hesabın var mı? giriş yap

  • üç kuruş maaş için üç kuruşluk insanların ağız kokusunu çeken genç bir kızın sonunda patlaması. insanları işlerinden nefret ettirerek çalıştırın, öfkelerine yenildikleri ilk anda da kaydedip işten attırın. yav ne kötü insanlarsınız.

  • stanley kubrick'i daha iyi anlamak için birkaç çeviri:
    *"bence okullarda yapılan en büyük yanlış, çocukları korkuyla motive ederek birşey öğretmeye çalışmaktır. not alma korkusu, sınıfta kalma korkusu gibi. bir konuya ilgi duyarak öğrenmek ile, korku ile bir şeyi öğrenmek arasında nükleer bir patlama ile bir kıvılcım kadar fark vardır."

    *"okulda bulunduğum süre boyunca hiçbir şey öğrenmedim ve 19 yaşıma kadar kendi isteğimle bir kitap okumadım."

    *"eğer leonardo, mona lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik ?: "hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var" bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (space odyssey) olmasını istemiyorum."

    *"belki saçma gelecek ama genç yönetmenlere önereceğim şey ellerine bir kamera ve film alıp, herhangi bir konuda film çekmeleridir."

    *"eğer birşey yazılabiliyor veya düşünülebiliyorsa, filme çekilebilir."

    *"suçlulara ve sanatçılara karşı garip bir zaafım var-- her ikiside hayatı olduğu gibi kabul etmiyor. her hazin hikaye, gerçek hayattaki olaylarla çelişki içinde olmalı."

    *"birçok insanın normal görünmek için gerçek olmayan bir dizi pozlar verdiği, bir tür gri hiçliği kabul ettiği bu dünyada, suçlu ve asker en azından birşeye karsı yada birşeye taraf olma meziyetini gösteriyor. kimin daha fazla fesatla uğraştığını söylemek zor -suclu, asker, veya biz."

    *"uyuşturucunun aslında sanatçıdan daha cok izleyiciye faydası olduguna inanıyorum. evrenle bir olma hayali, çevredeki objelere anlam vermek, huzurun ve rahatlıgın hakim oldugu ortam, bir sanatçı için ideal durum degildir. uyuşturucu mücadeleyi, muhalefeti ve fikir ayrılığını kuvvetlendiren yaratıcı kişilikleri durgunlaştırır. sanatçı yaptığı işi aşmaya çalışmalı, kendisiyle bilinçaltı arasına herhangi bir şeyin etki etmesini engellemeli. beni lsd karşıtı yapan şeylerden birisi de, lsd kullandığını bildiğim kişilerin hepsinin gerçekten ilginç ve insanı harekete geçiren şeylerle, uyuşturucunun sebep olduğu evrensel mutluluk arasındaki farkı ayırt edemeyecek kadar aciz olmasıdır. tamamen yeteneklerini kaybetmiş ve hayatın insanı en cok mutlu eden yanlarıyla bağlarını kesmiş gibi görünüyorlar. belkide herşey güzel olduğunda, hiçbirşey güzel değildir."

  • 1- cebinizde apranax bulundurun.

    2- regl oldu diye deli muamelesi yapmayın.

    3- çikolata alın.
    çikolata bulundurun.
    diyabetse diyabetik çikolata alın.
    her an cebinizden çikolata çıkarabilecek teknolojiyi yaratın.
    çikolataya boğun.
    çikolata şelalesinde yüzdürün.
    çikolata lan!
    çikolataaaaaaaaaagh!

  • ingiltere'de, eğer bir çocuk ailesi tarafından "ben bakmayacağım." denilerek sosyal servislere verilirse veya çocuk belli şartlar icerisinde (cocuğa siddet, çocuğa bakamama, evde siddetli geçimsizlik, taciz vs...) sosyal servisler tarafindan alınırsa ve başka bir aileye evlat verilirse öz ailesi çocuğu hiçbir şekilde göremez. yılda bir kere mektup göndermesine izin verilir sadece. çocuğun adresi ya da evlat edinen ailenin bilgileri öz aileye bildirilmez. taa ki 18 yaşına kadar.

    cocuk büyürken pedagog desteğiyle çocuğa evlatlık olduğu söylenir, çocuk 18 yasina geldiğinde ise "ailenle görüşmek istiyor musun ?" diye sorulur. çocuk evet derse görüşme sağlanır, çocuk istemezse ömür boyu konu kapanır. taa ki çocuk tekrar başvurup, "ailemle görüşmek istiyorum" diyene kadar.

    olması gereken de budur.

    o zaman yaşasın türk adaleti diyelim...

  • hikayesinin şu şekilde olduğunu düşündüğüm video:

    yılmaz: paylaşılamyan erkek
    ayşe: yılmaza yanık
    yılmazın gacesi: eski gacesi olmuştur
    sibel: yılmazın gacesinin kankası
    suzi: fitneci, kameraman
    şuküfe(şükriye): zamansız gelen çağrının sahibi

    yılmaz gacesinden ayrılmış ve ayşe ile konuşmaya, görüşmeye başlamıştır. gace bunu öğrenir ve soluğu can dostu sibelde alır. sibele ağlar, zırlar. genç yaşına aldırış etmeden kendini içkiye verir. sibel kankasının acısına karşı duyarsız kalamaz.sibel kankasının içine düştüğü buhrandan ayşeyi sorumlu tutmaktadır. yanına fitneci suziyi de alarak ayşeyi bir köşede sıkıştırır. ayşe o gün sibel ve suzi tarafından yeterince korkutulur. ayşe yılmazla, sibelle, suziyle bir daha uğraşmaması ve gözlük takması konusunda fazlasıyla uyarılmıştır. hatta akıllı durursa sibel tarafından korunacağı da taahhüt edilmiştir. aradan zaman geçmiş, yaz bitmiş ve kış gelmiştir. ancak gel gör ki ayşe tüm olanları unutmuş ve yılmazla görüşmüştür. bunu haber alan sibel, suzi ve yılmazın eski gacesi akıllanmayan ayşeye bir ders vermek için o gün kaydettikleri videoyu ocak 2009 itibariyle internet ortamında paylaşıma açmıştır.

    peki tüm bunlar kimden ötürüdür? kimden ötürü yaşanmıştır?

    söz konusu videoyu çok karışık ve çok karşıt hislerle defalarca izlememin sonucunda tüm bunların suziden ötürü olduğu kanaatine vardım. ortada bir aldatma yoktur. yılmaz gacesinden ayrılmıştır. bunun akabinde ayşe ile görüşmeye başlamıştır. tahminime göre, yılmazın eski gacesi sibele ağlarken suzi de oradadır.suzi bu iki kankanın arasında varlık gösterebilmek için olaya müdahale etmek ister, suçluyu bulur ve cezasını keser. suzi fitnecidir. zaten suzinin tüm olanları kayda alırken sibeli gazlayan sözleri gözden kaçmamaktadır.

    bu arada bu videoyu her ne kadar kendim defalarca izlemiş olsam da karışık hislerimin bazılarının etkisi ile fazla yayılmamasını temenni ettiğimi de belirtmeliyim.

  • martin luther king'in çok sevdiğim bir sözü var.

    "eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse michelangelo'nun resim yaptığı, beethoven'ın beste yaptığı veya shakespeare'in şiir yazdığı gibi süpürün. o kadar güzel süpürülsün ki gökteki ve yerdeki herkes durup burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin."

    bu söze derin anlamlar katan, muhteşem bir film.