hesabın var mı? giriş yap

  • başlık esasında yüksek hesap ödedikten sonra yemeğe çıkılan kıza ilk bakış olmalıydı da. malum karakter sorunu. malum sözlük olayları v.s

    o bakış var ya o bakış... tek bakışla bir sürü şey anlatma durumu. ''ahhh seni hınzır ödedik kol gibi hesabı'' bakışı :)))

    neyse ilk kez yemeğe çıkma durumu. yenmiş-içilmiş. sorular-cevaplar. iki tarafın da biraz kendini kasması. cool tavırlar. kaçamak bakışlar derken... hesap gelir. hesap açılır ve 220 tl. işte o an iç ses devreye girer; ''höh 220 tl?? ''öhöm bozmamalıyım.'' ''bozulmuş gibi görünürsem cimri der '' ''ne cimrisi ya 220 tl'den bahsediyoruz.'' ''yok be abi güzel geceydi, değdi yani'', ''hoh 220 tl ve daha gecenin başlangıcı sayılır'', ''yok yok bozma sen yine de.'' ''bozması mı var ya hesap kol gibi.'', ''ortak ödeyelim derse kabul eder mi?'' ''yok lan daha ilk çıkış, kız valla eve döner.'', ''dönsün ya'' ''yok lan yok dönmesin, belki sonraki hesapları o öder'', ''yok yok ödemez bu, ödeyecek tip yok'', ''oğlum ya şu mekan 220 tl hesap ödenecek mekan mı, keşke az içseydim.'', ''karttan 110 çekin, 100 tl nakit vereyim desem fakir mi lan bu der mi?'' ''der lan kesin'', ''e oğlum kredi kartına da faiz biniyor''. ''maçı da kaçırdık iyi mi, oğuzhan da kadrodaydı'',
    ''neyse ödeyim hesabı da, sonra böyle yerlerden hoşlanmıyorum samimi değil yalanını atarım bidaha gelmeyiz'' ''aha geliyor garson.''

    hesap ödenir. ve yüksek hesap ödedikten sonra kıza ilk bakış atılır. dünyanın en yalancı gülümsemesi bu bakışa eklenir. yıkılmadım ayaktayım algısı verilir.

  • bazi tarihcilere gore ise, sultan dorduncu murat 1635'te ciktigi iran seferinden donerken yaninda iranli bir prens getirdi. adi yusuf han'di, zevki zevkine, mesrebi mesrebine uygundu. kulturlu, zarif bir meclis adamiydi, yaratici bir zevk muhayyilesine sahipti. iran sahinin revan valisiyken bu osmanli padisahinin kendisinden evvel gelen sohreti uzerine kaleyi sultan murat'a teslim etmisti.

    yeni efendisine yeryuzunun en guzel ve muhtesem beldesi olan istanbul'da peri masallari hayati yasatacagini vaat etmisti. vaadini tuttu, kagithane'de kendisine ihsan edilen miri bir koruda irankari bir kosk ve koskun yaninda gul gulistan icinde dort duvari billurdan bir hamam yaptirdi; disinda gul ve yasemin dallari arasinda bulbul yuvalari vardi, icine de bulbuller doldurdu.

    ...

    sultan murat, yusuf han'a resmen "mutahassis has nedim" unvanini verdi. fakat istanbul halki ondan daha evvel bu melun adama layik oldugu lakabi takmis, "emiri kun" demisti: kun kelimesinin manasi icin farsca lugate bakmalidir.

    pek edepli vakanuvisler bu lakabu "emirgune", "emirguneoglu" sekillerine cevirdiler. yusuf han'a kirli hizmetleri karsiligi verilen yerlerden bogazici'nde rumelihisari civarinda lebi deryada guzelligi dille ve kalemle tarif edilmez bir koru da emirgune bahcesi oldu.

    ...
    * * *

  • çalıştığım şirkette mesai bittikten sonra
    özellikle kadınlardan oluşan 20-25 kişilik bir part-time temizlik ekibi vardı.
    personel gittikten sonra akşam 19.00 gibi gelir 21.30'a kadar temizlik yaparlardı.

    bir iki gün yoğunluk dolayısıyla geç çıkmak zorunda kaldım.
    ben bilgisayarda mail yazarken ellerinde bezlerle yanımdan geçip gittiklerini gördüm.
    işe gömülmüştüm önemli bir iş vardı yetişmesi gereken.
    büfeye gidip bir kahve alayım dedim.
    o esnada o muhteşem kahkahayı duydum.
    içten gülen, kahkaha atan insanları hep sevmişimdir.
    bir anda mutluluk aşılarlar insana.
    sahibini tanısanız da tanımasanız da...

    baktım temizlikçi kadınlardan biri.
    beni görünce sıvıştı.
    çekindi herhalde.
    ülkemizde, kahkaha atan kadın imajı sonuçta pek iyi gözle bakılan bir şey değil.

    ertesi akşam bu durumun bir benzeri yaşandı.
    yine aynı kahkahayı duydum ve yine gülümsedim.
    başka bir departmandan benim gibi mesaiye kalmış bir arkadaşım vardı.
    adı esin.
    o onlarla haşır neşir oluyordu.
    kız muhabbeti yapıyorlardı.

    kahkahanın sahibini sordum ona.
    esin anlattı;
    kadın mide kanseriymiş.
    kocası bir inşaatta çalışırken düşmüş felç olmuş.
    evde yatalak durumdaymış.
    o sene üniversiteye hazırlanan bir kızı varmış.
    kadın gündüz evlere temizliğe gidiyor akşam da bizim şirkette çalışıyormuş.

    bu kadar zor durumda olan, zor günler geçiren bir kadının bu şekilde kahkaha atması
    bana çok ilginç geldi.
    aradan günler geçti.
    esin bir gün beni ve birkaç arkadaşımızı toplantıya çağırdı.
    mevzu bizim kahkaha atan temizlikçi kadınımızdı.

    kadının kızı dershaneye gidiyormuş.
    dershane parasını da kadının evine temizliğe gittiği bir avukat kadın ödüyormuş.
    ilk 2 taksiti vermiş ama sonra avukata icra gelmiş ve ortadan kaybolmuş.
    dershane de, parayı ödemezsen gelemezsin diye kıza söylemiş.

    2000 tl civarı bir şey.
    esin ve ben şirkette çalışan herkese mail atıp durumu anlattık.
    1 hafta içinde 3500 tl gibi bir para toplandı.
    dershane parası ödendi üzeri de kadına verildi.

    aradan 2-3 ay geçti.
    kahkaha atan kadına bir yerden az buçuk maaş bağlanmış ama
    sigortalı bir yerde çalışırsa alamayacak.
    şirkete demiş ki ''ben yine çalışayım ama sigortasız olur mu?''
    haliyle şirkette hayır demiş olamaz.
    sigortasız çalıştıramayız.

    o günden sonra kahkaha atan kadınla yollarımız ayrıldı.
    aradan bir süre geçti.
    şirketin balkonunda sigara molasındayım.
    telefonum çaldı.
    açtım.
    - quente bey
    - buyrun benim
    - ben gülcan
    - gülcan?
    - kahkaha atan kadın ( ama bu sefer atmadı )
    çok şaşırmıştım.
    - buyrun gülcan hanım
    kahkaha atan kadın ağlamaya başladı.
    bir süre dinledim, anlaşılmıyor.
    arada sesi gidip geliyor ağlamaktan, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
    - hayrola dedim dur bir nefes al.
    - quente bey, benim kızım hacettepe üniversitesini kazandı, allah sizden, esin hanımdan
    diğer arkadaşlarınızdan razı olsun ...

    boğazım düğümlendi.
    ellerim titremeye başladı.
    hayatımda hiç görmediğim bir kız üniversite kazandı diye bunlar olur mu?
    ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı...

  • bu ilanda fantastiklik görmeyen arkadaşlar uygunsa benim kriptonit madenimde çalışmaya gelebilir ücret dolgundur. servis olarak da t-rex kullanıyoruz, kapınıza kadar bırakır.

  • kendi blockchain ve ekosistemine sahip olan; hali hazırda en hızlı işlem gücüne sahip crypto-currency'dir.

    zaten grafiklerine bakarsanız stabil olarak nasıl artış yaptığını göreceksiniz.

    bir konuyu açığa kavuşturmak isterim. her crypto para bir coin değildir!
    crpyto paralar 2 gruba ayrılır. coin ya da token.

    peki bunların farkı nedir?

    kendi blockchain sistemine sahip olan cryptoların parasına coin denir.
    örnekler: bitcoin- ethereum- solana -litecoin

    mevcutta olan bir blockchain üzerine kurulmuş, bu chainler üzerinde oluşturulan projelere ise token denir.

    milyonlarca işinin internette satın aldığı coğu crypto birimi %80 ihtimalle ethereum eko-sistemi üzerine kurulu olan projelerdir. ethereum, özünde zaten bu düşünülerek hazırlanmıştır. fakat hem ethereum'un btc den sonra ilk koin olması nedeni ile kazanduğı popülarite avantajı hem de sonrasında kurulan birçok projenin kendi altyapısı (blockchain sistemi) üzerinde kurulması, ethereum da hem birim masrafları arttırmış, hem madencilik verimliliğini düşürmüş hem de işlemlerin tamamlanma sürelerininn uzamasına neden olmuştur. hani "gas-fee" yazan bir ibare görüyorsunuz ya, işte o ethereum üzerine kurulmuş para birimlerinin işlemleri sırasında, etheruma ödedikleri aidat olarak düşünrbilirsiniz. son dönemde de gas fee'nin çok artması ethereum üzerinde soru işaretleri oluşmasına neden olmuştur.

    öte yandan solana yani sol kendine ait muazzam bir block-chain sistemıine sahiptir. masrafları inanılmaz azdır. block-chain sitemi muazzam bir dilde-sadelikte yazılmıştır. işlem hızı şuanda rakiplerine göre en iyi durumdadır. lütfen alttaki karşılaştırmayı dikkatle inceleyiniz:

    görsel

    solana'nın muazzam geçmiş tecrübeye sahip kurucuları vardır. qualcomm, intel, dropbox ve google'da üst seviyelerde görev almış bu kurucu ekip solana ekosistemi altında büyük projelere imza atmaktalar.

    sadece solana değil yakın zamanda serum-raydium-fida olmak üzere müthiş projeler ürettiler. ve bu projelere büyük yatırımcı kuruluşlarda milyon dolarlık fonlar sağladı.

    yakın zamanda oyun dünyasına da nft bazlı tokenleri ile girecekler. staratlas isimli strateji-politika-ekonomi barındıran muazzam bir online oyun platformu hazırlıyorlar.

    her geçem gün hacmi iyice artan ve daha çok yatırımcı kazananan bu ekosistemin uzun vadede ethereum fiyat bandına çıkması asla hayal olmayacak diye düşünmekteyim. şahsen sürekli elime para geçtikte düzenli olarak alıp unutuyorum.

    hangi coin ya da tokene yatırım yaparsanız yapın arkadaşlar ısrarla ama ısrarla şun u unutmayın. block-chain sistemi artık dünyanın bir gerçeği. ve giderek her alana girecek bu teknoloji. bu teknolojiye hayır tutmaz batar gider denilmekte. yakın zamanda bu teknoloji hayatımızın her alanında işleyecek ve evet 10.000 i bulan coin/tokenin %90 ı da çöplük!!!! olacak. ve bu nedenle çöplük olması tarihten silinmesi olan coinlerden/tokenlerden uzak durun.

    yatırım yapmadan evvel alacagınız coin/tokenin

    -ekosistemine;
    -projesine;
    -whitepaper'ına
    -üretim hızına
    -üretim esnası maaliyetlere
    -gönderim hızlarına
    -gönderim maaliyetlerine
    -alt yapısında kullandıkları yazılıma ve o dilin basitlik ya da karmaşıklığına bakın bakın bakın.

    hiç bir olayı olmayıp balinaların keriz silkelemek adına pump yaptırdıkları projelerden uzak durun. uzun vadede o projelerden kaçının.

    son olarak binanceden %5 indirimli alış veriş yapmak isteyenler için referanslı linkim buradadır.

    sorusu olanlar her daim yeşillendirebilir.

    edit: yazdıklarım yatırım tavsiyesi değildir.

  • 2 yıldır beraberdik. evlenme kararı almıştık. evlilik teklifi için tek taşını bile almış, teklif edeceğim günü bekliyordum. bu arada çeyiz düzmeye de başlamıştık. beyaz eşya seçiyor, ev bakıyorduk. onu terk ettiğim gün, ailelerin tanışmasına gün saymaya başlamıştık.

    bu arada pandemi denen lanet çıktı* esnafım ben. işlerim bozuldu. kapanmalar zorlamaya başladı beni. günün yarısı dükkan kapalı, haftasonu kapalı derken mali dengem bozuldu. kiralar birikti, kartlar patlamaya başladı, krediler çekildi vs derken haliyle her günüm şikayetle geçmeye başladı. seviyorum ya, evleneceğiz ya. sevdiğim kadına dert yanıyorum haliyle. başka kime yanayım? yine dert yandığım bir gece bana " ehh yeter ya her akşam şikayet" dedi. canım öyle bir yandı ki...*

    sonra şunu fark ettim. evleneceğiz. idareli olmalıyız. benim de işlerim çok ama çok kötü olmaya başladı. buna rağmen evliliğe dair bir şeyler yapmaya çabalıyorum. yediğimi içtiğimi kısıyorum falan. yine de gel diyor gidiyorum, yap diyor yapıyorum. özledim diyor o işsizlikte dükkanı kapatıp gidiyorum. gak deyince et, guk deyince su hikayesi gibi. sonra fark ettim ki ben bu haldeyken müstakbel eş adayım tredyoldan alışveriş yapma derdinde. hiç yokmuş gibi 40. botunu, 50. montunu falan alıyor. alışveriş konusunda çılgın. öyle böyle değil. durumları da çok iyi, rahat yani. kendi rahatlığından ödün vermeyecek kadar rahat hem de. ama birden kafamda şimşek çaktı ya da geleceği gördüm diyebilirim. biz evleneceğiz ve bu hengamede benim işlerim çok kötüyken o kendine üst baş alma derdinde. müşterek hayat için köşeye bir şeyler koyması gerekirken o, hediye olarak istediği botu o anlık alamamam ve tükenmesi neticesinde alamadığım botu, satışa tekrar çıkar çıkmaz alma peşinde.*

    kafama gelecek kaygısı girdi bir kere. en son bana ilişkimizin başında söz verdiği bir şeyi yapmaya kalkması ve benim bana söz verdiğini bu nedenle iznim olmadığını söylemem üzerine kızıp, küfredip yüzüme telefon kapaması son darbe oldu.e sen söz vermiştin? *

    bu 3 olay sadece 1 ay içinde oldu ve ben ayrıldım. arkama da bakmadım. o, onu ne kadar çok sevsem de benim açımdan doğru kişi değildi. evlilik gibi ciddi bir olaya onunla birlikte gidilmeyeceğini gördüm. doğru ya da yanlış bilmem ama benim doğrum buydu ve ne kadar doğru bir karar verdiğime eminim artık.

    şimdi bunları niye yazdım? kimseye anlatmadım çünkü. soranlara olmadı dedim geçtim. bitmiş olsa da kimse onun için farklı düşünsün istemedim. sadece ona gerekçeleri söyledim o da bahane dedi. haklıydı belki. onun bahane olarak gördüğü şeyler hayatın ta kendisiydi ve evlilik konusunda beni karamsarlığa itti.

    şimdi buraya rahat rahat yazıyorum çünkü aradan aylarrrrr geçti biteli. ilişki biteli olduğu kadar bende de bitti. çok uzun zamandır haberim yok. ne yaptı ne etti takip etmeyi, okumayı, görmeyi bıraktım. ölse haberim olmaz. ama çok içimde kalmıştı. birilerine anlatmam lazımdı. sözlük de bunun için var değil mi? hiçbir his olmadan rahat rahat içi dökmek için. zaten onunla ilgili yazmıyorum. yok hükmünde benim için. bir kez yazayım içimde kalanı paylaşayım, içimdeki aksın gitsin istedim.

    debe editi: debeye girmesine şaşırdım entarimin. kendi halimde içimi dökmüştüm oysa. yine de destek ve hakveriş mesajlarınız için teşekkür ederim. hepsini okuyorum.

    edit 2: inanılmaz şaşkınım gerçekten. 100'den fazla mesaj gelmiş. herkese çok teşekkür ediyorum. cevap veremediklerim kusura bakmasın, iyi dilekleriniz için çok teşekkür ediyorum.

    arkadaşlar ben bu kararı aldığımda dönüp arkama bakmadım. ilişkim boyunca hep o mutlu olsun diye debelendim durdum ama bir yerden sonra artık kendimi ve geleceğimi de düşünmem lazımdı ve ben aylar sonra bile aynı kafadayım. haklı olduğumdan, doğrusunu yaptığımdan hiç şüphem olmadı ve gördüm ki gelen mesajların büyük çoğunluğu doğrusunu yaptığım yönünde destek mesajları olmuş. entariyi girerken amacım destek almak değildi sadece içimde kalan son irini akıtmak istemiştim ama olay çok büyüdü hatta yazdığıma pişman oldum bile diyebilirim. teşekkürler herkese.

  • sıfırdan zengin olmanın yöntemini buldum arkadaşlar.
    banka müdürü arkadaşım var. şimdi bankaya gidiyorum. kendisine kuruş para vermeyeceğim. a4 kağıdına 100 milyon dolar teslim ettiğimi yazıp kaşeleyip imzalayacak.
    sonra bankaya gidip 100 milyon doları ödeyin diyeceğim. banka 100 milyon doları ödemeli. çünkü a4 kağıdına kaşe kahvehanede basılmadı. yurdum insanını fakirlikten kurtaracak olan bu yöntemi icat eden tarator hocaya sevgiler, saygılar.