hesabın var mı? giriş yap

  • yıllar geçtikçe acı yiyebilme eşiğim düştü, düştü de denemez esasında, tamamen bitti. bazen bir iki tanecik pul biber filan atarım belki. bir akşam sarhoşken, kelle paça içmeye gittim. baktım menüde, adana usulü kelle paça yazıyor, hmm bu ne ola ki dedim ve sipariş verdim. çorba geldi, garsonun elinde de bir şey var, koyayım mı dedi, ekstra ve bedava gıda olduğu için, koy dedim. aga bak size yemin ediyorum, yanıyorum, alev çorbası içiyorum, ejderha kanı içiyorum, bir yandan da sarhoşum inatla yemeye devam ediyorum, kelimden aşağı nehir akıyor, garsonlar gelip, iyi misin dediler, iyiyim iyiyim bir şey yok dedim. bir ay geçmedi onun acısı, hala arada aklıma gelir. hayır, salak herif, adana usulü diyor, neyini merak ediyorsun, ne olabilir sence. neyse, bu da böyle bir anımdır, herkese sevgiler, hürmetler.

  • -napiyosun ask?
    -seni dusunuyorum.
    -gunun nasil gecti?
    -seni dusunerek
    -annen napiyo?
    -ailecek seni dusunuyoruz.

  • galerinin size polo parasına audi tt verip, ayda maksimum 50 liralık yakıt koyabilirsin, sonra arabayı iterek kullanırsın demesi gibi bir olay.

  • fenerbahçeliyim.

    ama bir futbolcunun yurtdışında olmak yerine istanbul'da hamile eşiyle aynı şehirde olmasını istemesi normal.

    acil bir durum olsa 1 saatte eşinin yanında olur.

    maç için yurtdışında olsa bu 5-6 saati bulur.

    fanatizmden gözünüz kararmasın.

    hah ben abdülkerim'in yerinde olsam bana forma vermeyen kuntz'un suratına tükürür öyle terkederdim milli takım kampını.

  • çok büyük bir olaydı bu...
    babam sirkeci'de bir atölyede çalışıyordu. annem kardeşimle beni alır, trene binerdik, tren cankurtaranla sirkeci arasından geçerken kız kulesini görmeye çalışırdım her defasında. sirkeci desen ana baba günü. kaybolacağım diye ödüm kopar annemin elini sıkıca tutardım. mısır çarşına uğrar, kuşlara yem atardık. babam bizi çakmakçılar yokuşunda karşılardı. atölyede çorap yapıyorlar. her yer kutular, ayak şablonları, çorap ütüleri, kumaşlarla kaplı. kendine has bir kokusu var hanın. çay içilen markalara bayılır, bir tanesini mutlaka cebime atıp eve getirirdim. mavi ya da kırmızı fark etmezdi. bizde iş yapacağız diye tuttururduk, çorapları kopçalama ya da kutuları sayma gibi görevler verirlerdi başlarından savmak için. sonra öğlen oldu mu, şimdilerde asla aynı tadı bulamadığım dönerlerimizi yerdik. uykumuz gelirdi bir vakit sonra. yere karton kutular serip üzerlerine örtücek yumuşak yastıklardan bulurdu hep babam. o makine seslerinin arasında uyumanın verdiği huzuru unutamam.uyandığımızda da atölyedeki ablalar bez bebek yapmış olurlardı bize.içi kırpık dolu renkli küçük bebekler, eve gidince düğmelerden göz ve yünden saç yapardı annem...

    güzeldi,çok güzeldi

  • çoğunluk kendi mesleğini yazmış. bana bi' gülme geliyor.

    yıl 2020. yapay zeka, çeşitli libraryler ile şu an bile kendi kaynak kodlarını geliştirebiliyor. adam da gelmiş inşaat mühendisliği yazmış.

    (bkz: yazık kimin çocuğuysa)

  • pipisini yara bandıyla bantlayan 3,5 yaşındaki yeğenimi binbir zorlukla bu durumdan kurtardıktan sonra soruyorum:
    -neden yaptın yavrum bunu?
    -artık işemek istemiyorum.*