hesabın var mı? giriş yap

  • nerden icap etmiş de söylemiş bilmiyorum ama karl lagerfeld demiş ya hani, satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız diye, işte zaman satın alabilecek kadar ne madden ne manen zengin olamayan insanın garip vaziyetidir. japonlar harika insanlar oldukları için içimizdeki bu kanayan yaraya özel bir isim vererek yok sayılmasını engelemişlerdir. evet, böyle bir sorun var. tsundoku mağduru insanlar var, hem de hiç de az değiller. şimdi artık sorun teşhis edilmiş ve tanımlanmış olduğuna göre çözüm üretme aşamasına geçebiliriz. içimizdeki doymak bilmez kitap kurdunun, manyak kapitalist alışveriş canavarıyla çiftleşmesi sonucu doğan bu sevimli ama tehlikeli yaratığa dur deme vakti geldi değerli tsundokudaşlar! belki bugün o gündür, belki bugün radikal kararları tedavüle sokma anı artık gelmiştir? kitapları basit birer tüketim malzemesine dönüştürmeyi reddedip, okuma eyleminin hakkını vermiş olarak elimizdeki kitabın kapağını kapamadan, başka kitaplar satın almayı reddetmeliyiz! istersek bunu başarabiliriz; muhtaç olduğumuz kudret, nöronlarımızdaki güçlü sinapslarda mevcut!
    (tabi yine keyfiniz bilir, isterseniz sermayeyi d&r, mephisto, idefix, kabalcı vs. ye yüklemeye devam edin. çok da karışmak gibi olmasın. ben motivasyon konuşmamı yaptım, gerisi beni değil sizin özgür iradenizi bağlar.)

  • sonuçta ortaylı hocanın her söylediği kanundur, kesindir, tartışılmaz diye birşey yok.

    bu kendi görüşüdür. ama ben kendisine kesinlikle katılmıyorum.

    bayramlaşmaya gidip sonra geri dönen suriyeliler başta olmak üzere, tüm hepsi yurtlarındaki barış sağlanır sağlanmaz ülkelerine geri gönderilmelidir.

  • en güzeli de parasını vererek adını hiç geçirmeden prime time'da bu olaya farkındalık yaratmalarıdır. tebrik ve teşekkür ediyorum. emsal olsun.

  • ilk kimin aklına geldi bu yalan acaba ? adamı tebrik etmek lazım. bu kadar insana kendini inandırdı ve ülkede kötü olan her şeyi bu yalana bağlattı.

  • iki çeşidi vardır.

    biri, sevgililiğin resmiyete kavuşmasına kadar geçen süredir. tadından yenmez, bolca heyecan barındırır, insanı karşısındakini mutlu edebilmek için yaratıcı olmaya iter, ilişki başladıktan sonra en çok anılan ve bolca gülümseten süreçtir.

    bir diğeri ise, bitmeye yüz tutmuş bir ilişkinin son zamanlarıdır. cehennem azabıdır. büyük sıkıntıdır. bu kez yalan söylemek için yaratıcı olmaya iter. alışkanlığa dönüşmüş bazı eylemler dışında hiç bir şey yapma isteği kalmaz. taraflardan biri ayrılmak istediğini fark edinceye veya belirtinceye kadar devam eder.

    ilkinde yaşamak, ikincisinde ölmek istenir.

  • "ama onlar ekmeğinin peşinde, aralarında iyi olanlar da var"cıların az sonra damlayacağı başlıktır.

  • linklerle ve kağıt üzerindeki istatistiklerle dünyayı çözdüğünü sanan yazar. bilmiyor ki türkiye'deki tecavüzlerin çoğu istatistiklere yansımıyor bile.

    kağıt üzerindeki bilgilere baksan türkiye yayaların üstünlüğünün olduğu bir ülke mesela. hani nerede var? sokakta böyle bir durum görüyor musun?

  • böyle bir cortlatmaya ben de maruz kalmıştım. ne kadar "harun bunları giymez" desem de dinletemedim ailenin kadınlarına. illa o saten pijama takımıyla o deri terlikler alındı. al işte adam giymiyor pijamayı, yatakta kayıyormuş, bir yere tutunması gerekiyormuş dönerken. zaten evin içinde aborjin gibi yalınayak dolaşıyor, "deri terlik ney lan" dedi bana. terlik...isme bak. ter lik. kendime yabancılaşıyorum üst üste 5 defa terlik dersem.