hesabın var mı? giriş yap

  • zeki erkeklerden çok farkları yoktur. çabuk anlar, pratik düşünür, mantıklı yorumlar yaparlar. ince esprinin hakkını verirler. görüntüde abartıya kaçmazlar. rahatlardır. bu yüzlerine vurur.

    bir diğer ortak özellikleri de, aşık olduklarında o zekalarından eser kalmamasıdır.

  • sinema çıkışı yemek yeniyor, filmin kritiği yapılacak..:

    -altyazılar çok kötüydü ya..
    -bakmadım.

  • ne güzel dünya. soy, çal, çırp, hak ettiğinden güzel yaşa... sonra foyan ortaya çıkınca "sağlığım bozuldu" deyip istifa et.

    önce bu arkadaş güzelce soruşturulmalı. eğer iddialar doğruysa, çalıp çırpma varsa, yok öyle "sağlığım bozuldu" filan. anında tüm mal varlığına el koyulup müebbet hapis verilmeli.
    bu işin başka çözümü yok arkadaş.

    gel artık 2023 seçimleri de tüm bu yaşananlar karşısında istifa bile eden şu adamları soruşturup yargılayıp ceza vermeyen herkese bedelini ödetelim

  • sevildiğine bi türlü ikna olamayan, dünyanın kendi etrafında dönmesini isteyen, seansı bitip de psikoloğun başka hastayla görüşmesini kabullenemeyen ve bu durumda bile kendini aldatılmış hisseden kişilik.

  • çivici katil olarak bilinen süleyman aktaş bir çok anlamda adli psikiyatri ve adli tıp dersi gibi bir vakadır. elektrik çarpması sonrası gelişen psikotik bir süreçte cinayet işlemeye başlamıştır. çok nadir görülen bir adli psikiyatri vakasıdır.

    bir cinayetinde yaşlı bir kadını öldürmüştür. kadının ceseti yaz günü evinde dekompoze olmuştur. komşulardan gelen şikayet üzerine polis evi açmış ve ceseti bulmuştur.

    nedeni bilinmeyen ölüm vakası olduğu için otopsi şarttır. ancak evinde ölü bulunan yaşlı kadın kesin kalpten gidivermiştir diyerek üstünkörü bir otopsi yapılmış, kafadaki çivi tespit edilmemiştir.

    süleyman aktaş bu cinayeti itiraf ettikten sonra mezar tekrar açılmış, exhumation sonucunda kadının kafasındaki çivi tespit edilmiş. otopside bunu tespit etmeyen hekim görevinden alınmıştır.

    adli psikiyatri hocamız, rahmetli niyazi uygur bu olayı anlatarak, adli süreçler söz konusu olduğunda asla ilk akla gelen olasılıkla yetinilmemesi gerektiğini ve hiç bir detayın atlanmaması gerektiğini bize çok güzel anlatmıştı, nur içinde yatsın.

  • yalan yok başta fransızca mı lan? diye düşündürdü.

    "uloü höani panoü, la huani kuabloü, hani sahhğğat"
    ou l'eau huannee poineau, la huannee cableau, huannee soitte...

    "sen möemurolma"
    saint meumaraulma...

    not: işkembeden sallıyorum ama sanıyorum şöyle bir şey olsa sırıtmazdı.

  • bu özel günde de atamızın bu anısını tekrar okuyalım istedim.

    "orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir."

    kutlu olsun.