hesabın var mı? giriş yap

  • kökleri beyrut’ta olan biri olarak buradan dahi şiddetini hissedebildiğimiz patlamadır. şu anda beyrut’ta hasar görmeyen herhangi bir ev yok gibi. akrabalarımızın tamamı beyrut’un merkezinde ve en canlı noktalarında oturuyor. tamamının evinde hasar var fakat şükür ki en kötüsünde cam kesikleri hariç büyük bir şey yok. fakat kent resmen çöktü. zaten elektrik sorunları yaşanıyordu, zaten insanlar çok gergindi, bu patlama resmen koca bir şehiri evsiz bıraktı denebilir.

    patlamanın şiddetini anlayabilmeniz için beyrut’a çok benzeyen kuzeni izmir’den örnek verebilirim. alsancak liman’da bir patlama oluyor ve alsancak yıkılıyor. karşıyaka, bayraklı tarafında hasar görmeyen camları patlamayan ev, zarar görmeyen araç kalmıyor.

    bu boyutta bir hasarın altından devlet bu krizde nasıl kalkacak bilmiyorum. sigorta şirketleri için de çok zor bir durum. insanların çoğu evsiz kalmasa da evler harap halde. elektrik problem. şimdi belki su da problem olacak bilmiyorum. bildiğim bir şey var bu büyük bir felaket ve beyrut’un gerçekten desteğe ihtiyacı var. ortadoğu coğrafyasında ışıldayan bir kent ama çok bahtsız. kuzenleri izmir, iskenderun, selanik ve marsilya mutlaka yardım eli uzatacaktır.

    edit: beyrut’a destek olmak isterseniz şeffaf ve güvenilir bir organizasyon var linki aşağıda.

    https://www.justgiving.com/…lief?utm_term=pyp7gxzyd

  • devletten en kötü 2500 lira maaş alan askerlerdir. en az lise mezunu olmaları gerekmekte ise de bir uzman çavuş eğitim seviyemizin geldiği durumu bana göstermiştir.

    askerdeyken bir konuşma sırasında hitlerle ilgili bir şey söyledim. 'kim?' dedi. hitler dedim alman, nazi... 'hit mi?' adı dedi. ahmetler mehmetler gibi bir şey söylüyorum sandı. yok dedim adı hitler, adolf hitler. hıı dedi. lise mezunu birinin en azından hitleri tanıyacak kadar genel kültür seviyesinin olmasını beklemek benim hatam mı bilemedim...

    mesaj üzerine edit: ilköğretim mezunu olmak yetiyormuş*

  • 40 bin liraya sattığı arabaya 12 dolar maliyetli bluetooth sistemini eklemesini 2012 yılında reklam konusu yapan sektör.

    ayrıca aynı sektör, 10 dolar maliyetli cd playeri konsola entegre ettiğinde sıfır fiyata 5 bin lira ekleyebiliyor.

    bu sick.ko sektör farzı misal bilgisayar sektörü ile aynı "kafada" gelişse idi şuan uçan arabalara biniyorduk.

  • gerçekten iyi niyetlerle sorulmuş bir soruysa soru sahibini kutlayıp elini sıkmak gerekir. yok amaç boş boğazlıksa bu soru, sahibini aptala çeviriverir. iyi niyetle sorulduğuna inandığımdan şöyle diyebilirim. bu sorunun cevabı olumsuzdur. çünkü bu topraklarda para yetişmez. yetiştirmezler. yetiştiremezsin. çünkü suyun yok. gübren yok. çiftçin yok. tohumun yok. hangi topraklarda yetiştiğini anlamış durumda olmalısın bu kadar entry’den sonra.
    bir de başka ülkelerde para değiştirmek istemişsin. tam bilmiyorum ama o da o kadar kolay değil. örneğin abd’ye nakit para sokmak 10000$ ile sınırlıdır. fazlasını önceden beyan etmen gereklidir. banka yoluyla sokacaksan zaten bu işi türkiye içinde yapmandan bir farkı kalmaz. ama sen illa para basacağım diyorsan tl değil de dolar bas ne bileyim euro bas. buna da kalpazanlık denir biliyorsun.

    the mystery of banking bu konuda işe yarayabilir. bazı çok bilmişler tarafından aptal yerine konulacağını bile bile bu soruyu sormak cesaret işi. sormadan da olmaz elbette. şöyle de bir dolar paradoksu var. ona da kafa yor.

    “olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda abd-kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:

    abd ve kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler.

    şöyle ki:

    kanadalılara göre: 1 abd doları= 90 kanada senti,
    amerikalılara göre ise: 1 kanada doları= 90 abd senti.

    bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simidi!). simidin fiyatı 10 senttir. cebindeki 1 doları verir. simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 kanada doları bulur, onu verir (90 sente eşit ya!).

    derken sınırı yürüyerek geçer ve kanada da dolaşmaya başlar. kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. girer bir kırtasiyeciye. kalemin fiyatı da 10 kanada sentidir. cebindeki 1 kanada dolarını verir. kırtasiyeci de para üstü olarak 1 abd doları verir. oradan da ayrılıp evine döner.

    sonra düşünmeye başlar:

    — yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 abd dolarım vardı, şimdi de 1 abd dolarım var. peki, simitle kalemin parasını kim verdi?”