hesabın var mı? giriş yap

  • galatasaray'in golcüsüdür. ama gol atmasi icin belli sartlarin olusmasi gerekmektedir.
    -top defansin arkasina sarkacak,
    -burak ofsaytta olmayacak,
    - kaleyi direk karsidan görecek,
    - top ayagindan acilmayacak,
    -gününde olacak.

    bütün bu sartlar olusursa, %50 ihtimalle golu atabilir kendisi.

  • başına bir şey gelmeyeceğinden emin olduğu için böyle çemkiriyor.

    türk halkının genel özelliğidir. ezebileceğini ezer acımaz.

    olayın ne olduğunu bilmediğim için haklıdır haksızdır diyemem ama karşısındaki kadın bir savcı olsaydı böyle bağıramazdı veya ne idüğü belirsiz bir maganda olsaydı ancak akşam twitterdan ağlardı.

    not: buradaki mevzu ezenle ezilenin mesleklerinden bağımsız... bizim memlekette gücü yeten gücünün yettiğini ezer. misal mağdur hanım ablamızın apartman görevlisi sadece onun kapısının önünü temizlemeden mesaisini bitirse büyük ihtimal bu sefer bağırıp çağıran taraf kendisi olacaktı.

    buna aslında hayatın her alanında şahit oluyoruz. adamın altında bmw bilmem ne modeli var yolda en üst hız sınırında sollama yapan şahin sürücüsüne 500 metre öteden sellektör yapmaya başlıyor ama aynı zibidi aynı hareketi bir audi q8 sürücüsüne veya bir makam aracına yapamıyor.

    gerçekten aile terbiyesi almış, kendini yetiştirmiş, sinirlerine hakim olmayı öğrenmiş çok küçük bir azınlık dışında maalesef durum böyle. eğitim sadece cehaleti alıyor...

  • arkadaşlar bu olayları sadece torpil olarak görmeyin rica edicem; bu olaylar aynı zamanda eğitime, çocuklarımıza ve geleceğimize de vurulan birer baltadır.

    ondan sonra vay efendim pisa'da türkiye neden geriliyor?.. böyle liyakatsizler yüzünden işte.

  • bu mesleğin en acı tarafı şu: çok güzel bir gökdelenin, konser salonunun, stadyumun önünden geçerken insanlar "binaya bak ne kadar güzel, mimarı kim acaba?" diye sorar. kimse inşaat mühendisi kim diye sormaz.

    kendi kendine duruyor o bina ayakta çünkü.

  • osmanlı döneminde istanbul tahtakale'de açılan ilk kahvehane olan kiva han'in sahipleri suriyeli şems ile arap hakem'dir. bu ikili osmanlıda hem kahvenin hem de yeni kahvehanelerin önünü açar. kahve tüketimi arttıkça çubuk, tütün, afyon, nargile tüketimi de beraberinde artar. halk sınıf ayrımı gözetmeksizin bu yeni eğlence mekanlarına akın eder ve kısa sürede kahvehaneler bu sayılanlara ek olarak "her tür numaranın" döndüğü ve döndürüldüğü yerler haline gelir. bu durumdan rahatsız olan yönetim ve yönetime yakın kişiler, şeyhülislam'a fetva çıkarttırarak kahveyi ve kahvehaneleri yasaklattırır. işte o yasaklar!! (bkz: #17037419)

    yasakla beraber kahveler hışımla denize dökülür, kahvehaneler kapatılır ve uzun yıllar halkı soğutmak için bu söylem kullanılır --> ne şam'ın şekeri ne arabın yüzü

    zira o dönemde şeker şam'dan (akılları sıra suriyeli şems'e gönderme yapıyorlar), kahve ise araplardan gelmektedir (arabın yüzüyle de hakem'e laf geçiriliyor, hani kahve de arabın yüzü gibi koyu renk ya) olmaz olsun deniliyor olmaz olsun! bugün gelinen noktada ise ambargolarla şeker az miktarda ülkemiz pancarından, bol miktarda amerika ektirmesi mısırdan, kahve ise brezilyanın çöpe atılacak bunlar kenarda dursun diye ayıklanmış kahvelerinden gelmekte.

    dipçik not: merak edenler için, şems ve hakem bu yasaklar yüzünden tekrar kendi ülkelerine dönene kadar kahvehane işinden hayli iyi para kaldırmış evet.

  • türk milli takımı yerine, alman milli takımını tercih etmiştir, öyle milliyetçi bir insandır kendisi. isterse reenkarnasyon ile bu yaştan sonra kendini kürşad'a dönüştürsün, bu gerçek değişmeyecek. amatör eğlendirir yani pepito.

  • sırf bu dizi ve jimmy hatrına 32 yaşımda iş güç sahibiyken sınava girip hukuk okumaya karar verip, gece-gündüz-yaz-kış demeden alttan-üstten-yandan ders alıp 2 sene 10 ayda 4 yıllık fakülteyi bitirerek avukatlık stajını yapabilmek için 657 sayılı devlet memurları kanunun 24 aylık babalık iznini kullanabilmek adına 3 yıldır çocuk yapmayı erteleyip mezuniyete 2 ay kala corona virüsü salgını nedeniyle siki tutmuş eğitim öğretim sistemi yüzünden mezun olamama ihtimalim eşliğinde az önce 5. sezon 6. bölümü izledim.

    emeği geçen herkesin amk.

  • kadına şiddeti engellemek için boş yere uğraştığımızı görmeyi sağlayan kız. abla 18 yaşından küçüklerin girmesi yasak olan bir mekana elini kolunu sallaya sallaya girmiş , gitmiş kızın birinin suratına kaynayan demliği geçirmiş - bilmeyenler için not, sıcak su kalıcı arıza bırakabilen birşeydir - ondan sonra da kalkıp gitmiş kimse dokunmadan. ama o ergen, ay o çocuk, ay hülyanın kızı olmasaydı böyle bişi olacak mıydı. abartmayın ablacım, o zaman niye ağlaşıyordunuz cem gariboğlu denen rahatsız kızcağızı kestiğinde ? teknik olarak o da ergendi. rahatsızlığın ergeni gergeni olmaz. şiddeti legalize etmeyin, manyaklık yapmayın.

    son oalrak söyleyelim ki, o çayı sevgilisi zehraya atmış olsaydı , şu an çocuk taşaklarından asılmış , adam yaralamaktan içeride olacaktı, hülya avşar hemen kuracağı zehra vakfı adına bir hastaneye yanık ünitesi kurdurmuştu, herkes çocuğun nasıl bir kadına şiddet gösterebilmiş, şerefsiz vs olduğunu konuşuyordu. ama zehra çocuk. hee ,çocuk.