hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • bana ablam aslında kardeş olan benim abla olan sensin ama gelişemedin ben seni geçtim demişti lan açtırmayın şimdi ağzımı

  • iş kurmak için 2 çeşit sermayeye ihtiyacınız var. biri entellektüel sermaye, diğeri de para. işinizin başarılı olması için bu ikisinin toplamının yüksek bir değerde olması gerekiyor.

    ikisi de sizde yüksekse zaten başarı garantidir. hem işi biliyorsunuz, hem de para sıkıntısı yok. hüsnü özyeğin buna örnektir. adam banka genel müdürüyken, banka kurmuş. hem işi biliyor, hem de zengin bir aileden geliyor. genel müdür olduğu dönemden iyi bir birikimi var.

    entellektüel bilginiz çok yüksek ama paranız sınırlıysa, girişiminizin hayatta kalma ihtimali ortalamanın üzerindedir. mesela çok iyi bir kebap ustasısınız diyelim. kebap nasıl yapılır, nasıl pişirilir çok iyi biliyorsunuz. kebap yapmak için en iyi et, ayran, şalgam, en uygun fiyatla nereden alınır? garson nasıl seçilir, komi nereden bulunur? garson, komi, bulaşıkçı kaç para maaş alır? bunları da biliyorsunuz diyelim. bu durumda entellektüel sermayeniz yüksek tutarda. bu durumda rakiplerinizin 1 milyon liraya kurduğu bir işi daha düşük bir para ile örneğin 200 bin lira ile işinizi kurabilirsiniz ve restoranınızın hayatta kalmasını sağlayabilirsiniz. bu durumdaki adamlar emekçiyken patron olanlar olarak bilinir.

    işi bilmiyorsanız, fakat cebinizde 200 bin değil, 1 milyon tl paranız varsa yine işi kurup, hayatta kalmasını sağlayabilirsiniz. şansınız ortalama seviyededir. arada fazladan harcadığınız 800.000 tl sizin işin know how'ını satın almak için verdiğiniz para olur. mesela bulaşıkçıya herkes asgari ücret verirken, 3000 lira verirsin. eti pahalıya alırsın. mutfakta kötü planlama nedeniyle çok fazla ziyan olan malzeme olur falan. başkasının 3 e mal ettiğini, 10 a mal edersin. ama zaman içinde işi öğrenir, rakiplerin kadar başarılı olabilirsin. bu gruptaki adamlar baba parasıyla iş kuranlar olarak bilinir. mesela ali sabancı.

    bir de dördüncü durum var. hem entellektüel sermayen yoksa, hem de paran sınırlıysa, bu durumdaki adamlar genellikle batarlar. etrafınızda mutlaka bu insanlardan vardır. mesela hiç araç kiralamadan anlamadığı halde babadan kalan evini satıp, 5 tane araba alıp, araç kiralama şirketi kuran birini tanıyorum. battı.

    not: entellektüel sermayenin içinde sadece iş bilgisini değil, aynı zamanda ilişkileri (networking) de düşünebilirsiniz. mesela malı kimden alıp kime satacağın, bir malı satmak için bir şirkette kiminle konuşman gerektiği bilgisi bir networking bilgisi olmakla birlikte aynı zamanda bir iş bilgisidir.

  • turist: türko sigara verelim mi?
    türk: ver abim, siğala ver.
    turist: şu fransıza küfret sana sigara verelim.

  • komedi dizileri oyuncular için biraz lanetli bir alan. çünkü başarılı olan komedi dizilerinin oyuncuları, dizi bittikten sonra nedensiz şekilde bir daha dikiş tutturamıyor. friends 'ten seinfeld'e, the office'ten how i met your mother'a kadar bütün dizilerde bu durumu görebilirsiniz. elbette bu dizilerdeki oyuncuların bazıları çalışmaya devam ediyor ancak asla eskisi kadar başarılı olamıyorlar.

    bu durumun da net bir nedeni yok aslında. ama sekiz sezon boyunca bir şey inşa ettikten ve düzenli bir kitleye sahip olduktan sonra sıfırdan bir şeye başlamak zor geliyor sanırım. çünkü sinema oyuncularında bu durum görülmüyor. onlar her yıl en az bir filmle izleyicinin kalbini çalmak zorunda. dizi oyuncuları ise haftada bir izleyiciyle buluştukları için daha sonra gelen projeler hakkında o kadar hevesli olmuyorlar sanırım.

    bu nedenle bir the office fanı olarak space force ilk duyurulduğunda çok da başarılı olacağını düşünmüyordum. bu bir ön yargıdan çok öğrenilmiş çaresizlik benim için. bu yüzden diziye sıfır beklentiyle başladım ve en azından steve carell'ı tekrar görmüş olurum diye düşündüm. şimdi dizi nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    dediğim gibi takip edilebilir bir konu, arada sırada güzel bir espri ve genel anlamda eğlenceli bir hava bana yeterli olacaktı. şu gündem ve dizinin anlatmayı seçtiği konu her ne kadar dr. strangelove'ı andırsa da onun kadar parlak bir kara komedi performansı beklemiyordum. dizi de içerisinde fena olmayan ögeler barındırıyor ancak zamanlaması ve ritmi o kadar dengesiz olmuş ki bu materyalini bir türlü harekete geçiremiyor.

    bu bir komedi dizisi için çok büyük bir problem çünkü zamanlama komedide her şeydir. mesela söylenecek bir repliğin üç saniye erken ya da geç söylenmesi o esprinin potansiyelini yok edebilir. bu dizinin ilk sezonunda da olan bu gibi görünüyor.

    ilk önce dizinin komediyi nereden başlattığına bakalım. bu tür bir hikayede ya durum komedisine gidersiniz ya da karakter komedisine. eğer bu dizi durum komedisi olmayı seçseydi space force'un kuruluşunun ardından bir yıl atlamazdı. burada ana karakterin hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyi sıfırdan kurmaya çalışmasını izlerdik. buradan da türlü türlü espriler çıkarılabilirdi. ancak dizi durum komedisi yerine karakter komedisini tercih etmiş.

    her ne kadar karakter komedisi, tür olarak durum komedisinden daha geride olsa da burada da iyi işler yapma ihtimali varmış. ancak karakter komedisinin temelinde de evren inşası yatar. yani önce karakterlerin etrafına ciddi bir evren inşa edersiniz daha sonra absürt karakterleri bu evrene bırakıp izleyicinin oluşacak garipliklere gülmesini sağlarsınız. burada ise karakter komedisinin ihtiyacı olan şekilde karakterleri tanıtmamışlar. bu yüzden ortaya kafası karışık ve zamanlaması tam oturmayan espriler çıkmış.

    başka bir dizi olsa bu kadar problem olmayabilirdi ancak göze batan nokta dizinin aslında iyi bileşenlere sahip olması. mesela john malkovich'in canlandırdığı dr. adrian mallory, sarkastik yorumlarıyla çok başarılı bir karakter. steve carrell'ın karakterinin temsil ettiği askeri anlayışa, bilim ve evrensellik gibi konularla çok iyi tezat oluşturuyor. ki dizinin az sayıda çalışan mekanizmalarından biri bu ikili.

    buna benzer bir ilişki de lisa kudrow ve steve carell arasında oluşacaktı aslında. ancak burada çok ilginç bir şekilde hikaye başladıktan sonra karakteri hapse göndermişler. bu da bana sanki hikayenin ötesinde bir problem olduğunu hissettirdi. çünkü ilk başta lisa kudrow olacakmış ama ne bileyim hastalanmış ya da bir şey olmuş o yüzden karakteri kullanamamışlar gibi düşündüm. ancak nette yaptığım ufak araştırmada böyle bir şeye rastlamadım. sadece dizinin yaratıcılarından olan greg daniels, "buradaki gizem hoşumuza gitti ve ilgi çekici oldu." demiş. ancak bu durumun şimdilik hikayeye bir katkısı yok. ayrıca dizi lisa kudrow'un gücünü de kaybetmiş. o yüzden buna işleyen bir fikir diyemeyiz.

    bu tür eksiklikler erin, tony, angela ali, r. chan gibi karakterlerde de devam ediyor. onlara da belli hikayeler yazmışlar ama bu hikayeler henüz derinleşmedi ve özellikle erin'in hikayesi hayli klişe. bu yüzden ne komediye katkı sağlıyor ne de dizinin evrenini genişletiyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin zamanlaması problemli ancak 10 bölüm için dikkate alırsak özellikle john malkovich'in olduğu sahneler izlenmeye değer. ayrıca bir komedi dizisinde ritm tutturmak diğer tüm türlerden daha zor. o yüzden dizinin gelecek sezonlarında daha iyi olacağını düşünüyorum.

    ancak dizinin ikinci sezonu için de henüz bir haber gelmedi. normalde bir dizi netflix'te yayınlanmasının hemen ardından ikinci sezon onayını alırdı. bu da aslında dizi piyasasının biraz acımasız bir hale geldiğini gösteriyor. çünkü chernobyl gibi mini-dizilerin başarısı insanlara bir dizinin kısa zamanda tepe noktaya çıkması gerektiğini hissettiriyor. ancak komedide uyum yakalamak daha uzun sürer. bu nedenle umarım dizi iptal olmaz ve şöyle beş altı sezon takip edeceğimiz (bir the office olmasa da) yüzümüzü güldüren bir iş olur.