hesabın var mı? giriş yap

  • bitmeyen fıkra

    patron, sekreterine talimat verir:
    - bir haftalığına iş için yurt dışına çıkacağız. ona göre hazırlan...
    sekreter kocasını arar :
    -patronla bir haftalığına yurt dışına çıkacağız. sen başının çaresine
    bakarsın artık...
    kocası sevgilisini arar:
    -karım bir haftalığına yok. bu haftayı beraber geçirelim.
    sevgili, özel ders verdiği minik çocuğu arar :
    -bu hafta sana ders veremeyeceğim. gelmene gerek yok.
    minik çocuk dedesini arar :
    - dedeciğim, bu hafta dersim yok. öğretmenim yok. bu haftayı beraber geçirelim.

    dede (1.bölümdeki patrondur) sekreterini arar:
    -bu haftayı torunumla geçireceğim. gezimiz iptal oldu. gidemeyeceğiz...
    sekreter kocasını arar:
    -gezimiz iptal oldu. gidemeyeceğiz!
    koca sevgilisini arar:
    -bu hafta beraber olamayacağız. karımın gezisi iptal oldu.
    sevgilisi ders verdiği minik çocuğu arar:
    -bu hafta sana ders verebileceğim. işlerim iptal oldu.
    minik çocuk, dedesini arar :
    -dedeciğim, öğretmenimin işleri iptal oldu. bu hafta beraber
    olamayacağız. çok üzgünüm!
    dede sekreterini arar:
    -merak etme! bu hafta yurt dışına çıkabileceğiz.

    debe editi: bir çok mesaj aldım. ilginize teşekkür ederim. fıkraların devamı gelecek... :)

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • demirtaş'tan erdoğan ve davutoğlu'na hitaben bir benzetme gelmiş:

    "..cumhurbaşkanı erdoğan'ı, ak parti genel başkanı gibi davranmakla suçlayan selahattin demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
    "keşke sen türkiye'nin 81 iline de eşit yaklaşsaydın, ülkenin 30 siyasi partisine de eşit mesafede olsaydın. o zaman, 'cumhurbaşkanı' denilirdi sana. ama şimdi akp'nin genel başkanısın. akp'nin genel başkanı olarak biz baraj altında kalalım diye gece gündüz uğraşıyorsun. dün dedim ya sen maho ağa'sın, maho ağa. bir de onun yanında başbakan var ya, o da bilo gibi etrafında dönüp dolaşıyor. her türlü fitne fesadı yapmak için maho ağa'yla beraber kibar feyzo'lara karşı mücadele yürütüyorlar. kim kazanacak peki. yoksullar, emekçiler, haktan, adaletten, emekten yana olanlar kazanacak. tarih bunu defalarca ispatlamıştır. bu defa da inşallah böyle olacak. türkiye'de hepimizin ihtiyaç duyduğu barışı kardeşliği sağlayacağız.".." http://www.radikal.com.tr/…_donup_dolasiyor-1366202

    filmi hatırlatmak adına bir kaç replikten bakınız:

    (bkz: vallaha sataram köyü ha)
    (bkz: faşo aga)
    (bkz: o paraya öküz alırız)
    (bkz: ekk)
    (bkz: vur ula itoğlu o sopa bizim elimize geçmez mi)

  • - aut atışı kullanan stoper [ogun temizkanoğlu]
    - devre arası forma değiştiren takımlar
    - 4. hakemin orta hakem yerine maça devam etmesi
    - müsabakayı aynı anda cine5'in şifreli ekranında izleyip radyodan dinlemek
    - şapkalı kaleciler [aumann]
    - endüstriyelleşip samimiyetini kaybetmemiş futbol ortamı
    - hakan peker [ateşini yolla bana]
    - athena [holigan]
    - hagi & hakan şükür
    - arçil & şota
    - uche & högh
    - amokachi & oktay
    - bir biletle 3 kişi maça girmek
    - tribünleri diklemesine kesen takımın rengini taşıyan şeritler

    gibi renkli ve hüzünlendiren şeylerdir.

  • yeşil yandıktan sonra önünde başka araba olmadığı halde kornaya basan taksiciye ise bu rekorun yanında bir de huni hediye edilir.

  • yahu gitsin insanlar istediği yere. ne diye karantinaya alsınlar kendilerini. zaten psikolojiler iyice bozulmaya başladı. yargılamayın artık kimseyi.

  • çin'e koymaz; liechtenstein'da falan olsa nüfusun yarısına tekabül edeceğinden hükumet devrilirdi.

  • standart geyiktir bu mahalle arası bankerleri. 91 gram altını kuyumcuya bir insan neden verir ki? kaybolmasın falan diye değil bırakın bu işleri. işletmek için verilir sonra da böyle olur işte. minimal çiftlik bank.

  • "eğer size birisi bir şeyi kimin icat ettiğini sorarsa ve siz o şeyi icat edenin kim olduğunu bilmiyorsanız tesla icat etti deyin, büyük ihtimalle doğru cevap vermiş olursunuz. "

  • kendinden emin ve bir o kadar da mesnetsiz iddia.

    öncelikle, bu evrenin simülasyon olması için kesinlikle şunu kabul etmemiz gerekiyor: bizimkinden başka bir evren daha var ve orada yaşayıp bizi simüle edenler, bizim deneyimlediğimiz fizik kurallarına tabi durumdalar ki bu evreni de kendi bildikleri fizik kurallarına göre simüle etmişler. bunu kabul ettiğimizde ortaya şöyle sorunlar çıkıyor:

    1- evren boyutunda bir simülasyon yapmak için gereken bilgisayarın boyutu

    bir sabit disk sürücüsünün, tek bir bitlik bilgiyi depolamak için yaklaşık 100,000 atom kullanıyor oluşundan yola çıkarsak ve bu bilgiyi, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 10^82 tane atom olduğu tahminiyle birleştirirsek, bu kadar çok sayıda atomun bilgisini depolayabilmek için gereken bellek ihtiyacı devasa olacaktır. yani şunu desek yanlış olmaz; gözlemlenebilir evreni simüle etmek için bu evrenden daha büyük bir bilgisayara ihtyaç var.

    2- bremermann limiti

    bu limit, bir bilgisayarın ne kadar hızlı olabileceğinin bir ölçüsü. bu da kilogram başına saniyede yaklaşık 1.4 x 10^50 bitlik işlemle sınırlı. tabii ki bu bilgisayar işlem yapabilmek için belirli bir enerji harcayacak. ne kadar harcar? meşhur e = mc^2 ne kadar gerektiriyorsa; yani kütlesiyle doğru orantılı olacak şekilde enerjiye ihtiyaç duyar. diyelim ki 1.5 kiloluk bir laptop kullanıyorsunuz. bunun ihtiyaç duyacağı enerji:

    (1.5) x (8.99 x 10^16) = 134,850,000,000,000,000 joule olur.

    yukarıdaki 1. maddede, gözlemlenebilir evreni simüle etmek için gerekecek bilgisayarın, evrenin kendisinden daha büyük olması gerektiğini söyledim. bu durumda öyle bir bilgisayarın kaç kilo geleceğini ve o boyuttaki bir bilgisayarın da işlem yapabilmek için ne kadar enerjiye ihtiyaç duyacağını başlık sahibi hesaplamak isterse tutmayalım kendisini.

    3- bekenstein sınırı

    bu, fiziksel nesnelerin depolayabileceği bilgilerin temel sınırı olarak da tanımlayabileceğimiz bir ölçü. belirli miktardaki madde için maksimum bir entropi seviyesi ön görür ve bit kullanan klasik bilgisayarları da kübit kullanan kuantum bilgisayarların kapasitesini de sınırlandırır. yerel olarak ihlal edilebilir mi? belki ama zaten ilk iki madde, buna sıra gelmesine bile gerek kalmadan böyle bir simülasyon olasılığını imkânsız seviyesine getiriyor.

    4- simülasyonlar, gerçek hayata kıyasla daha basit algoritmalar ve grafikler kullanır. evrenimiz kadar akıcı ve detaylı bir yapıyı simüle etmek için, ondan çok daha büyük ve karmaşık bir yapıda yaşayan, zekâ olarak da çok daha yüksek seviyelerde gezinen canlılar gerekir. üstelik simülasyonlar genellikle kısa süreler içerisinde sonlandırılır ya da kapatılır. evren simülasyon olmak için fazla uzun süredir "hayatta". sonuçta bunu ne kadar uzun süre sürdürürseniz, o kadar fazla bellek gerekecektir ve evrenin zaten çok fazla bellek gerektireceğine değindik.

    5- simülasyonlar o an'dan ötesini yaratmazlar. bunu açıklamam gerekecek sanırım. mesela rdr2 gibi açık dünya haritalı bir oyun oynadığınızı düşünün. siz haritada ne tarafa doğru gidiyorsanız bilgisayar o bölgedeki haritayı oluşturur. arkanızı, diğer yanlarınızı görmediğiniz, sadece önünüzü gördüğünüz için o kadarını oluşturması yeterlidir. biraz ilerlediğinizde yeni bölgeleri oluşturmaya devam eder. görünenin dışındaki harita (yani dünya) sizin için yoktur. daha basit oyunlarda, mesela bir yaratığı öldürüp geçtiğiniz yere geri dönüşte, yaratığın cesedinin orada olmadığını, izleriyle beraber tamamen yok olduğunu görürsünüz. hatta bazen siz oradayken yok olur. bazı durumlarda oyun hataları (bug'lar) olur ve grafikler bozulur. bazen simülasyonlar çökebilir.

    gerçek hayatta bunların hiçbiri olmaz. hayatın herhangi bir kesiti, anlık olarak ortaya çıkmaz. uzun yıllara ait birikimli bilimsel bilgilere yahut insan zihnindeki anılara her an rastlayabilirsiniz. zaman geçtikçe o bilgilerde de değişim olur. yenileri eklenir, bazıları unutulur, kimileri değişir. bir yerde durup ne yana bakarsanız bakın, oradaki nesnelerin her zaman orada olduğunu görürsünüz. oyunlarda sizin için var olmayan ve sadece ihtiyaç anında ortaya çıkan insanlar yoktur gerçekte. hatta hiç de ihtiyacınız olmadığı sırada telefonla aranmaktan rahatsız bile olabilirsiniz çünkü sizin dışınızda, siz görmeseniz de devam eden bir hayat vardır. grafikler hiçbir zaman bozulmaz. simülasyon hata verip kapanmaz.

    bu kadar gerçekçi ve kusursuz bir simülasyon yapmak için kim, neden uğraşır ya da bu mümkün mü soruları da yanıtlanmayı gerektiriyor bu aşamada ama sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.

    tek bir soru var aklımda: fark eder mi? diyelim ki tüm bildiklerimiz yanlış ve bir simülasyondayız. eee? gittiği yere kadar yaşayıp ölecek herkes. dolayısıyla "evrende bizden başkası var mı?" ya da "ya evren gerçek değilse?" gibi soruların cevapları, bizim hayatlarımızda pek de bir şey değiştirmeyecek. yani neticede "madem simülasyondayız, gidip banka soyarak zengin yaşayayım" diyemeyeceksiniz çünkü bu bir simülasyonsa eğer, bu simülasyonda toplumsal ceza sistemi de düşünülmüş ve hapse gireceğiniz kesin. hepimiz aynen böyle devam...