hesabın var mı? giriş yap

  • günlerden duruşma,
    sen yoksun,
    ben,
    çoktandır beynime hapsettiğim yüreğimle,
    sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.
    aşkın, adın, varlığın
    her fırsatta yüreğimi yeniden sorguluyor
    katip hala adını adımla yazıyor
    salon tıkbasa bomboş
    şahit vedat,
    okuldan kalma ezber yeteneği ile
    ifadesini güzel sunuyor.
    beni ilk oturumda haklı çıkartan adalet
    riya ile flört etmekte
    o yüzden o da yok mahkemede
    hakim “karar” diyor.....

    ve katip,
    adını adımla yazmıyor artık!

  • ya kardeşim amk grafitisini marmarayın camlarına kadar yapmış annesizler. kalkmış saygıdan bahsediyorsun. devletin malına zarar vermek bu. kimden izin aldın be amk evladı desen bunu yapan kişiye alınır.

    yap kadıköydeki gibi koca binaya izin alinmiş bir şekilde bizde geçerken hayranlıkla bakalım. gece vakti suikast düzenler gibi vagonlara abuk subuk isim yazmak sanat değil.

  • van başkale özpınar köyü 1083 nolu sandıkta vuku bulmuş olaydır.

    güneydoğu'da hangi şartlarda seçim yapıldığının göstergesidir.
    buyrun

    seçmen sayısı 255, kullanılan oy 255, geçersiz oy 0, hdp 255

    vay anasını, istanbul'da bile tüm sandıklarda en az %5 oranında geçersiz oy çıkarken, ülkenin en ücra köşesinin köyünde, öyle bilinçli seçmenler varmış ki, tek bir tane geçersiz oy çıkmamış..

    tek bir sandık da değil hani,
    mesela van akçalı köyü 1002 nolu sandık sonuçları. buyrun

    kayıtlı seçmen sayısı : 116
    geçersiz oy : 0
    hdp : 117

    evet, hevaller burada biraz bokunu çıkartmış , seçmen sayısından çok yazmışlar hdp'ye, ben söylemiyorum ysk tutanakları öyle diyor.

    isteyen bölgenin sandık tutanaklarına bakabilir. 330'da 329'lar, 290'da 288'ler filan havada uçuşuyor.. ne hikmetse geçersiz oy yok denecek kadar az buralarda..

    https://sonuc.ysk.gov.tr/module/ssps.jsf

    edit: bu 116 seçmen 117 hdp konusunda çok mesaj geldi, tabi ki ysk resmi tutanak diye yayınladığına göre bi şekilde prosedüre uygun olması lazım, sandık görevlisi de gaza gelip hdp'ye vermiş anlaşılan..

  • arkadaş (sataus) : benim hayatim su sorularla geçti hep niye? nicin? nasil? neden?....

    bi arkadaşından gelen yorum : niye niçin ve neden aynı sorular nerdeyse :d hayatının 4te3ü boşa gitmiş yawrum..

    ( arkadaş oturtmuş lafı yahu )

  • bugün şehirler arası otobüste biri kadın, diğeri erkek olmak üzere iki kişiyi bu dili konuşurlarken duydum. başta sorun değildi, ama zaman ilerledikçe durumdan rahatsız olmaya başladığımı fark ettim. bir zaman sonra ise artık tamamen rahatsızdım. oysa rahatsız olmam çok saçmaydı! önce, anlamadığım bir dil konuşulduğu için rahatsız olduğumu düşündüm; ama bu koca bir yalandı. italyanca ya da ne bileyim, fransızca olsaydı bu diyalog, umurumda bile olmayacaktı. sonra acı içinde fark ettim ki o iki kişinin bir şekilde bana zarar vereceklerinden korkuyordum.

    tüm yol boyunca korktum. en ufak kıpırdanmalarından korktum, tedirgin gözlerle onları izleyip durmuşum yol boyunca kendim bile farkında olmadan. her an bir patlama sesi bekledim, hatta bir canlı bombanın hedef seçmesi için ne kadar uygunuz, onu hesapladım kendimce. belki de hiç düşündüğüm gibi değildir o işler; yabancısıyım, bilemiyorum. onlarsa yol boyunca o beni korkutan dilde konuşup gülüştüler. yani her insanın yapabileceği şeyler.

    erkek olanın annesi olduğunu düşündüğüm kadın, muhtemelen kürtçe dışında bir dil bilmiyordu. belki şehrinden dışarı bile ilk çıkışıydı. eğer öyleyse ne güzel bir karşılama yapmıştım içimden ona. tüm bunları düşündüğüm için kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar çok utandım kendimden. kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar çok canım yandı hissettiklerimden. bana göre hiçbir dilden korkulmamalıydı ya, ikiyüzlülüğümden utandım.

    oysa bana tüm bu mücadele, tüm bu dökülen kan saçma, aptalca ve hatta komik geliyor. önemsemeyi reddedeli çok zaman oldu içimde olan biteni. kimse düşmanım değildir benim, ben de kimsenin düşmanı değilimdir. bunlara rağmen yine de korkuyorsam bir şeyler her zamankinden de çok yolunda gitmiyor demektir bir yerlerde...

  • her adimi defalarca kez dusunup, oyle atmak.

    gaza gelmemek, kendini bilmek.

    oyun bitince sah da ayni kutuya girer piyon da.

  • kendisinin youtube kanalı, içerik ve şekil itibariyle bir youtube kanalının nasıl olması gerektiğine örnek teşkil eder. çok iyi bildiği bir konuda *, konuyu tüm detayları ve bilimselliği ile ele alıyor, izleyiciye mutlak surette yeni bir bakış açısı kazandırarak bir yarar sağlıyor. konuyla ilgili oluşturmaya çalıştığı standartlarla birlikte, videoları bir kerteriz noktası haline geliyor.

    kahve endüstrisindeki markalara bağımlı kalmadan, reklam kokan hareketlere girişimeden tüm gerekli maddi desteği farklı sektörlerden sponsorluk alarak ya da takipçilerinin bağış yapabildiği platformlardan (bkz: patreon) da yayın yaparak tarafsızlığını çok iyi koruduğunu ekleyebiliriz. böylelikle bir influencer görüntüsü ile kendi adını kötüye çıkarmıyor ve yeri geldiğinde bir çok markanın kafasına kafasına vurabiliyor. giriş tipi kahve öğütücüleri için yaptığı çalışma buna örnektir. yayının sonunda çekinmeden, bu öğütücülerden alacağınıza kahve aldığınız yerde öğütün daha iyidir, diyebilmiştir.

    kahveye olan ilgim on küsür yıl önce başladığı zaman kahvedelisi'nin entryleri bana rehber olmuştu. yeniden kahveyle ilgilenmeye başladığım bu zamanlarda ise hoffman'ı izlemek, bir ileri seviyede benzer bir etki yaratıyor diyebilirim.

    kanalından son yayınlanan videosu ise bir miktar bizden. bir grup sivil toplum örgütü gönüllüsü, suriyeli mültecilerin ülkemize kattığı kahve kültürünü anlatan bir video çekmişler ve şu anda hoffman'ın kanalında yayında.

    https://youtu.be/qdflas57_su

  • 60 liraya yazdığım ürüne pezeveng yazmış:

    "merhaba 30 lira diyelim el sıkışalım inşallah yarın gelir alırım"

    puşt herif sanki bende malı 30 liraya satacağım adamı dört gözle arıyordum.

    bende yazdım "sana 120 tl"

  • doguya giden ogretmenin hayat kesidi bu. buyuk ihtimal evden ayrilirken anasindan babasindan aldi o esyanin paralarini ya da lojmanda ondan once kalan kisi birakmistir. dag basinda, insanlarin haritada arayip bulmakta zorlanacagi bir noktadasin. hicbir sosyal hayatin yok. koyde sinif ogretmeniysen arkadasin dahi yok. bir basinasin. kimi zaman aklina kacirilma, operasyon, orgut gibi seyler gelince yahut esin dostun gorev yaptigin yerden bahsederken allah kurtarsin deyince okulun hemen onundeki ay yildizli al bayrak aklina gelir. vatan sag olsun dersin. yasanabilir, uygar, terorsuz bir turkiye cumhuriyet'i icin her zorluga gogus gerersin. suyun gider gunlerce gelmez, kisin elektrik bir var bir yok, yanan sobanin ustundeki güğüm eslik eder sana.

    ama birileri oturduklari luks evlerde, plaza hayatlarinda, metropol kosturmacasinda senin aldigin maasin haram oldugunu ve hak etmedigini soyler.

    mekanin cennet olsun meslektasim.

  • hoca tahtaya soru yazıyor. yazarken öğrencinin biri hangi takımı tuttuğunu sordu hocaya. hoca da bir eli cebinde olarak bize döndü "türkiye'de tutulacak tek bir takım var evladım" dedi. ben de tutamadım amk kendimi. "hocam şu anda da herhalde onu tutuyorsunuz" dedim. demez olaydım.

    "evet oğlum zil çalınca sana da tutturacam" demişti. herkes gülmüştü la bana. kalmıştım o dönem fizikten.