hesabın var mı? giriş yap

  • yayınlandığı ilk gün suratımı boyayıp sinemanın önünde bekleyip, çıkan herkese 'senin alleh belani vörsin ula şeröfsiz' diye bağırıp tokat atıcam. pr çalışması zannedip eğlensinler ben de biraz stres atayım.

  • ingilizce'de "to" ve "for" sıklıkla kullanılan iki farklı önlektir. ikisi de çeşitli şekillerde kullanılabilir ancak benzerlikleri şunları içerir:

    amaç belirtme "to" ve "for" her ikisi de bir amaç belirtmek için kullanılabilir. örneğin "i need a pen to write a letter" (mektup yazmak için bir kalem gerekiyor) ve "i bought this gift for you" (bu hediyeyi senin için aldım).

    zamansal ifadeler her iki önlek de zamansal ifadelerde kullanılabilir. örneğin "i have an appointment at 3 o'clock" (3'te randevum var) ve "i will be on vacation for a week" (bir haftalığına tatile çıkacağım).

    değişim hem "to" hem de "for" değişim anlamı taşıyabilir. örneğin "i traded my car for a motorcycle" (arabamı bir motosikletle değiştirdim) ve "i gave my coat to my friend" (montumu arkadaşıma verdim).

    ancak "to" ve "for" arasındaki kullanım farkları da vardır. örneğin "to" genellikle hareket veya yön belirtmek için kullanılırken "for" belirli bir süre veya amaç için kullanılır. ayrıca "for" aynı zamanda bir kişiye veya gruba yapılan eylemi belirtmek için de kullanılabilirken "to" bu durumda kullanılamaz.

    şunuda buraya ekleyelim. "to" preposition (edat) olarak "to" infinitive yapısında ve "to" phrasal verbs (fiil öbekleri) de kullanılırken "for" isimlerde kullanılır.

  • şu an dünya okçuluk sampiyonasinda çeyrek final maçına çıkıyor. yayın: trtspor yıldız

    edit :6-2 ile yarı finale kaldı

    yarı finalde de 1 numara almeida'yi yenip finale kaldı

    en güzel edit : dünya şampiyonu oldu mete

  • 'ben hep 50 liralık dolduruyorum' diyen insanlara yönelik çok başarılı bir görsel bilgilendirme şöleni:

    ''ekonomi anlatıyorlar. ben size ekonomi anlatayım. 2002'de iktidara geldiğinde 50 lirayla bunu (30 litrelik yeşil bidon) dolduruyordun. 16 senenin sonunda bunu (8 litrelik kırmızı bidon) dolduruyorsun. al sana ekonomi.''

  • cocuklarin hayal gucunun kanitidir. ben ak sakalli bir dede olarak tasvir etmistim ki bu da benim o zamanlar ne kadar hayal gucu kit bir insan olduguma isarettir;

  • ulan eskiden olsa buralar şimdi uçan yazarlardan mezarlık olmuştu.

    neyse, keanu aktör olmak için liseyi bırakmış, sonrasında ilk başrolünü bir coca-cola reklamında bisikletçi olarak almış. alın size amme hizmeti.

    okurken buz hokeyi takımında da oynamış, iyi bir kaleciymiş ve lakabı duvar imiş.

    ilk büyük film rolünde de yine kaleci olmuş. youngblood.

    speed ile komedi rollerinden sıyrılmış ve iyice tanınır olmuş. ne filmdi be.

    the replacements filminde gene hackman oynasın diye kendi ücretinin %90'ından vazgeçmiş.

    annesi essex'liymiş. colchester ftw!

    üvey babasın sayesinde green card alıp abd'ye yerleşmiş.

    speed 2'de oynamak istemeyerek 11 milyon doları tepmiş.

    kız arkadaşı düşük yapmış, depresyonla da boğuşurken trafik kazasında hayatını kaybetmiş.

    15 haziran üzgün fotoğraflarından esinlenilerek "keanu'yu sevindir" günü ilan edilmişti internet kullanıcıları tarafından ve ilk yıldönümünde guardian'a röportaj vermiş.

    ilk adı hawaii dilinde "dağlardan esen serin rüzgar" anlamına geliyormuş.

    çocukken annesinin tanıdığı alice cooper ile güreşmiş ve kaybetmiş.

    matrix'teki ceketini hâlâ saklıyormuş. ilgilenen varsa...

    lösemi olduktan sonra kız kardeşine bakmaya başlamış ve kanserle mücadele için bağışlarda bulunmuş.

    disleksiden muzdaripmiş.

    lübnan doğumlu.

    tl;dr: metroda takılıyor işte her gün görüyorsunuz.

  • zamanı gelince bebeğini -erkekse- sünnet ettirecek babanın yazdığı dilekçedir. "kul, eksiksiz ve sağlıklı yaratılmıştır" diyor da.