hesabın var mı? giriş yap

  • din sınavlarında kağıdın tepesine bismillahirrahmanirrahim yazınca ekstradan bi on puan alınması, gözü dönen bi elemanın sınav kağıdına arapça bismillahirrahmanirrahim yazması ve o sınavdan 1000 (yazıyla bin) alması.

  • üç defa temelli evrim geçirerek "business pivoting" denen kavramın en güzel örneklerden biri olan firma.

    netflix ilk kurulduğunda, elinizdeki dvd'leri, netflix'teki dvd'ler ile değiş tokuş ederek sürekli farklı filmler izlemenizi sağlayan bir paylaşım platformuydu. aylık belirli bir ücret karşılığında dvd kiralayıp, izleyip, geri gönderiyordun. şirketin core business'ini incelersen bildiğin "lojistik" şirketi yani, dvd gönder - al şeklinde çalışmışlar, bu kadar basit.

    dvd'lerin kaybolduğu ve git gide azaldığı dönemde, yeni bir yol bulmak gerekmiş, adamlar bakmışlar içerik tüketimi işi tamamen internete dönüyor. insanlar diziyi filmi internetten izler olmuş. e sonra aylık üyelik ücreti karşılığında film ve dizileri, internetten stream etmek odaklı ilerleyen bir firma haline gelmişler. temel iş alanı, lojistikten, servise dönmüş.

    üçüncü safhada, özellikle de son iki yıl, görmüşler ki bir sürü site türemiş. hulu'su var mesela, amazon'u var, apple tv'si var, var oğlu var. aynı dizi birden çok serviste de yayınlanabiliyor. adamlar fark etmiş ki, içeriği kendileri üretip, yalnızca kendi servislerine özel olarak yayınlamadıkça, bu dizi / film yayınlama işi patlamaya doğru gidiyor. zira kullanıcı apple tv kullansa da aynı diziyi izleyebiliyooor, hulu kullansa da. onlar da biz kendi dizimizi artık kendimiz çekelim demişler, adına da netflix originals demişler mi? şu anda popüler bir çok dizi, orange is the new black mesela, direkt olarak netflix yapımı ve netflix dışında yasal olarak başka yerde izlenemiyor. yani herifler servisten, prodüksiyon şirketi pozisyonuna geçmişler.

    bilişim gibi inanılmaz değişken bir sektörde firmaların "devirleri" birkaç seneye inmişken, her bir-iki senede bir isimler sürekli değişirken, bu heriflerin lojistikten servise, ardından prodüksiyon modeline geçmeleri gerçekten çok öngörülü ve başarılı bir strateji olmuş. bunu da buraya böyle not alalım, ibret alalım derim. biz türkiye'de iş yapmaktan ve kendimizi meşgul tutmaktan, büyük resme odaklanmayı beceremiyoruz, "işimiz nereye gidiyor?" ve "3-5-10 sene sonra aynı işi yapabiliyor olabilecek miyim?" sorusunu kendimize hiç sormuyoruz. büyük resme odaklanmıyoruz. işte bu herifler bunu iyi becerdikleri için 5-10-20 senelik teknoloji şirketleri çıkarabiliyorlar der ve entrymi bitiririm çocuklar. bye.

  • mizofoniyi sesten nefret etmek olarak tanımlayabiliriz.mizofoni, diğer insanların oluşturduğu günlük seslere, hayvan seslerine, klavye ve kalem tıklatması gibi tekrarlayan seslere orantısız şekilde duygusal tepki vermek olarak tanımlanmaktadır. bir diğer ifade ile günlük hayatımızda bizim farkına dahi varamadığımız bazı sesler diğer kişiler üzerinde ciddi şekilde rahatsızlık oluşturabilir ve bunun sonucunda hiç umulmadık tepkiler meydana gelebilir.

    seslerden kaynaklı rahatsızlık hali ilk olarak 1997 yılında odyolog marsha johnson tarafından seçici ses hassasiyeti sendromu veya 4s olarak tanımlanmıştır. johnson bu durumdaki insanların, bilişsel olarak onları duyduklarının farkında bile olmadan seslere verilen tepkiyi deneyimlemeye başladıklarını dile getirmiş ve “olumsuz tepkilerin tsunamisi” diyerek açıklamıştır.

    mizofoni terimi ise ilk olarak 2001 yılında jastreboff tarafından ortaya atılmıştır. başlangıçta mizofoni, desibel seviyesinden bağımsız bir şekilde belirli seslere yanıt olarak duygusal sıkıntı ile birlikte artan sempatik sinir sistemi uyarımı şeklinde düşünülmüştür.

    en yaygın tetikleyiciler; çiğnemek, yutmak, boğaz sesleri, ağız şapırdatmak gibi diğer insanların ağzından gelen seslerdir. diğer tetikleyiciler ise şunları içerebilir:
    burun çekmek
    yazı sesleri
    hışırdayan kağıtlar
    saatlerin tıklaması
    araba kapılarının çarpması
    kuşların, cırcır böceklerinin, diğer hayvanların sesleri ve aslında ses unsuru olan diğer her şey bu listeye dahil edilebilir.

    mizofoninin neden tetiklendiği hala yapılan araştırmalarda tam olarak netleştirilemese de yine de bir takım koşullara sahip olan kişilerde bu bozukluğun daha yüksek oranda ortaya çıktığı görülmektedir:
    -obsesif kompulsif bozukluk
    -anksiyete bozukluğu
    -tourette sendromu
    -tinnitus

    tabi bunların yanı sıra mizofoninin genetik olabileceğini gösteren çalışmalar da mevcuttur. hatta ve hatta uzmanlar, yıllarca mizofoniye sahip insanlara anksiyete, fobiler ve diğer bozukluklar gibi yanlış teşhis konulduğun üzerinde durmaktadır. yine de misophonia, aşağıdakiler de dahil olmak üzere kendine has özellikleri olan bir bozukluktur ve bundan dolayı daha derinlemesine araştırılması gerekmektedir:

    -genellikle ergenlikten önce başlamakta ve ilk belirtilerin en sık 9-12 yaşları arasında görüldüğü gözlenmektedir.
    -kadınlarda görülme sıklığının daha fazla olduğu gözlenmiştir.
    -ilk tetikleme sesi tipik olarak bir ebeveyn veya aile üyesinden gelen sözlü bir sestir ve zamanla yeni tetikleyicileri ortaya çıkardığı gözlenmiştir.

    mizofonili kişi duyduğu sese karşı; kızgınlık, kaçınma, sıkıntı, iğrenme, sözlü veya fiziksel saldırganlık şekline belirtiler gösterebilir. bu tetikleyicilere verdiği tepkiye genellikle “otonom” denir.

    belirtilerin vücudumuzdaki yansıması ise;
    -adrenalin ve norepinefrin hormonları salgılanır.
    -kalp atış hızı ve solunum hızı artar.
    -kaslar gerilir.
    -kan damarları daralır.
    -gözbebekleri genişler.
    -uyanıklık ve farkındalık artışı yaşanır.
    bu saydıklarımızın beyin aktivitesi üzerindeki etkileri ise yapılan bu çalışmada görülmektedir.

    mizofoninin tedavisi için netleştirilmiş bir yöntem hala mevcut değildir. yukarıda belirtilen hastalıklarda kullanılan ilaçların yanında terapi yöntemleri ile iyileştirme sağlanmaya çalışılsa da bir takım çalışmaların sonucunda iyileşmelerin tamamen olmadığı gözlenmektedir.

    faydalı olabilecek bazı tedavi yöntemleri:
    -bilişsel davranışçı terapi (cbt): bu yaklaşım, insanların tipik olarak bir yanıtı tetikleyen seslerle bazı olumsuz düşünceleri ve çağrışımları değiştirmesine yardımcı olabilir.
    -ilaçlar: mizofoniyi tedavi etmek için onaylanmış bir ilaç bulunmamakla birlikte anksiyete veya depresyon gibi birlikte ortaya çıkan durumları tedavi etmek için ilaçlar reçete edilebilir.
    -tinnitus yeniden eğitim terapisi (trt): bu yaklaşım, dikkati dağıtan sesler üretmek için bir cihaz takmayı, insanlara sesleri görmezden gelmeyi öğretmek için terapiyi ve otomatik stres tepkisini en aza indirmek için gevşeme tekniklerini içerir.

    son olarak türkiye'deki mizofoni yaygınlığı ile ilgili çalışmayı buradan inceleyebilirsiniz.

  • kimilerine doğuştan default olarak gelen özellik. karşı cins konusunda yanlızlık çekmeyeni boldur bu tiplerin. etraflarından "karşı cins" asla eksik olmaz. cep telefonları susmaz. iyi arkadaşlar, dostlar asla eksik olmaz. eksik olan tek şey bireyin aşık olunma ihtiyacıdır. o da zaten karşılanmaz.

    "iyi insan", "zarar gelmez insan", "partilere, düğüne, derneğe çağırılan insan"dır. ama kimse onun "sevilme" ihtiyacını anlamaz. "lan öyle sevmeyin, başka türlü sevin" mesajlarını ya kimse anlamaz, ya da yanlış anlar. karşı tarafa "ulan ilişki yaşamak istiyorum" diye açık açık bildirimde bulunduklarında, karşı taraftan "sana aşık olacak birini bulalım"la gelirler. ya da "doğru kişi henüz karşına çıkmadı"yla. 30larına geldiklerinde jeton düşer, boşverirler aşkı falan. aşka inançları kalmaz.

    acayiptir, gariptir, birey kendini toplumdan değilmiş gibi hisseder.

    yıllar sonra gelen edit: beni çok seven. biriyle evlendim. buradan şu dersi çıkarıyoruz, umudumuzu hiç bir zaman kaybetmiyoruz.

  • bu sefer kahramanlarimiz acemi asker degil komutandir. iki asteğmen birbirine komşu eğitim alaninda acemi eğitimi ile meşgulken biri diğerini çay içmeye davet eder. laflamaya başlarlarken acemilerden birini çağirirlar. eleman koşa koşa gelir.

    -bize 2 çay getirir misin
    -emredersiniz komutanim *

    eleman çaylari bir koşu kapip getirir ve komutanlarinin dikkatini çeker.

    -aferim ya ne çabuk getirdin. ama nefes nefese kalmişsin. sivilde napiyodun sen ?
    -komutanim "balıkesir cumhuriyet savcisiydim" der

    bizim asteğmen elemanlarin o an boğazlari düğümlenir. o çay ateş olur ellerinde. acemi asker elemanlarin yanlarindan uzaklaşir.

    -olm var ya bu bizi sivilde yakalasin öttürür lan
    -lan ne biliyim o kadar adamin içinden biz de savciyi bulduk iyi mi
    -amaan koy gitsin. savcinin elinden de çay içtik ya
    -ehehuehue