hesabın var mı? giriş yap

  • bozdurulmaması durumunda 1 haftalık kur değişimi ile komple sir ağdaya dahi gidilebiliyor.

    öyle bir ülkenin böyle bir berberi

  • insan gibi yağmamaktadır.

    hala işe gidemedim.

    şaka lan şaka sabahtan beri evde oturup, yağan karı izliyorum. işsizim ben.

  • setlist'i belli olmuştur.

    1- artık eski türkiye yok (tiesto mix)
    2- bunlaaar (bir klasik olarak)
    3- pensilvanya ihanet şebekesi (akustik)
    4- ekmel daha milli marşını bilmez live performance (dev ekranlardan gösterilecek)
    5- cehape genel müdürü (remix)
    6- eey bahçeli
    7- milli gelir şuydu bu oldu v.b. (drum solo)
    8- milletin adamı (acapella)
    9- dombra (uğur ışılak cover)

  • - makbule'nin büyü yapmak için gülenay'ın kedisinden (simge) bir tüy koparmasından -- sonra gülenay'ın "değmesin yağlı boyaaaa" diye bağırması
    - kaplan kuru temizleme
    - cem'in atarlanması karşısında koruma çetin'in geri vitese takması
    - şahika'nın sihirli ayna yapan kayhan yıldızoğlu'nun oynadığı tipe sus be amca diye atarlanması
    - "yol veeeer"
    - burhan altıntop hayratı çeşme ve üstünde burhan'ın hayatını anlatan hoparlörler
    - burhan'ın ikea'da masum anadolu insanı diye anadolu yakası'nda yaşayan 7 göbek istanbullu bir adamla fotoğraf çektirmek istemesi
    - ...
    - ...
    190 bölümün repliklerini de ezbere sayabilirim zira dizi bittiğinden beri haftada en az 5-6 bölümü tekrar tekrar izliyorum (utanmadan).

  • maç sonunda beni hüngür hüngür ağlatan yegane maç.

    nasıl bir gün, nasıl bir akşam, nasıl bir maç sonuydu. anlatmak bir hayli zor... maçın uzatmaları bir şekilde bitmiş; ama benim de ömrüm gitmişti. maçı izlediğim odada abdürrahim albayrak gibi bir sağa bir sola koşturuyorum. soluklanmak için ara verdiğimde de arsenal'i, hakemi ve ingiliz seyircileri solo olarak kalaylıyorum. aklımda hem maç hem de kupa var. türk futbol tarihinde uluslararası arenada, kazanmaya en çok yaklaşılan kupa. uefa kupası. boru mu! yok değil. na böyle kafam kadar. yüksekçe ve genişçe...

    penaltılar atılıyor, ben ise bildiğim duaları infinite loopa almış bir vaziyette okuyup duruyorum. galatasaray atıyor; arsenal atamıyor. dua etmemin işe yaradığını düşünerek yeniden dua etmeye başlıyorum. o anlar hıphızlı geçiyor. kendi kendime "ibre bizden yana" derken, "ibne arsenal" lafını da araya katık edip dua okumaya devam ediyorum.

    ve sıra maçın kader penaltısına geliyor. popescu gerilmiş topa vuracak. benim popescu'dan tek farkım yay gibi gerilmem. o an bana dokananı lastik gibi gerecek vaziyetteyim... her neyse, popescu gerildi, topa doğru geldi, vurdu, zaman durdu. ve gol oldu. uefa kupasını ilk defa bir türk takımı, galatasaray, kazandı.

    bir maçın tümünü hayatında ilk kez izleyen annem sevinçle bağırdı, ben bağırdım. balkonun kapısı açıktı, dışarıya kulak kabarttığımda mahalledeki herkesin bağırdığını duydum... bağırmaktan boğazlarım acıdığında duruldum, sonra birden bir şey oldu; anlayamadım. ekrana baktım, galatasaraylı futbolcular popescu'ya kavuşmuş bir o yana bir bu yana delice zıplıyorlar. fatih terim ise onlardan ayrı, çömelmiş tek başına ağlıyor.

    işte fatih hocayı öyle görünce ben de tutamadım kendimi, başladım ağlamaya. fatih hoca ağladı, ben ağladım. o gece inanıyorum ki, pek çok kişi de bizler gibi sevinçten ağladı.

    e uefa kupasını aldık. boru mu!