorsa yalan soyluyordur. 17de gise - banka kapanir en az iki saat daha mesai devam eder.

    baska iste calisanlar az kazanıyor diye bunlarinda az kazanmasi normal gorulmemelidir. mustehak diyenin vicdanini siksinler.
  • bu ve benzeri başlıklar sözlükte sıkça görülüyor. bu tarz başlıkların bir ortak noktası var ki elamanın teki mutlaka çıkıp," ee çalışmasın o zaman zorla mı" gibi saçmalıyor. işbu başlığın sekizinci entarisinde de arkadaşımız hemen yapıştırmış zaten. şimdi arkadaşım bu ülkede insanlar ekmek parası için 300er 500er ölürken, devlet bunları sayma gereği bile duymazken bir de üstüne tepiğnen girişirken sen oturmuşsun mac inin inci beyazı klavyesinde babanın parasıyla aldığın rahat koltuğunda çalışmasınlar o zaman diyorsun. bir de noktalama işareti olarak amk ler filan giriyorsun.
    yahu özetle allah belanı versin!

    sonradan göze takılıp girilen edit: ekrana düştü bu entari demin, kendi entarimi unutmuşum okudum. ve bir kez daha işbu başlığın sekizinci entrisinde ve benzer başlıkların değişken entrylerinde halden anlamayan yazarlara allah belanızı versin demek istedim. gün olur gene derim, hazırlıklı ol sözlük!
  • parayla para kazanan adamdan en son beklenecek hadise; yüksek maaş ödemesi. mesleğe ters bir kere. adamlar tefeci.
  • işbankası ve akbank'ta çalışan 2 yakın arkadaşımdan bildiğim kadarıyla doğru olan durum. ikisi de asgari ücret ile işe başlamışlardı, yol ve yemek parası da yok üstelik. 3 ayda bir çift maaş var ancak yolu yemeği çıkardığınızda bişey kalmıyor. e herkese de evinin 2 sokak aşağısındaki bankada görev vermiyorlar arkadaşım. illa ki vasitaya binip gidiyorsun hatta bazen bu 2-3 vasıta olabiliyor. eğer şehir dışında, organize sanayi gibi bir subedeysen ancak servis tahsis ediliyor. işbankası'nda çalışan arkadaş tek kurtuluş yolunun toefl'ı kazanıp, verilecek olan dil tazminatını alabilmek olduğunu söylemişti. yükselme imkanı da bundan geçiyormuş. akbank'taki 2007'den beri gişede. müşteri yetkilisi mi ne bilemiycem şimdi, o da o pozisyona yükselmeyi bekliyormuş, o zaman maaşım daha iyi olur, iş yüküm de azalır diyordu. ancak onun için de müdürle arayı sıcak tutmak gerekiyormuş filan. kıç yalıycan yani.

    ha nedir? kolay kolay işten kovmuyorlar, bir nevi garanti bi iş tabii. bak biz özel sektörde tırmalayıp duruyoruz. çalıştığım şirket kapanıverdi açıkta kaldık iş arıyoruz. bazen insan "1000 lira olsaydı da her ay gelseydi" diyor bu durumda...

    edit: sonuçta bankalar özel kurum tabii ama kurumsal yapıda olan kuruluşlar. son paragrafta bahsedilen, kurumsal olmayan ( çoğu kurumsal olduğunu zanneder ) şirketler ( hatta genelde aile şirketi, patron şirketi olarak bilinen yerler ). hayır herkes anlamıştır da asıl bahsetmek istediğimi, hala anlamayan varsa ( ki 1 kişi de olsa var ) editleme gereği duydum.
  • 1000 lira maaş alan avukatları duyunca hiç şaşırmadığım durum.
  • işbankası için doğru hatta yüksek rakamdır. temettü ile anca bu civarları alıyor yeni başlayan arkadaşlar.
  • sekerbank icin de dogru olan durumdur. sube yoneticilerinden biri olan arkadasim "1000 lira maas veriyoruz, vezneye adam bulamiyoruz" demisti, ordan biliyorum. ılkokul bitirmemis temizlikcinin 10 gunde kazandigi parayi, 4 yillik universite bitirmis bir gence 1 ay calismasi karsiliginda onerirken, kosa kosa gelmelerini mi bekliyordun?
hesabın var mı? giriş yap