hesabın var mı? giriş yap

  • ya bence kürtlerin oy kullanma hakkını da elinden alın olsun bitsin. adamları her seçim sandığa kadar yormayın.

  • furkan trolü fiyakalı toz konmamış elbiseleri ile gezerken göremediği chp’li mvlerinden deniz yavuzyılmaz başında baretiyle arama çalışması yapıyordu. boş adamdır bu furkan önemseye değmez “aaağğbbbeeeiiii”

    edit: #148939658 sen niye kudurdun len ööörrrrrdek?

  • henüz doğmadı, doğduysa da az sayıda doğdu ya da bizim eve henüz uğramadı. ben de istemez miydim böyle bir insan olayım. sabah ekmek almaya gitmek zulüm gibi bir şey. ama biliyorum var bir yerlerde bu tip insanlar, özlemle beklenen cinsten.

    bunu yapan insan alnından öpülesi bir insandır. böyle efendi efendi gidiyor, iki tane taze ata ekmeği alıp geliyor, hayal gibi. yıllardır bunun sorununu yaşamadan ağız tadıyla bir kahvaltı edemedik arkadaş. bak küçük erkek kardeşe verilen ekmek alma görevi denilmiş, kayıtlara bile geçmiş. sen daha neyin isyanındasın? bende var bir tane bu küçük erkek kardeşten. baya küçükken iyiydi bu, sessiz sedasız gidiyordu. ergen oldu eşitlikten ve haklarından bahsetmeye başladı. o gün bu gündür de pazar sabahlarına; ekmek almaya sen git, yok ben gitmem, hep ben gidiyorum, en son ben gitmiştim gibi kavgalarımız eşlik eder oldu. şimdi bir de çakallığa başladı iyiden iyiye, önceden kalkıyordu en azından kavga mavga bir şekilde biri gidiyordu. bizimki zamanla sabah ekmeği alındıktan sonra uyanan küçük kardeşe evrildi.

    gelmiş geçmiş en süper kahraman sabah ekmek almaya arıza çıkarmadan giden kahramandır; breadman.

  • bu olay "çocuktur bunlar kavga eder" kadar basit değildir. bir anne durduk yere çocuğu darp edildiği için "darp raporu" almaz. sorumsuz aileler yüzünden "zorba" denilen, ileride de bir boka yaramayacak insanlar yetişiyor. çocuğunuza azıcık eğitim verin de insan olsunlar. ver eline tableti, açsın youtube'u, oh ne ala "çocuk yetiştirmek".

  • o kadar büyük ve doğru yazılmış bir eser ki. içinde o kadar büyük ve isabetli tespitler var ki.

    sigmund freud'dan önce, freudyen çıkarımlarda bulunma başarısını bile gösterebilen bir roman.

    asla üşengeçlik, tembellik falan anlattığı yok, zaten bu herkesin malumu. oblomov'un oblomov olmasındaki sebep, taa çocukluğunda yatıyor. ailesinin hataları, aşırı koruyucu kollayıcı tavırları, vurdumduymazlıkları; ilya ilyiç'in kişisel çekingen ve kibar yapısıyla da birleşince, ortaya sosyal fobik, depresif (hatta manik depresif), amansız romantik, bipolar bir karakter çıkarıyor. tembellik, erteleme hastalığı, hep bunların bir semptomu haline geliyor.

    hiçbir şeyi kendisi yapmamış, kendisi başarmamış birisi ilya ilyiç. 25 yaşına dek ailesiyle yaşamış. onlar ölünce de tek başına, yapayalnız kalmış. uzun süre aranmayan sevilen arkadaşlarla aranın ister istemez açılması gibi, hayatla olan bağları iyice esnemiş, sonunda kendisini karanlık odasına hapsetmiş. çünkü orası güvenli, sıcak, gamsız, çözülmesi gereken problemlerden tamamen uzak. tamamen antiagorafobik.

    zaten her şey, oblomov'un evinden taşınması zorunluluğuyla başlıyor. hayata hiçbir şekilde hazırlanmamış birisi, deyim yerindeyse kendisini çırılçıplak sokakta buluyor. en önemlisi ise sonra geliyor: can dostu sayesinde zoraki tanıştığı olga'ya âşık oluyor, oysa oblomov bu aşka da hiç hazır değil. belki de karşısına kim çıksa âşık olacaktı. "awakenings" filmindeki gibi, kısa süreli bir uyanış yaşıyor oblomov, bu uyanışın kendisini de, araç değil, amaç olarak kullandığı için, tekrar uykuya dalıyor.

    sonunda her şey beklenen noktaya varıyor elbette, "oblomovluk", oblomov'un yakasını bırakmıyor zira. oblomov ise bundan her zaman şikayetçi, bundan her zaman kurtulmak isteğinde olsa da (ki aslında bu da, hep başkalarından beklenen bir istek, zira kendisinin kurtulmaya da takati yok), hayatının son deminde kendisiyle tam anlamıyla barışıyor. huzuru, gerçek yaşama tercih ediyor ve huzurlu ama ezik bir biçimde yok olup gidiyor.

    oblomov'u suçlayabilir miyiz? hiç sanmıyorum. yaşanan hiçbir şeyde oblomov'un hatası yok. ondan başka bir şey beklenemezdi. tüm çocukluğu, ergenliği, onu bu kaçınılmaz noktaya kadar getirdi. gerçekten en az suçlu olan ilya ilyiç'tir; hele de ailenin, bir çocuğun karakterini şekillendirme gücü düşünülürse.

    işin psikolojik yönünden toplumsal yönüne kayarsak da, ortaya bu kez "selim ışık" değil, "züğürt ağa" çıkıyor. yeni ile eski arasında sıkışıp kalmış; yeniyi isteyen, oradaki sosyal statü ve güzelliklere iç çekerek bakan; ancak orada nasıl yaşanacağını, nasıl davranılacağını bilmediği için sürekli kaybeden, kazıklanan, çoğu zaman da iyiliğinin kurbanı olan bir adam. tıpkı yavuz turgul'un tüm karakterleri gibi, mahkum bir yaşantı içinde, hayal dünyasında, eskiyle bağlarını koparamamış birisi. dolayısıyla eski-yeni ayrımında, romantik ve hayalperest oblomov'un hayatını bitirdiği nokta, yine rastlantı olmuyor.

    oblomov, hayatımda okuduğum en müthiş eserlerden birisi. hiç şüphesiz. ama bunda, yukarıda saydığım şeyler dışında bambaşka bir husus var ki, aslında sizi hiç mi hiç ilgilendirmez. ama şu kadarını söyleyebilirim.

    oblomov benim için bir kitap değil. bir ayna.

  • anadolu yiğidi bir arkadaşımın taksim'de yanağından travestinin teki makas aldığında kaskatı kesilmişti çocuk, inme indi sanmıştık 10 dakika kendine gelememişti.

    o yüzden kızın bayılması, ayılması, delirmesi normaldir.

    kızı eleştirenleri, erkek ya da kadın, taciz edilirken görmek lazım.

  • markette bir an için dizlerimin tutmamasına ve yere kapaklanayazmama sebep olmuştur.

    https://33.media.tumblr.com/…qguf1s5obp5o1_1280.jpg

    bu ne lan bu ne? bu fındıklarında benim babamın, hemşerilerimin, bütün karadenizin emeği, alın teri var ve kilosunu 10 tl'ye zor sattık geçen yaz. o fındıkları toplarken perişan oluyoruz kendimize en fazla 2 çuval ayırıyoruz satalım da emeğimize bari değsin diye. sonra markette bu manzarayı görüyoruz. ekonomik durumum ne kadar iyi olursa olsun fındık endüstrisinin halini bildiğim için bi kavanoz ezmeye 20 lira vermek resmen koyuyor bana. rezilliğe bak ya, 13,45 tl bile pahalı geliyordu 1 değil 3 değil 6 tl birden zam yapmışlar utanmadan. altın mı rendelediniz içine nedir?

    zaten şu sarelle oldum olası kazığa bayılır. ordu'daki fabrikalarına koliyle gofret almaya gidiyoruz insan fabrika ve toptan fiyat diye indirim yapar ı ıh 1 kuruş bile indirim yok marketten aldığımızla aynı fiyat. bi kere iflas etmişlerdi bi daha etmeyi hakediyorlar. zaten bu aç gözlülükle ve şu anki vatandaşın ekonomik durumuyla fazla yaşamazlar.

  • stabil işletim sitemidir. (bkz: ios)

    edit: 2010- 2016'nın ilk yarısı android cihazlar kulanmış, markalar tarafınan asla verilmeyen müşteri desteği yüzünden xda , donanım haber*bağımlısı olmak zorunda kalmış, rom, root kasmaktan tiksinmiş eski bir android fanboy'u olarak huzuru apple'da buldum efenim.