hesabın var mı? giriş yap

  • rahatsiz olmus bunu da belirtmis. muhabir de saygi gostermis duruma. bu kadar abartilacak bir durum yok.

  • sektör = mobilya

    mağazada öyle boş boş takılıyoruz. girip fiyat soran bile yok.
    arada bloomberg'i açıyorum. pariteye bakıyorum.
    film açayım dedim heyecan vermiyor. pariteyi izlemesi daha heyecanlı resmen.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu

  • pkk'lı itler bunlar.
    bunlar yıllardır odtü ve boğaziçi'nin en düşük puanlı, en dandik sözel bölümlerinde okuyup teröristlik yaparlar.
    üniversite sınavında kötü puan alıp o dandik sözel bölümlere girerler, sonra da terörist eylem yaparken "biz odtü'lüyüz, boğaziçi'liyiz, biz ülkenin zeki, okumuş, aydın kesimiyiz." falan derler. bu şekilde okulun adını kullanıp algı yaratmaya çalışırlar.
    o üniversitelerin geçekten zeki ve başarılı öğrencilerin okuduğu yüksek puanlı mühendislik bölümlerinde bunları hiç göremezsiniz. hatta, bu köpekler devamlı olay çıkarırlar ve iyi bölümlerde okuyan çocukları da rahatsız edip onların da eğitimlerine zarar verirler.
    bunlar beyinsiz hain köpeklerdir.
    bunlar uygun ortamı bulunca okulu işgal eder, yakıp yıkar, milletin eğitim hakkını gasp eder.

    edit: bu entri için " pkk'ya karşı diye debe'ye girmiş." diyenler var. zoruna gitmiş bazı tiplerin. ekşi sözlük'te hep pkk güzellemesi yapanların, türk düşmanlarının, türkiye düşmanlarının entrileri mi debe'ye girsin?
    tanıyın kardeşim bunları.
    uyanık olun.
    güçsüz oldukları için mecburen barış sevdalısı, sevgi kelebeği ayağı yapan bu lavuklar ellerine güç geçse bizi asıp keserler.

  • öğrenildiği kadarıyla 3. havalimanı ile körfez ve 3. boğaz köprülerinin travmasını bir şekilde atlatmasına rağmen, en son çanakkale köprüsünün temelinin atılmasını kaldıramadığından gitmiş.

  • bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanmış

    --- spoiler ---

    üç bakanın sel felaketinin vurduğu
    giresun’un dereli ilçesinde bir mahallede mahsur kalan vatandaşlarla görüşmek için iş makinesinin kepçesinde gittikleri bir görüntü var.

    ilk gördüğümde bana “işte devletimiz bu” dedirten görüntüden söz ediyorum. hani nâzım hikmet, “sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin” diyor ya, o kepçedeki üç bakan bize özlediğimiz devletin resmini çizdiler. ayaklarında çizme, ne koruma var, ne protokol, operatörün kepçesine binip vatandaşın ayağına giden üç bakan. işte özlediğimiz devlet bu. bravo üç bakana. bize bunu yaşattıkları için içişleri bakanı süleyman soylu’ya, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’ye, çevre ve şehircilik bakanı murat kurum’a yürekten teşekkür ediyorum. bana “özlenen devlet nerede?” diye sorarlarsa, “giresun dereli’de, o kepçenin içinde” diyeceğim.

    --- spoiler ---

  • iş bankası yönetim kurulunun 11 üyesinin 4'ünün chp tarafından atanmasını sağlayan durum. sahip olunan gücü kullanmamak gibi bir şey söz konusu değil yani. 2000 yılında chp, türk tarih kurumu ve türk dil kurumuna "bu kuruluşların atatürk'ün sözünü ettiği kuruluşlar olmaktan çıktıkları ve yasayla kurulduklarını" bahane ederek para ödemeyi kesip 6 yıl para ödemedikten sonra geçen sene, ttk'nın açtığı davanın sonuçlanması ve ttk'nın davayı kazanması sonucu geri ödemek zorunda kalmış.

  • devlet dairesinde çalışmaması ve mühür, kaşe, imza işlerine bulaşmaması gereken bebeğe verilen ismin haberidir.

    -ukaşe, şu kaşeyi uzatabilir misin?
    -bu kaşe mi?
    -hayır o kaşe değil ukaşe, şu kaşe...

    (bkz: swh)

  • gereksizdir. mademki türkiye'de yaşıyorsun. temel kavramları anlayacak ve konuşabilecek kadar türkçe'yi de bir zahmet öğren. eğer, ''diyarbakır''dan istanbul'a uçakla gelecek kadar da türkçe bilmiyorsan, bu ülkenin vatandaşı değil. ancak, turisti olabilirsin.

  • gerizekalılara gereksiz gelebilir. türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu iddiasında bulunan bir camianın resmi yayın organından beklenen tepkidir.

    helal olsun diyorum. bu dönemde, bu baskıda resmi olarak bu tepkiyi verebilmek yürek ister.

  • iran şahı rıza pehlevi'nin ikinci karısı, yeşil gözlü iran kraliçesi. çocuğu olmadığı gerekçesiyle hükümet kararıyla zorunlu olarak eşinden boşanmış ve ülkesine bir daha da dönmemişti. sürgündeki prenses olarak bilinir. ayrıca sürgündeki prenses süreyya adıyla anılarını yazdığı bir kitabı da vardır.

    hayatında iki defa aşık olduğunu ve ikisinin de sonunun kötü bittiğini söyleyen prenses süreyya, gazetelerde yazılanların aksine boşandıktan sonra farah diba ile evlenen eşiyle hiç konuşup görüşmediğini; ama başlarda bir gün arayacağı umuduyla yaşadığını söylemiştir ki bu sözleri içime oturmuştu. ayrıca üstüne eş gelmesi durumunu kabul etmeyerek avrupa'ya gitmiş ve sonrasında telefonla hükümet kararını öğrenmiş.

    çocuğu olmadığı iddialarına ise ailesindeki tüm kadınların geç yaşta anne olduğu yanıtını vererek biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor, kitabında.

    doğulu erkeklerin gösterişli sevip sonra da terk ettiğine, batılı erkeklerin ise uğrunuza ölmeyeceklerini ama kolay kolay da sizden vazgeçmeyeceklerine inandığını açıklamıştı.

    69 yaşındayken paris'te vefat eden prenses süreyya; hayatında iki aşk yaşamış ve iki aşkının da ölümü kendisinden önce olmasına rağmen, onlar ölürken yanında olamadığı için yalnızlıkla lanetlendiğine inanmıştı.