hesabın var mı? giriş yap

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • olum bu adam bitti denilen john travolta'yı yeniden yıldız yapmadı mı?

    pam grier bu adam sayesinde eski günlerine dönüş yapıp tekrar ünlü olmadı mı?

    öldü denilen david carradine'ı yeniden hayata döndürmedi mi?

    e o zaman ne bekliyoruz, eski turnuvalara katılan ve şaşalı galibiyetlere imza atan o milli takımı geri getirecek tek adam quentin'dir.

    hem adam ayakçı olum, o da ayrı bir avantaj.

    değerlendirelim derim ben.

  • akit yazarı ali karahasanoğlu, adeta okuyanın aklıyla dalga geçerek bugünkü yazısında "benzin, motorlu taşıtlar vergisi, köprü, otoyol, emlak vergisi, pasaport harcına yapılan zamların, dar gelirli vatandaşın değil, bir avuç zenginin sorunu olduğunu" yazdı.

    mtv ve araç muayenesi zamları için;
    "yine araba sevdası.
    yine fakir fukaranın hayatı ile ilgisiz bir konu..
    asgari ücret ile geçinen insanların arabaları yok ki, bu gelen zamla ilgili de direkt bir dertleri olsun.."

    devamında pasaport bedeline gelen zam için;
    "affedersiniz beyler. hangi dar gelirli vatandaş, ne için yurtdışına çıkıyor ki, pasaport bedeline gelen zam sebebi ile hayatı etkilensin?"

    sigara ve içki zamları için;
    ürün mü diyelim, yoksa zehir mi?
    “sigara ve içkiye % 47 zam gelmiş!
    bence az gelmiş..
    hatta zammı da boşverin, hepten yasaklayın bile derim.
    vatandaşın sorunu, ekmek, süt, yumurta, et, ısınma derim..
    ama bunların hiçbir zaman dertleri, “vatandaş”ın derdi olmadı ki..
    onlar hep, bir avuç zenginin derdini, vatandaşın derdi gibi gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar."

    okurken kendinizi aptal yerine koyulmayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz rahatsız edici bir yazı olmuş.
    aynı zamanda birisi buna neden ülkenin çoğunluğunu dar gelirli kesimin oluşturduğunu ve bu insanların neden yıllardır canla başla çalışıp en alt segmentte olan bir arabayı bile alamadığını, bırakın yurtdışını, bu insanların neden kendi ülkesinde bile doğru dürüst bir tatile çıkamadığını, neden temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çektiğini sorabilir mi?

    insanların çaresizliği kanıksamasını sağlamak yerine bu ülkede bu yoksulluğun neden bu denli varolduğunu sorgulamak gibi onurlu çabalar içerisine girseniz keşke.

  • türk kahvaltı kültürünün demirbaşlarından biri olan salatalık artık masalara koyulmaz, koyulamaz oldu.

    geçtiğimiz hafta kilosu 28 lira olan salatalığa ve buna neden olanlara bolca sövmüştüm ama artık dayanamıyorum sözlük. 3 kilo mevsim sebzesinin 100 lira olmasına dayanamıyorum. eskiden kasa kasa aldığımız meyvelerin tadını unuttum. önümüzdeki hafta yine akaryakıt zammı geliyor. bu salatalığın muhtemel kilosu 40 lira olacak.

    çalışmanın karşılığının bu kadar değersiz olmasını, 16 sene okuyup bu seviyede bir hayatı yaşamayı hiç birimiz hak etmiyoruz.

    2 oda evde polar ve kalın pijamayla oturup 710 lira doğalgaz ödemeyi hak etmiyoruz.

    fatura kaygısıyla televizyonu ışık açmadan izlemeyi, reklam zamanında televizyonu kapatmayı düşünmeyi hak etmiyoruz.

    asgari ücret 4250 iken ahırdan bozma evlere 2500 lira ödemeyi hak etmiyoruz.

    benzinin litresine 15 lira ödemeyi hak etmiyoruz.

    bize bu sefil hayatı sunanların lüks içinde tüm bunlardan etkilenmeden yaşamalarını hak etmiyoruz.

    yeter artık.

    h a k e t m i y o r u z

    rezalet

    imla.

  • şimdilerde öğretmenler yerden yere vuruluyor. eskinin öğretmenleri ise sürekli övgü alıyorlar.

    manyak mısınız millet?

    bundan 15-20 yıl öncenin öğretmenleri için "dayak" sıradan bir ders anlatma aracıydı. yaşım 39, benim ve benden daha yaşlı neslin ilkokul ve ortaokul yılları tokat ve sopa manyağı olarak geçti.

    çok uslu ve uyumlu bir öğrenci olsanız bile, ortalama hafta 1-2 kere sıra dayağı yiyordunuz.

    sıra dayağı nedir bilir misiniz? ana babanıza sorun, anlatsınlar.

  • kanserin son evrelerindeki kişilerin yaşadığı büyük ağrıları ya da zor doğumlarda çekilen ağrıları azaltmak amacıyla kullanılan bir ağrı kesici ilaç. yara bandı dizaynında.

    insanlar ilk başlarda hastanelerin çöplerinde bu bantları bulup elde etmeye ve kullanmaya, sonrasında da kendileri imal etmeye başladılar.

    morfinden 100 kat daha etkili.

    amerikada geçtiğimiz sene overdose sebebiyle gerçekleşen ölümlerin sayısının 60bin olduğu, bu ölümlerin 20binin fentanil overdose sebebiyle olduğu kaydedilmiş durumda.

    deriden emilimi olduğu için çok kolay bir şekilde kişiyi etkiliyor. bu sebeple postacıların öldüğü yine amerikan kayıtlarına geçmiş durumda.

    geçtiğimiz zamanlarda amerikada yapılan bir operasyon ile 40 kg fentanil yakalanmış. yapılan çalışmalara göre bu miktarda fentanil maddesi 32 milyon kişiyi öldürebilir güce sahip. bir nevi kimyasal bir silah olarak bile kullanılabileceği düşünülüyor.

    şu anda kanada ve amerika'nın bu maddeye yoğunlaştığı ve bu maddenin kullanımının bu ülkelerde arttığı gözlenmiş durumda. avrupa kıtasında ise ingiltere'de görülmüş. biliyoruz ki, avrupa'ya gelen herhangi bir madde mutlaka kısa bir süre sonra ülkemizde de görülüyor.

    kaynak: sevil atasoy "adli bilimlere giriş ve kriminalistik" ders sunumu

  • babadan inşaat sektöründe olan adam, kendi kazandığı parayla istediği saati alır. mühim olan rüşvetle almasın, halkın vergisini hakkını yemesin.

    edit: özel mesajla küfreden bunu kenan sofuoğlu’nun lamborghinisiyle kıyaslayanlar oldu. vekilin lamborghininin vergisini ödemediğini hatırlatalım.

    düzeltme: vekilin derken, kenan sofuoğlu’nun şahsını kast ettim ancak sanki milletvekillerinin vergi ödemediği gibi bir anlam çıkmış. yurt dışından aldığı aracı yabancı olan eşinin üstüne kaydettirip vergiden kaçınmıştır.