hesabın var mı? giriş yap

  • çok itici ve samimiyetsiz bir tabir bence bu. kendini üstün gören kezbanımsı bir laf. genelde hiçbir şey bilmiyordu ben adam ettim büyüttüm vs şeklinde kullanılmakta. nereden baksan kezbanlık akıyor.

  • siyasi rengini belli etmesine-dahası siyasi bir düşünceye sahip olmasıyla- sadece muhalif olma adına değil, gerçekten yıllar yılı genç dimağımızı bütün o saçmalıklar bütünü içinde yerli yerine oturtacak eşsiz kaynaklardan biri olan dergi (idi). şaka gibi ama tam tamına 146 sayı çıkmıştır. türkiye de bir daha bir müzik dergisi 13 yıl boyunca bu kadar sayı çıkartabilir mi bilemiyorum.

    http://resetmagazine.net/…yi46/muzik/roll-over.html

  • kendi başınıza gittiğiniz hastanede doktorundan hemşiresine, hademesine, diğer hasta refakatçilerine kadar herkesin ağız birliği etmişcesine "refakatçiniz yok mu?" diye sorduğu her an.

    -refakatçiniz yok mu?
    +yok.
    -refakatçiniz olsaydı iyiydi.
    +kendi başımın çaresine bakabiliyorum. refakatçiye gerek yok.
    -olsun, refakatçi olsaydı iyiydi.
    +peki.

  • can yücel'in şu şiirinden haberi bile olmayan insan beyanıdır

    "zenginlik; sabahları poğaça yiyebilmektir.
    zenginlik; merdivenleri yardımsız çıkabilmektir.
    pencereden bakıp, yoldan geçenleri görebilmektir.
    her akşam kendi kapını kapatabilmektir.
    saçının okşanmasıdır.
    kolundaki saatin geleceği göstermesidir.
    bir sonraki hafta için plan yapabilmektir.
    güzel günleri bekleyebilmektir.
    bazen bir tabak makarnadır.
    bazen iki tane domates ve bir taze ekmektir.
    kendine inanabilmektir.
    zenginlik varlığından mutluluk duyabildiğin herşeydir...
    fakirlikse...
    bir kez tanıyıp,
    sonra yokluğunu öğrenmektir."

  • geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
    alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.

    henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.

  • ciddiye alıp, örnekleyerek açıklama yapmak isterim.

    deprem haritalarını fayları boş ver. anlatacağım örneği dinle. türkiye haritasını düşün, bu türkiye 1000 km derinliğinde bir toprak parçası ve sola doğru gidiyor. benzer şekilde suriye de sağa gidiyor. yılda 3 cm gibi bir değer. rahat rahat giderken suriye ile birbirlerine takılıyorlar. bu takılma neticesinde 3 cm gidişler iptal ama gitme isteği gücü devam ediyor. çünkü arkasındaki kara parçaları ya da levhalar da onları itmeye devam ediyor. 5-10-50 yıl geçiyor arkadan uygulanan güç çok fazla. bu durumda 2 seçenek var. 1 türkiye ilerleyemediği için o kısımda yükselmeler görülür. enerji yatay gidemeyince karaları dikine yükseltir bu sayede dağlar oluşur. ya da biriken enerjiye daha fazla dayanamayan hat 50 yıldır ilerlenemeyen 150 cm lik mesafeyi tek seferde aşar. deprem böyle bir şey işte. yani aralarında beton doldurabileceğin bir boşluk yok. sıkış tepiş, aşırı sıkışık olduklarından zaten ilerleyemiyorlar. ülkelerin hareket etmesini durdurabilirsen depreme de çare olursun karşim. ama kim tutabilir türkiye yi.

  • almanya'nın top yekün infial yaşamasına sebep olan ve fakat önceki entrylerde belirtildiği üzere, her nedense türk basının, dolayısıyla da türk halkının pek ilgilenmediği siyasi cinayetler.

    kronoloji şöyle :

    9 eylül 2000 : 38 yaşındaki çiçekçi enver s., 9 eylül 2000 gününün öğleden sonrasında nürnberg'de, tatile giden bir arkadaşının yerine dağıtım yaptığı araçta ölü bulundu.

    13 haziran 2001 : yine nürnberg'de gündüzleri siemens fabrikasında işçi olan, akşamları terzilik yapan 49 yaşındaki abdurrahim ö. kafasına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. komşuları, öğleden sonra maktülün evinden tartışma sesleri geldiğini, ardından evden iki doğu avrupalı görünüşlü erkeğin çıktığını söylediler.

    28 haziran 2001 : hamburg'da manavlık yapan 31 yaşındaki süleyman t.'nin cesedi, kafasındaki üç kurşunla babası tarafından kendi dükkanlarında bulundu.

    29 ağustos 2001 : münihte manavlık yapan habil k. kafasına sıkılan iki kurşunla kendi dükkanında ölü bulundu. tanıklar ifadelerinde bıyıklı ve yabancı görünüşlü bir adamın siyah bir araca binip kaçtığını belirttiler. söz konusu adamın izi bulunamadı.

    25 şubat 2004 : 25 yaşındaki yunus t., henüz bir kaç ay önce taşındığı doğu almanya'daki rostock kentinde, ilk kez gittiği bir dönercide öldürüldü. yunus t.'nin bir başkasıyla karıştırılarak kurban seçildiği düşünülüyor.

    9 haziran 2005 : nürnberg'de döner büfesi işleten 50 yaşındaki ismail t., kendi dükkanında öldürüldü. yakın bir inşaattaki görgü tanıkları, iki kişinin bisikletlerini dükkanın önüne bırakıp içeri hızla girip çıktıklarını ve sırtçantasına bir nesneyi soktuklarını gördüklerini belirttiler. söz konusu iki kişi asla bulunamadı.

    15 haziran 2005 : 41 yaşındaki yunan theodorus b., münih'te öldürüldü. kurban daha bir kaç ay önce anahtarcı dükkanı açmıştı.

    4 nisan 2006 : 39 yaşındaki mehmet k., dortmund'daki işlek bir caddede bulunan gazete bayiisinde öldürüldü.

    6 nisan 2006 : 21 yaşındaki halit y., bir internet kafede kafasına sıkılan 2 kurşunla öldürüldü. polis kayıtlarına göre kafede halit y. haricinde en az 3 müşteri daha bulunmaktaydı.

  • korkmayın birim para hesabı yapmaya gelmedim.

    8 ay önce viyana'ya gelen ricky gervais'in armageddon gösterisine viyana'nın en büyük salonlarından biri olan (en büyüğü de olabilir) wien stadhalle'de kategori c'ye denk gelen bir bileti 60 euro'ya almıştım. bilet

    şu an ise 11 ay sonra aynı salonda olacak cem yılmaz'ın gösterisinin aynı kategori bileti 125 euro kategori c, sıra 11.

    yıllık enflasyonu %20 alsan bile neredeyse 1.5 katından fazla pahalı.

    sanırım bir şeylerin türklere pahalı olması için türkiye'de olması gerekmiyor.

    hangi komedyenin daha iyi olduğunu ise takdirinize bırakıyorum.

    edit: klavye hassasları için rick, ricky olarak değiştirildi. ne çok ruh hastası varmış, sanki bunu konuşuyoruz. müptelaları için, başlıkta cmylmz yazdığım da cem yılmaz aslında. sığmadı da, ondan öyle açtım başlığı.

    edit 2: bilet alıp almadığımı yazmamama rağmen “paran yoksa gitme”ciler ile “alma o zaman bak gör nasıl düşüyor fiyatlar”cılar dolmuş başlığa. konu para olup olmamasından ziyade, o gösterinin ederi. 60€’luk herhangi başka bir şeye 125€ ödemeyi sorun etmiyorsanız zengin değilsiniz enayisinizdir. ya da size göre 125€ da ediyordur, ona da söyleyecek bir şey yoktur.

    işbu entarinin amacı yukarıda belirttiğim kıyası tartışmaya açmaktır. ama bayılıyorum cağnım ülkemin fikir yobazlarına. bizde “bence” diye bir şey yok. “ya benim gibi düşünüyorsundur ya da malsındır” var.

  • yavsaklar atilan biber gazlarini, tomalari, pompali tufekleri, coplari, iskenceleri, kufuruleri de boyle aninda canli yayinda vermislerdi simdi hatirladim. cok ayip

  • bildiğim kadarıyla 2 insan tartışırken , düzgün konuş , saygılı ol v.s ifadelerini kullanır.

    az önce oradaki bir barzonun tartışma esnasında karşısındakine kibar olma dediğini duydum. hayatı boyunca seviyeli bir tartışma yapamamış herhalde. bunun gibi başka bir tür de rakibine karşı yerde tepinme , toz fırlatma gibi davranışlar sergiliyor. insan değil de pokemon sanki amk.