hesabın var mı? giriş yap

  • mantarcilik denen bolumu bitirip gercekten mantarcilik yapan birinin 5 binden fazla kazanmasi isten bile degil.
    not: mantarci degilim
    not2:avukat da degilim
    not3:evet mantari seviyorum

    edit: başlık bana kalmış kendimi haydar baş gibi hissettim. lakin evet asgari ücreti de 5 bit tl yapmak gerek.

  • topluluk içinde ve bire bir konuşmada hareketlerinin değişimini gözlemlemektir.

    bazı insanlar yalnızken çok iyidirler, yargılamazlar, ön yargısız görünürler, anlayışlıdırlar. sonra yanınıza birileri geldiğinde ya da birkaç kişi birlikte bir yere oturup konuştuğunuzda bambaşka biri olurlar. tamamıyla değişirler, size değersiz hissettirirler, kendilerini kanıtlamak için yalnızken yapmadıkları şeyleri yaparlar ve bence bu bir insanın sahip olabileceği en berbat özelliklerden biridir.

    kısacası ıssız adada birlikte yıllarca yaşasanız dahi bir insanı tam anlamıyla tanımış olmayabilirsiniz, toplum içindeki hareketler o kadar önemli ki.

  • ilk zamanlar sms atıldığına bile inanmıyordum ben. sms oylaması diye, reytinge pek etki etmeyenleri eliyorlar diye düşünüyordum. bir poşete 25 kuruşu vermeyen insanlar hakikaten sms atıyorlar ya, gram akıl yok hacı.

  • kendisine daha tatlı ve sevimli hayvanlar tavsiye edilmesi gereken zevksiz bir çocuk.

    ben asıl evin köpeğine acıdım. böceklere, "bunlar ne ulen? nereden düştüm ben bu eve?" der gibi bakıyor zavallım.

  • new york'ta mescit olmadığını düşünenlerin birazdan yalayacağı abi.

    new yorkt'a tonla mescit var hadi onu da geçtim neden taksinin üstü biraz anlatsana.

  • kural değişmez. küçük çalarsan hırsız olursun, büyük çalarsan beyfendi. bu da öyle.
    daha 4-5 yıl önce cemaati destekleyen başbakan, milletvekili pozisyonundaki adamlar bırak yargılanmayı şu an kahraman ilan edilirken, çapı daha küçük olan adamlar günah keçisi ilan ediliyor. ikiyüzlülük bu milletin damarlarına sızmış. yapacak bir şey yok.

  • başarısız olmasıyla büyük bir başarıya imza atan deney.

    deney, amerikalı fizikçiler albert michelson ve edward morley tarafından, o dönemde uzayı doldurduğuna inanılan esir ya da eter gibi isimlerle anılan bir maddenin varlığını ispatlamak için yapılmıştı ama bu iki fizikçi aksine, bu maddenin var olmadığını ispatladı.

    ***

    bir nehre girip karşı kıyıya yüzmeye çalıştığınızı düşünün. eğer nehirde akıntı varsa, sizin akıntıya karşı ya da akıntıyla aynı yönde yüzmeniz, karşıya geçme sürenizi etkileyecektir. eğer akıntıya karşı yüzerseniz, akıntı sizin karşıya geçmenizi geciktirir. akıntıyla aynı yönde yüzerseniz, karşıya daha hızlı ulaşırsınız. bu hepimizin bildiği, sıradan, günlük bir olay.

    interferometre kullanılan deneyde, eter rüzgârının, tıpkı nehirdeki akıntı gibi, ışığın hızını etkilemesi beklentisi önemli bir yer tutuyordu. bu aletin içerisinde yarı geçirgen bir ayna bulunur. ışığın bir kısmı bu ayna üzerinden yansır, diğer kısmı aynadan geçerek yoluna devam eder. yansıyan ve geçen bu iki ışık demeti farklı doğrultulara yönelirler ve yöneldikleri doğrultulardaki normal aynalardan yansıdıktan sonra bir ölçüm cihazına erişirler.

    ölçüm cihazına gelen iki ayrı ışık demeti bir girişim deseni oluşturur. eğer demetler cihaza aynı anda ulaşırsa düzgün bir desen oluşurken, demetler cihaza farklı anlarda ulaşırsa bu kez, oluşan girişim deseninde faz farkı gözlenir.

    eğer uzay, bahsi geçen maddeyle doluysa, bu maddenin rüzgârı ışık demetlerinin kaynağa ulaşma hızını etkileyecekti. beklenti de işte bu yöndeydi fakat görüldü ki düzgün bir girişim deseni oluşuyor. farklı zamanlarda da farklı bilim insanları tarafından gerçekleştirilen ve aynı sonuca ulaşılan bu deney, uzayın herhangi bir akışkanla dolu olmadığının kanıtıydı. özel göreliliğin temeli de bu sayede atılmış oldu.

  • dedem marangozmuş ve gerçekten çok fakirlermiş. babam üniversite sınavını kazandığı halde çalışmak zorunda kaldığı için üniversiteye gidememiş.

    babam küçükken eve doğru düzgün et bile alamazlarmış. dedem de nur içinde yatsın yemeğe çok düşkün biriymiş. geceleyin kalkar kimseden habersiz mutfakta hamur açar onu bir güzel pişirir, babannem görmesin diye etrafı temizleyip yatarmış. dedemin de en çok istediği dışarıda köfte ekmek yemekmiş.

    babam işe başladıktan sonra ilk maaşıyla dedeme köfte ekmek ısmarlamış. ışte bu babamın şimdiye kadar ki adam 60 yaşına geldi, yaşadığı en büyük mutluluk olmuş. sonra dedem gut hastalığından vefat etti, mekanı cennet olur inşallah