hesabın var mı? giriş yap

  • ekonomisi yerlerde surunen afrika ulkelerinden yilda 500 milyar dolar harac aliyor denmi$ fransa icin. o ulkelerden degil yilda, yuzyilda toplayamazsin o parayi. fakat okuduguna sorgulamadan zart diye inanmak insanin icini ferahlatir tabi. serin serin boyle.

  • kepazelik.

    linki şu: http://www.youtube.com/watch?v=pmcqrzl3kkq

    mesajı da şu:

    sevgili çoban çocuk,
    ne kadar yazık sana. öyle oğlaklarla, oksijenli havada, taş dizerek filan köylü köylü yaşıyorsun toz toprak içinde. ay kıyamam dişi de yok ne tatlı! halbuki köyüne gelip toprakları dinamitlesek, savrulsan şöyle bir. şaşkın şaşkın bakmana aldırmadan, sen ne olduğunu anlamadan gökten demirler, betonlar yağdırsak, asfaltlar döşesek her yere, egzoz egzoz kokutsak ortalığı ne güzel olur. çok iyiyiz değil mi? her şey senin için çoban çocuk. senin iyiliğin için. sen modern ol, öyle pisilkelköylü olma diye. toza toprağa belenme diye. taşları üst üste dizeceğine legoları diz, plastik topunla oyna, saf keçi kaymağı yiyeceğine e330 içeren algida ye diye. sonra da kirlenmek güzeldir diyip, sana debelenecek bir parça çimen ekelim kapının önüne, ona da "çimlere basma" diye tabela yazalım, basama diye. o içine ışınlandığın dublekse annen temizliğe gitsin, sana da "varoş" diye gülebilelim diye. o filmin başındaki böceği de detan böcek yemiyle yuvasında öldürelim, o çalıyı da keselim yerine ithal bahçe düzenlemesi yapalım da ihya ol diye. çünkü sen milletin efendisisin, efendi efendi otur şehirde diye.

    şehirleşme ne kadar muhteşem bir şey bilemezsin çocuk. bunu tartışmaya bile gerek yok. konya ovası'nın yüzölçümünden de utanmadan buğday ithal etmek ne şahane. iki kelimeyle gerçek oluyor bu: tarım politikası. (başka öyle sihirli şeyler de var üç harfli, sen cahilsin, bilmezsin. abd var, imf var, akp var.) senin karnını çobanlıkla, çiftçilikle doyurmanın yollarını arayacağımıza seni, kendini bile köyünden, köylülüğünden tiksindirecek, gecekondulara imrendirecek kadar fakir, mahrum, cahil bırakmak ne harika. şehirde bin beter fakirliğe, mahrumiyete, cehalete mahkum etmek ne gorgeous! ama merak etme, sana kredi vereceğiz. faiziyle alacağız. ödeyeceğim diye sefil olacaksın. ne müthiş değil mi? çünkü biz "türkiye’nin potansiyelini gerçeğe dönüştüren banka"yız. sen gerçek değilsin, yoksun, potansiyelsin. seni gerçeğe dönüştüreceğiz. ne süperiz.

    ay çok şirinsin. o önüne düşen tuğlayı da kafana attıydık, isabet etmedi. kusura bakma, olur mu.

    seni seven,
    g.b.

  • oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."

    trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"

    işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."

    o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.

    ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.

    ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.

    gurur duyuyoruz.

  • at dalışı ya da atlı dalış olarak bilinen bu gösteriyi daha önce hiç duymadıysanız, yalnız değilsiniz diyebilirim. bu tuhaf ve unutulmuş gösteri, 1800'lerin sonlarından ikinci dünya savaşı'nın sonuna kadar, 60 yıl boyunca amerika birleşik devletleri'nde popüler olarak sergilenen bir gösteriydi.

    bu çılgın fikrini teksas'ta vahşi batıyı gezen ve eğitimli hayvanlarla gösteriler ve atış sergileri düzenleyen doktor lakaplıwilliam frank carver tarafından icat edildi. anlatılan hikayeye göre olay şu şekilde gelişmiştir. 1881'de carver yine gösteriden gösteriye koşarken, kervanıyla nebraska'da platte nehri üzerindeki arızalı bir köprüden geçiyordu. bu sırada atı ya da atlarından biri aşağıdaki sulara düşer, ardından girişimci ruhu oğlum bu olay tutar lan der ve sonda atlı dalış gösterisi ortaya çıkar.

    daha sonra hayvanlarını eğitmeye başlayan carver. geziginci olan bu hayvan gösterilerinde en sevdiği gösteri haline gelir. oğlu al, atların eğitimine ve bakımına yardım ederken, kızı lorena'nın ilk binici olduğu söylenir. müstakbel gelini sonora webster 1923'te gösteriye katıldığında, carver artık işi iyice büyütmüştü ve her biri farklı bir şehirde performans gösteren iki dalış ekibi bulunmaktaydı.

    carver'ın ölümünün ardından, dalış atı şovunu oğlu al carver devraldı. yıllar 1928'i gösterdiğinde dalış atı şovu atlantic city'ye gelir ve önümüzdeki birkaç on yıl boyunca bir çok amerikan filminde de gördüğümüz steel pier'de ünlü bir gösteri haline dönüşür. hatta gösterininwild hearts can't be broken adlı bir filmi bile bulunmaktır.

    bu garip şov amerika'daki hayvan hakları gruplarının baskısı üzerine 1978 yılında yasaklandı. son söz olarak söylenen iddialara göre, gösterinin sürdüğü tüm yıllar boyunca, yüksek dalış atlarının hiçbirinde bildirilen bir yaralanma olayı ya da ölüm olmadı. ancak aynı şey biniciler için söylemek mümkün değildi. ortalama olarak yılda iki yaralanma oluyordu, genellikle kırık bir kemik veya bir çürük. hatta carver'in gelini ve al'ın karısı olan sonora webster carver 1931 yılındaki bir dalış sırasında, atının dengesiz bir şekilde tanka dalması sonucu kendi gözlerini yeterince hızlı kapatamadığı için kör olmuştur. sonora kör olmasına rağmen, on bir yıl daha eyleme devam ettir.

    görsel-1
    görsel-2
    görsel-3
    görsel-4
    video-1
    video-2

    kaynak:123

  • nasıl ki eski zamanlarda zengin insanlar hayır olsun diye köy arası yollara, belirli noktalara hayrat yaptırdıysa. yani çeşme yaptırıp o insanların susuzluğunun giderilmesine, serinlemelerine çare olup sevap kazandırdıysa, aynı olayın 21. yüzyıla uyarlaması.

    belirli noktalara bir wifi router, modem konulup, üzerine artık aynı çeşmelerdeki gibi bir mermer ile, taş ile mehmet efendi hayratı gibi yazılar yazılsa, ruhuna el fatiha dense filan. ismi de mehmet efendi hayratı olsa wifi'ın ve mesela şifresiz olsa filan. bu gibi hayrına işler yapılabilir belirli noktalarda ve sahipleri de sevap kazanır, öldüyse arkalarından yaptırıldıysa filan da kabir azapları azalır, dua alırlar. degerlendirilmesi gereken bir fikir.