hesabın var mı? giriş yap

  • haklıyı haksızı geçtim de bir çok motorcu haklı bile olsalar tiksindiriyorlar kendilerinden. adama gerizekalı diye bağırmak nedir ya?
    bu öfke nedir onu anlamıyorum, insan kendisi iyiyse yaya için panik yapar. geçenlerde aynı şey arabayla giderken başımıza geldi. bir kadıncağız, belli ki bir yere yetişmeye çalışıyor, sola bakmadan pat diye atlayıverdi. çok da hızlı gitmiyordum ama hemen farkedip durdum. kadın eliyle tuttu kaportayı. acaip panik yaptık iyi misiniz diye. kadın ben hatalıyım, hakkınızı helal edin dedi. hayır o kadına bir şey olsa da ben haklı olsam ne olur? evet yasal olarak haklı bile olsan bir insana bir şey oldu mu diye korkmamak nasıl bir ruh hali acaba?

  • sizin icin ozetliyorum: kafe, restoran gibi ya da paket servis yapan, ya da direkt tezgahtan satan isletmelerde gida icin %8 olarak uygulanan kdv %10'a , alkollu iceceklerde ise %18'den %20'ye yukseltilmis. fark %2.

    en az 3 dakika kardasiniz hadi.

  • bir adet piçin ve onu dünyanın en önemli varlığı sanan anasının haksız olduğu tartışmadır. bakamayacaksanız çocuk yapmayın. sizin piçinizin nazını da diğer insanların çekmesini beklemeyin.

  • daha da kötüsü aslında bunun farkında olmak; ama içine doğduğun hayatın uyuşturucu durgunluğuna kapılıp savrulmaktır.

    önce iyi bir eğitim almadığını bilirsin içten içe; ama tutulduğun yarışın anlamsızlığının farkında olmama rağmen düzene boyun eğip vasat bir insan olursun.

    insanlar bir yerlerde hayatını yaşarken, boş insanların boş muhabbetlerini dinlemek zorunda kalırsın; dinlemezsen yalnız kalırsın ve asosyallikle suçlanırsın; dinlersen de bombok kafalı biri olursun.

    bu düzen üzerine bir pislik gibi yapışır. silmeye çalıştıkça daha çok bulaşır; öyle kalakalırsın. ilişkiler yüzeysel ve vasattır. öyle dandik bir çevren vardır ki, iyi bir şeyler yapmaya çalışmak demek, delirme noktasına gelinceye kadar ödün vermek demektir. sorgulayan bireyler, hem aşağılanır, hem yalnız bırakılır, hem de ümitsizlik içinde boğulmasına göz yumulur.

    garip, kasvetli ve kötümser bir yorum gibi görünebilir ama değildir; çünkü bu toplumsal zehrin kendini nasıl da felç ettiğini bazen çok geç anlarsın; bazen de hiç anlayamazsın. umutsuzluk bir yandadır; ortağım doblo'yu x'e sattım; beylikdüzünden y saatte geldim; bilmemneyi gördün mü survivor'da elendi iyi oldu diğer taraftadır.

    ilginç bir boktur bu anlatmak zor.

  • müsait bir yerde atlayabilir miyim?

    bunu diyen de bir teyze.
    teyze inerken şoför dönüp yanında oturana "paraşütü açıldı mı?" diye sordu.

  • viktorya dönemi'nde annelerin hayatını kolaylaştırmak için "banjo şişesi" olarak adlandırılan ürünler piyasaya çıkarıldı. çocukların kendi kendini besleyebilmeleri fikri biberonları birçok kişi için çekici kıldı, ancak tam anlamıyla popüler olmalarını sağlayan bayan beaton oldu.
    görsel - görsel - görsel

    bayan beaton, bugünün tabiri ile "yaşam tarzı gurusu" (ya da yaşam koçu) olarak anılan biriydi. anneleri, bebeklerini emzirmek yerine biberonla beslemeleri için teşvik etmişti. 1861 yılında verdiği reklamlarda devrim olarak nitelendirdiği biberonla besleme için şunları yazdı:

    "biberon uçlarının, yenileri ile değiştirilene kadar çıkarılmasına ve temizlenmesine gerek yoktur. iki haftada bir, birden fazla kere değiştirmeleri oldukça nadirdir."

    görsel

    yaşam stili gurusunun biberon uçlarının iki hafta boyunca temizlenmesine gerek olmadığına dair tavsiyesinin ölümcül olduğu iş işten geçtikten sonra anlaşılmıştır.

    banjo (afrika kökenli telli bir çalgı türü) şeklindeki biberonlar seramik ve camdan üretildi. şişenin boyun kısmında ise kauçuk bir tüp mevcuttu.

    biberonların özel şekli ve kauçuk hortumu zaten temizlenmesini oldukça zorlaştırırken, bayan beaton'ın iki haftada bir temizleme önerisi ile birlikte, biberonlar bakteriler için ideal bir üreme alanına dönüşüyordu.

    zamanla şişede hayatı tehdit edecek miktarda bakteri ve mikrop birikiyordu. çocukların zayıf bağışıklık sistemi ve yaşlarının ufak olması ile birleştiğinde bu biberonların ölümcül olduğu ortaya çıktı.

    bu biberonlar, binlerce çocuğun ölümünden sorumlu oldukları ortaya çıkınca "cinayet şişesi" olarak alınmaya başlandılar ve piyasadan çekildiler.

    cinayet şişeleri, 10 çocuktan 2'sinin sadece 2 yaşına kadar hayatta kalabildiği viktorya dönemi bebek ölümlerinde belirleyici bir faktör olarak tarihteki yerlerini aldı.

    ayrıca viktorya döneminde süt içmek bile başlı başına ölüm sebeplerinden sebeplerinden biriydi. henüz pastörizasyon işlemleri kanun ile düzenlenmemiş ve gerektiği şekilde yapılmamıştır.

    doğru pastörizasyon yapılmadığı için insan vücuduna giren sığır tüberkülozu bakterileri, tüberküloza neden oluyor, iç organlarda ve omurgada ciddi hasara nedenoluyordu. bu dönemde sadece süt içmek birçok malformasyona neden oldu, ancak en çok çocuklar etkilendi. viktorya dönemi'nde sadece süt içtiği için ölen çocuk sayısının 500.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

    kaynak

  • kardeşim 6 yaşında iken arkadaşlarıyla ninja kaplumbağalar'ı izlemeye gitmişti sinemaya. sinema evin hemen yakınındaydı, ancak evden çıktıktan bir saat sonra döndü bunlar:

    - ne oldu erken döndünüz?
    - elektrikler kesildi abi..
    - ha nasıl yani?
    - ceryanlar gitti.
    - hmm....
    (bkz: 10 dakika ara)

  • kavga için 10 yıl verildiğini düşünenler var sanırım. cezadaki en büyük kalem "kişiyi silahla hürriyetinden alıkoyma". kişiyi evine çağırıyorsun, arkadaşlarınla beraber biber gazı sıkıp, zorla bir odaya kilitleyip, hep beraber dövüyorsun. sokak kavgası değil bu olay. biraz okuduğunuzu iyi anlayın ve değerlendirin. o odada kızın kaçacak hiçbir yeri yok ve tek başına kaldığı için kızı orada dilim dilim kesseler kimsenin haberi olmayacak.

  • yeni kurmayı düşündüğüm müzik grubunun adı. kadın vokal arıyoruz haldır haldır.

  • ulan şerefsizim gözlerim doldu. şu ülkeye hala yatırım yapıyor adamlar. bu saatten sonra yolunuza taş koyacak olanlara da kafam girsin.

    tanım: uzun süredir beklediğim olay.