ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
8 temmuz 2018 çorlu tren kazası
-
az once cnn turkte bir muhabir ve bir koylu (ya da olay yerine yasayan bir kisi bilemiyorum) olay yerine dogru yurumekteydi. bu koylu arkadas dediki; "eskiden bu raylari kontrol eden kisiler vardi. metre metre yuruyup bunlari kontrol ederlerdi. simdi bu is taseronlasti. yol yaptik, kopru yaptik demekle..." dedigi anda cnn turk muhabiri adamin sozunu kesti ve " bu raylar yenilenmis" dedi. ustune "devlet butun imkanlarini seferber etti helikopter goruyorum" dedi. muhabirin ismi fulya ozturk'mus. sana lafim yok sayin ozturk, emekcisin sen ama yaptigin is dalkavukluk degil gazetecilik umarim farkina varirsin.
yaran diyaloglar
-
6-7 sene once ılık bir yaz akşamında arkadaşımla birlikte arkadaşımın (yanımda olan kişi) evine giderken yaşanmıştır.
kendime "x" vereyim, arkadaşıma "y", rakıyla imam nikahlı bakkal da "b" olsun.
y-olum susadım ben şurdan bi su ısmarla (pet şişeyle su içenlere sosyetik dendiği zamanlar)
(bakkala girilir)
x: kolay gelsin bi küçük su verirmisiniz?
b: rakı mı?
x: küçük su abi
b: küçük rakı?
y: rakı mı içsek?
b: votka da içebilirsiniz
x: olum bu saatte rakı mı içilir
y: bira alalım o zaman. bira ver sen bize abi
b: ben olsam rakı içerdim, kaç şişe vereyim?
x: ben bira içmem olum
b: bak arkadaşın rakı içmek istiyo
x: yok abi su almaya girdik de biz o yüzden
b: o zaman sana su vereyim, arkadaşın rakı içmek istiyomuş
y: yok abi bira istiyorum ben
b: paranız mı yok, ne kadar varsa verin, üstü benden. delikanlı adamlarsınız, rakı için.
ilk kez bir kızla yemeğe çıkacak erkeğe tavsiyeler
-
gümüşsuyundan gelmeyin polis var teyitli bilgi 16.28
kütahya'nın ülke olmaması
-
içinde kütah'lar yaşamadığı içindir.
oylanınca gelen edit. olm başlığı ben açmadım ya.
başbakanın duygu durumundan endişe ediyoruz
-
türk tabipleri birliğinin bugün yaptığı basın duyurusunun başlığıdır.
biz de. biz yani, berkinin, burakcanın, ali ismailin, ethemin, mehmetin aileleri. gezide yaralanan, hakarete uğrayan, taciz edilen herkes.
başbakan erdoğan’ın duygu durumundan
endişe duyuyoruz!
“gezi olaylarını faiz lobisi çıkardı.”
“dolmabahçe camii’nde içki içtiler.”
“benim başörtülü bacılarıma saldırdılar.”
başbakan recep tayyip erdoğan’ın gezi direnişi’nden bu yana kullandığı ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dili hekimler olarak kaygıyla izliyoruz.
dün gaziantep mitingi’nde berkin elvan’la ilgili söylediklerini dinlediğimizde ise dehşete kapıldık.
normal/de hiç kimse çocuklarını kaybetmiş iki aileyi karşı karşıya getirmeye çalışmaz.
normal/de hiç kimse ekmek almaya giderken polis tarafından başından vurulan, 269 gün ölümle pençeleştikten sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan etmez.
normal/de hiç kimse oyun çağında öldürülen bir çocuğun mezarına konan oyuncak misketleri “demir bilye” olarak çarpıtmaz.
normal/de hiç kimse daha iki gün önce evlâdını toprağa vermiş bir anneyi miting meydanında yuhalatmaz.
bizler hekimiz.
insanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz.
başbakan erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz.
fevkâlâde endişe duyuyoruz.
kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz.
endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
türk tabipleri birliği
merkez konseyi
http://www.ttb.org.tr/…/haberler/basbakan-4447.html
yaran fıkralar
-
birgun carlsberg, miller, tuborg ve efes pilsen in ba$kanlari barda icmeye gitmi$. garson gelince teker teker soylemi$ler;
- ben bi carlsberg aliyim
- ben bi buyuk miller istiyorum
- ben tuborg icecegim
sira efes pilsen'in adamina gelince;
- ben bir kola aliyim, demi$. garson gidince yanindakiler sorumu$, "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demi$..
edit: ycc dedi ki: bu aslında "guinness" biraları için varolan bi efsane
1941 yılında letonya'da çekilen korkunç fotoğraf
-
üzerinden espri kasan canileri ortaya çıkarmıştır. aynen çok komiksin heil hitler falan. beyin fukarası.
edit: yok öyle yazıp kaçmak
leyla olmuş cani.
ölürse ülkenin rahatlayacağı 3 kişi
-
yemin ediyorum aklıma sadece 1 kişi geldi.
metronom
-
“hatasız“ müzik yapabilmek için gerekli fakat en nihayetinde duyguları öldüren bir cihazdır. insani özellikleri törpüleyen, bizi mekanikleştiren bir araç olduğu kanaatindeyim.
insanlardaki ritim duygusunun vücutlarındaki iç organların işleyiş ritminden geldiğini düşünüyorum. bu yüzden herhangi bir ritim tempo tutarak basitçe dışa vurulduğunda bu iç işleyişle bir uyum yarattığı için motive edici bir etkisi oluyor. alkış tutmak, bir şarkının temposuna göre dans etme isteği, hatta topluca söylenen sloganlar bunlara örnek olabilir. yeri gelmişken steve reich'ın da vücudun iç mekanizmasını anlatmak istediği bir müzik albümü vardır. (bkz: music for 18 musicians)
gel gelelim iç organlarımızın ritmi hep aynı değildir. nabzımız her dakika aynı değeri göstermez hatta sağlıklı insanlarda bile her dakika farklı değeri gösterir. bu yüzden içimizdeki bu ritmi dışa vurduğumuzda da küçük “hatalarla“ çalarız, standart bir düzende uyumlu çalamayız. çünkü insani özellikler buna programlı değildir. çalarken dışardan düzenli ve uyumlu gelen ritimler metronom referans alındığında oldukça rahatsız edici bir hale bürünecektir. böyle çalabilmek için metronom ile çalışmamız ve metronomsuzken standart çalabilmek için beynimiz o standardı refleks haline getirene kadar metronom ile çalışmamız gerekir. bu özelliği koruyabilmek için ise hayatımız boyunca metronoma devam etmemiz şarttır. çünkü dediğim gibi yaradılışımız metronoma uyumlu değildir ve ara verirsek yeniden insani özellikler baskın gelmeye başlar.
başka bir açıdan ise, nasıl iç organların ritmi her insanda farklı ise, bir enstrümanı çalarkenki ritim algıları da farklıdır. doğaçlama sırasında, birbirlerini dinlerlerken ne kadar bu farklılıkları törpüleyerek aynı çizgi de gidiyor olsalar da aslında hafif hafif çizginin dışına çıkıp giren bir enstrümanlar bütünü vardır. bu küçük çıkış girişler de dışarıdan dinlenirken anlaşılmaz fakat metronom devreye girdiğinde ortaya çıkarlar. yani enstrümanların stabil şekilde aynı çizgide çalınabilmesi için metronom gerekir yine veya çalanların metronomize beyinlere sahip olması.
kısacası insanların kendini veya başka bir insanı referans alarak “hatasız“ müzik yapabilmesi mümkün değildir ve bunun için insani olmayan bir cihaza ihtiyaç duyar. insanı tarafını törpülemek istemeyen müzisyenlerin metronom ile çalamıyor diye küçümsenmesi de mekanikleşmiş beyinlerin bir ürünüdür.
metronom ile çalmayı çok seviyorum diyen bir müzisyen bulamazsınız. standardizasyon için bir zorunluluktur. metronom ile çalışarak ritim ve boşluk algısı geliştirilmeye çalışılır. fakat bunun bir gelişim olduğu bakış açısına göre değişecek bir söylem.
ışid'in ürdünlü pilotu canlı canlı yakması
-
kanım çekildi. ne biçim bir cografya bu amk. bir gerizekalı da modern silahla öldürülünce savaş, bogaz kesilince vahşet mi olucak demiş. sen silahla mı yoksa sikilerek mi ölmek istersin söle bakalım bi.
olay yerine gelip sarı bantın altından geçen polis
-
filmlerin, ortamlarin en karizma polisidir.
(bkz: police line do not cross)
(bkz: crime scene do not enter)
bu adamlarda oyle bir eda var ki, inan olsun bu yuzden polis olasim gelirdi benim eskiden, genckene, ben hic cocuk olmadim.
neyse,
bu abiler oyle davranirlar ki sanki oradaki cinayet bile bu yuzden olmu$, kaldirimin kiyisindaki ceset sirf o abi ortama gelsin de karizma yapsin diye orada yatiyormu$ gibi...
bir de bu abi, o sari bantin altindan gecerken ba$ka bir polis, maraba takimindan uniformali, bu banti amiri, muduru, lietunanti daha rahat gecsin diye kaldirir. bir nevi kapi gorevlisidir...
abide bir sikkinlik hali vardir. boyle "- ulan ben kari yaliycaktim, nereden cikti bu cinayet vakasi, neden cagirdiniz beni, butun $ehri ben mi temizliycem..." gibisinden davranir.
olay yeri eli lastik beyaz eldivenli uzmanlarca incelenirken, bu esas oglan orada bir kanka uzman gorur. genellikle zenci kadindir bu uzman. parmak izi, olum nedeni falan sorar. ilk ismi ile hitap eder bu kadina. sanki daha once yala$mi$lardir.
boyle i$te.
gerçek kimliğim açığa çıkar mı
-
merak ettiğim soru. ben sadece vpn değil peruk da kullanıyorum, yine de ortaya çıkar mıyım?