hesabın var mı? giriş yap

  • kendinden emin ve bir o kadar da mesnetsiz iddia.

    öncelikle, bu evrenin simülasyon olması için kesinlikle şunu kabul etmemiz gerekiyor: bizimkinden başka bir evren daha var ve orada yaşayıp bizi simüle edenler, bizim deneyimlediğimiz fizik kurallarına tabi durumdalar ki bu evreni de kendi bildikleri fizik kurallarına göre simüle etmişler. bunu kabul ettiğimizde ortaya şöyle sorunlar çıkıyor:

    1- evren boyutunda bir simülasyon yapmak için gereken bilgisayarın boyutu

    bir sabit disk sürücüsünün, tek bir bitlik bilgiyi depolamak için yaklaşık 100,000 atom kullanıyor oluşundan yola çıkarsak ve bu bilgiyi, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 10^82 tane atom olduğu tahminiyle birleştirirsek, bu kadar çok sayıda atomun bilgisini depolayabilmek için gereken bellek ihtiyacı devasa olacaktır. yani şunu desek yanlış olmaz; gözlemlenebilir evreni simüle etmek için bu evrenden daha büyük bir bilgisayara ihtyaç var.

    2- bremermann limiti

    bu limit, bir bilgisayarın ne kadar hızlı olabileceğinin bir ölçüsü. bu da kilogram başına saniyede yaklaşık 1.4 x 10^50 bitlik işlemle sınırlı. tabii ki bu bilgisayar işlem yapabilmek için belirli bir enerji harcayacak. ne kadar harcar? meşhur e = mc^2 ne kadar gerektiriyorsa; yani kütlesiyle doğru orantılı olacak şekilde enerjiye ihtiyaç duyar. diyelim ki 1.5 kiloluk bir laptop kullanıyorsunuz. bunun ihtiyaç duyacağı enerji:

    (1.5) x (8.99 x 10^16) = 134,850,000,000,000,000 joule olur.

    yukarıdaki 1. maddede, gözlemlenebilir evreni simüle etmek için gerekecek bilgisayarın, evrenin kendisinden daha büyük olması gerektiğini söyledim. bu durumda öyle bir bilgisayarın kaç kilo geleceğini ve o boyuttaki bir bilgisayarın da işlem yapabilmek için ne kadar enerjiye ihtiyaç duyacağını başlık sahibi hesaplamak isterse tutmayalım kendisini.

    3- bekenstein sınırı

    bu, fiziksel nesnelerin depolayabileceği bilgilerin temel sınırı olarak da tanımlayabileceğimiz bir ölçü. belirli miktardaki madde için maksimum bir entropi seviyesi ön görür ve bit kullanan klasik bilgisayarları da kübit kullanan kuantum bilgisayarların kapasitesini de sınırlandırır. yerel olarak ihlal edilebilir mi? belki ama zaten ilk iki madde, buna sıra gelmesine bile gerek kalmadan böyle bir simülasyon olasılığını imkânsız seviyesine getiriyor.

    4- simülasyonlar, gerçek hayata kıyasla daha basit algoritmalar ve grafikler kullanır. evrenimiz kadar akıcı ve detaylı bir yapıyı simüle etmek için, ondan çok daha büyük ve karmaşık bir yapıda yaşayan, zekâ olarak da çok daha yüksek seviyelerde gezinen canlılar gerekir. üstelik simülasyonlar genellikle kısa süreler içerisinde sonlandırılır ya da kapatılır. evren simülasyon olmak için fazla uzun süredir "hayatta". sonuçta bunu ne kadar uzun süre sürdürürseniz, o kadar fazla bellek gerekecektir ve evrenin zaten çok fazla bellek gerektireceğine değindik.

    5- simülasyonlar o an'dan ötesini yaratmazlar. bunu açıklamam gerekecek sanırım. mesela rdr2 gibi açık dünya haritalı bir oyun oynadığınızı düşünün. siz haritada ne tarafa doğru gidiyorsanız bilgisayar o bölgedeki haritayı oluşturur. arkanızı, diğer yanlarınızı görmediğiniz, sadece önünüzü gördüğünüz için o kadarını oluşturması yeterlidir. biraz ilerlediğinizde yeni bölgeleri oluşturmaya devam eder. görünenin dışındaki harita (yani dünya) sizin için yoktur. daha basit oyunlarda, mesela bir yaratığı öldürüp geçtiğiniz yere geri dönüşte, yaratığın cesedinin orada olmadığını, izleriyle beraber tamamen yok olduğunu görürsünüz. hatta bazen siz oradayken yok olur. bazı durumlarda oyun hataları (bug'lar) olur ve grafikler bozulur. bazen simülasyonlar çökebilir.

    gerçek hayatta bunların hiçbiri olmaz. hayatın herhangi bir kesiti, anlık olarak ortaya çıkmaz. uzun yıllara ait birikimli bilimsel bilgilere yahut insan zihnindeki anılara her an rastlayabilirsiniz. zaman geçtikçe o bilgilerde de değişim olur. yenileri eklenir, bazıları unutulur, kimileri değişir. bir yerde durup ne yana bakarsanız bakın, oradaki nesnelerin her zaman orada olduğunu görürsünüz. oyunlarda sizin için var olmayan ve sadece ihtiyaç anında ortaya çıkan insanlar yoktur gerçekte. hatta hiç de ihtiyacınız olmadığı sırada telefonla aranmaktan rahatsız bile olabilirsiniz çünkü sizin dışınızda, siz görmeseniz de devam eden bir hayat vardır. grafikler hiçbir zaman bozulmaz. simülasyon hata verip kapanmaz.

    bu kadar gerçekçi ve kusursuz bir simülasyon yapmak için kim, neden uğraşır ya da bu mümkün mü soruları da yanıtlanmayı gerektiriyor bu aşamada ama sözü daha fazla uzatmak istemiyorum.

    tek bir soru var aklımda: fark eder mi? diyelim ki tüm bildiklerimiz yanlış ve bir simülasyondayız. eee? gittiği yere kadar yaşayıp ölecek herkes. dolayısıyla "evrende bizden başkası var mı?" ya da "ya evren gerçek değilse?" gibi soruların cevapları, bizim hayatlarımızda pek de bir şey değiştirmeyecek. yani neticede "madem simülasyondayız, gidip banka soyarak zengin yaşayayım" diyemeyeceksiniz çünkü bu bir simülasyonsa eğer, bu simülasyonda toplumsal ceza sistemi de düşünülmüş ve hapse gireceğiniz kesin. hepimiz aynen böyle devam...

  • tel sesi.....

    -alo buyrun?

    -emel hanim?

    -evet efem buyrun.

    -emel karakas di mi??

    -evet efem.

    -hanfendi, burasi ... laboratuvari. esinizin test sonucu geldi ancak ayni isimde bir beyin daha sonucu var elimde ve acik konusmak gerekirse hangisi daha kotu bilemiyorum!!!

    -ne demek istiyorsunuz?

    -valla biri alzaymer digeri eyds!

    -bi daha yaptirsak testi?

    -hanfendi biliyorsunuz bunlar pahalli testler,sigorta odemez ikinci testi!

    -n'apcaz o zaman?

    -bakin biz burada dusunduk soyle bi fikir geldi aklimiza:

    kocanizi bindirin arabaya, sehrin ortasinda biyerde birakin...

    evi bulursa sakin bi daha onla yatmayin!!

  • o parayı bitirdikten sonra 2 kere umreye gidip gelip, yeni projelerle tekrar dinci.avi'ye başlamasına engel değildir.

  • artık formatını değiştirmesi lazım gidrek sıkıcı olmaya başladı. bence juriyi yarasa gibi yukardan sarkıtmalılar. sesi beğenirlerse de başlarının üstüne düşsünler.

  • "bu gece beş mayısı altı mayısa bağlayan gecedir. bu gece hızır'la ilyas'ın buluştukları an gökyüzünde bir çift yıldız tokuşur. yıldızın birisi yalp yalp ederek mağrıptan, öteki pervazlanıp dönerek maşrıktan gelir, tokuşurlar. tokuşur tokuşmaz da büyürler, çoğalırlar, yeryüzüne top top ışık olur sağılırlar.

    tam bu sırada da yeryüzünde ne varsa, o an için durur, ölür. damarlardaki kan durur. yeller esmez, sular akmaz, yaprak kıpırdamaz kuşların, böceklerin, kanatları kalkmaz. her şey, kirp diye kesilir. ses durur, uyku durur. çiçeklerin açması, otların büyümesi durur. tekmil canlılardaki, cansızlardaki devinme, yaşam durur, ölür. bir an için her şey ölür.

    işte bu anda bir insan gökteki yıldızların tokuştuğunu, tokuşup yeryüzüne sağıldığını görürse, işte bu an bir insan akan suyun kirp diye kesildiğini görürse, tam o an, ne isterse olur. isterse, isteği hiçbir vakit olamaz bir istek olsun, olur...

    eğer beş mayısı altı mayısa bağlayan gece hızır'la ilyas buluşmazlarsa, buluştukları an dünya ölmezse, bir daha çiçekler açmaz, bir daha doğanlar doğmaz, doğuranlar doğurmazlar. onlar buluştuklarında topraktaki her şey birden ölür, sonra, bir an sonra yeniden daha gür, daha canlı, yaşam yenilenir, fışkırır."
    yaşar kemal

  • öncelikle geçmiş olsun, kendi deneyimlerim üzerinden aklıma gelen 2 olasılık var.

    en büyük olasılık: tartıştığın kişi yöneticinin torpille soktuğu tanıdığı, gidip özelden ağlamış ve olanlar olmuş.

    ikinci olasılık: tanıdığın için kontenjan ihtiyacı doğmuş, işe son giren olarak sana patlamış.